T24/ANKARA
Anayasa Mahkemesi, FETÖ lideri Fetullah Gülen’in Edirne’de vaizlik yaptığı dönemde kaldığı ve örgüt mensuplarınca “bülbül yuvası” olarak adlandırılan konuta “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle el konulmasını “hak ihlali” saydı. Yüksek Mahkeme, mülk sahibi hakkında hiçbir soruşturma ve kovuşturma olmadığı halde taşınmazın Hazine’ye devredilmesi nedeniyle “mülkiyet hakkının ihlal edildiğine” karar vererek, yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
“Su faturası” el koyma gerekçesi oldu
Dava dosyasına göre Kırklareli Başsavcılığı, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası Fetullah Gülen’in 1965 yılında Edirne’de vaizlik yaptığı dönemde kaldığı evin mevcut kiracısı H.O hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında H.O'nun kiracı olduğu bu eve, “örgüt üyeleri tarafından manevi bir anlam yüklenerek ziyaret edilip taşınmazda toplantılar yapıldığı, bu nedenle taşınmazın millî güvenliğe tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle el konulması talep edildi. Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi de “evin örgüt sempatizanları ve örgüt mensuplarınca uhrevi yer hâline getirildiği, yaklaşık 21 metrekare civarında olan, bülbül yuvası olarak belirtilen evin su faturasının H.O. adına kayıtlı olduğunun tespit edildiği” gerekçesiyle talebi kabul etti.
21 metrekarelik ev “Milli güvenliğe tehdit” görüldü
Bunun üzerine mülk sahibi olan Cemil Cengiz, “hakkında hiçbir soruşturma ya da kovuşturma olmamasına karşın taşınmazına el konulduğu, taşınmazını 2011’de yaptıkları sözleşme ile H.O’ya kiraladığını, H.O’nun düzenli olarak kira bedelini ödediğini ve taşınmazı ne amaçla kullandığını bilmediğini, H.O. ile kiralayan-kiracı ilişkisi dışında herhangi bir bağlantısı olmadığını, taşınmazına el konulması nedeniyle mağdur edildiğini” belirterek mahkeme kararına itiraz etti. Ancak itiraz Edirne Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kesin olarak reddedildi.
Kararın gerekçesinde ise “667 sayılı KHK uyarınca millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapıların Hazine’ye devredileceği, Cengiz’e ait taşınmazın FETÖ/PDY lideri Gülen’in bir zamanlar yaşadığı yer olduğu, örgüt üyeleri tarafından bu taşınmaza manevi bir anlam yüklenerek ziyaret edilip taşınmazda toplantılar yapıldığı, bu nedenle yapının millî güvenliğe tehdit oluşturduğu” öne sürüldü.
“Gerçek kişiler bu kapsamda değerlendirilemez”
İtirazı reddedilen mülk sahibi Cengiz de bu kez AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Dosyayı gündemine alan Yüksek Mahkeme, Cengiz’in “mülkiyet hakkının” ihlal edildiğine karar verdi. AYM kararında, Cengiz’in taşınmazına 667 sayılı KHK dayanak gösterilerek el konulduğu, buna karşın söz konusu KHK’da dayanak yapılan maddenin FETÖ iltisaklı “kurum ve kuruluşları” kapsadığına dikkat çekildi. Kararda, taşınmazın Hazine’ye devredilmesinden önce Cengiz’e ait olduğunun tapu kayıtlarından anlaşıldığı, KHK’daki düzenlemenin ise FETÖ ile iltisakı veya irtibatı belirlenen kurum ve kuruluşlar hakkında uygulanacağının düzenlendiği belirtilerek, “Gerçek kişilerin bu kapsamda değerlendirilmesine imkân bulunmamaktadır” denildi.
Yeniden yargılama kararı
Söz konusu maddenin, başvurucuya ait taşınmazın mülkiyetinin Hazine’ye geçirilmesine imkân tanımadığı vurgulanan kararda, “başvurucu hakkında yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma olmadığı hâlde başvurucuya ait taşınmaza el konulması ve mülkiyetinin kamuya geçirilmesi şeklindeki başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin olağanüstü hâl koşullarında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olduğunun söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır” ifadeleri kullanıldı.
İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar veren AYM, Cengiz’in tazminat talebini ise reddetti.