Gündem

Fikret Başkaya: Terörle mücadele retoriğinin amacı muhalifleri etkisizleştirmek

Başkaya'nın “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılandığı dava yarın görülecek

21 Kasım 2019 12:29

Yazar Fikret Başkaya, kurucusu olduğu Özgür Üniversite’nin internet sitesinde yaklaşık 3 yıl önce yayınlanan “Asıl terör, devlet terörüdür” başlıklı yazısı nedeniyle, “örgüt propagandası” yaptığı suçlamasıyla hakkında açılan davanın karar duruşması yarın Ankara 21’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Fikret Başkaya, geçmiş örnekleri hatırlatarak “Bu rejimin esneme yeteneği yok” dedi. Başkaya, terörle mücadele retoriğinin işlevinin terörle mücadele olmadığını belirterek, "Muhalifleri etkisizleştirmek için, farklı düşünceleri cezalandırmak için bir araç dolayısıyla o kanunun değiştirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Mezopotamya Ajansı'ndan Berivan Altan'ın haberine göre 10 Eylül’de görülen ikinci duruşmasında mütalaasını açıklayan savcı, Başkaya’nın cezalandırılmasını talep etmişti. İddia makamı mütalaasında Başkaya’nın kaleme aldığı yazısıyla PKK’ye karşı verilen mücadeleyi “devlet terörü” olarak nitelendirip, PKK tarafından yapılan eylemleri teşvik edip, övdüğünü ileri sürmüştü.

"Malumun ilamını yaptım"

Duruşma öncesi konuşan Başkaya, söz konusu yazıyı kaleme almaktaki amacının “terör”, “terörist”, “örgüt propagandası yapmak” gibi kavramlara açıklık getirmek olduğunu vurguladı. Yazısının aslında teröre karşı kaleme alınmış bir yazı olduğunu ifade eden Başkaya, “Zaten kimse terörü savunmaz, böyle bir şey mümkün değil. Sanıyorum buradaki yazı bahane edilmiş oluyor. Benim ‘asıl terör, devlet terörüdür’ demem aslında ‘ateş yakar’, ‘şeker tatlıdır’ demem gibi bir şey, malumun ilamı. Bundan dolayı dava açılması kabul edilebilir bir şey değil” dedi.
 

"Rejimler muhalifi düşman görüyor"

Dava açılmasının temel sebebinin iktidarın muhalifleri hedef almasıyla ilişkili olduğunu dile getiren Başkaya, “Burada bir nokta atışı var. Fakat istisnai bir durum değil. Bugüne kadar hakkımda o kadar çok ipe sapa gelmez şeylerden dava açıldı ki netice itibariyle rejim farklı düşüneni hain, muhalifi düşman saymayı bir ilke haline getirmiştir. Her kim ki farklı düşünüyor, her kim ki gerçek muhalif ise daime rejim tarafından düşman olarak görülüyor. Rejimlerin böyle bir geleneği var. Ben de her dönem bu rejimler tarafından düşman taraftayım” diye belirtti.
 

"54 yıl sonra bir kez daha dava açıldı"

Hakkında açılan ilk davanın Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenci iken açıldığını hatırlatan Başkaya, şöyle devam etti: “O zaman Türkiye İşçi Partisi’nin üyesiyim diye 1965 yılında dava açıldı. Ankara köylerinde komünizm propagandası yapmaktan dava açıldı. Şimdi terör örgütü propagandasından 54 yıl sonra bir kez daha dava açıldı. 54 yıl sonra dava açılması demek bu rejimin esneme yeteneği yok demek, şark cephesinde yeni bir şey yok, anlamına geliyor. Onlar dava açıyor biz savunuyoruz. Onlar hapse atıyor. Öyle yol almaya devam ediyoruz.”
 

"Rejimi değiştirmekten başka çare yok"

Türkiye’de rejimin iflah olması ve demokratikleşmesinin mümkün olmadığını belirten Başkaya, “Burjuva toplumunda, burjuva düzeninden koparılan haklar nihai haklar değildir, her an geri alınabiliyor. Bunun tarihte çok örneği de var. Onun içinde rejimi değiştirmekten başka şansımız yok. Ya bu rejim değişir ya da bu böyle devam eder” diye konuştu. 
 

"Reformlar oyalamak için çıkarılıyor"

Yargı paketiyle getirilen düzenlemeye ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Başkaya, iktidarların reform sözcüğüyle toplumlarda beklenti yarattığını anımsattı. Reformun kelime anlamının yeniden şekillendirme, biçimlendirme anlamına geldiğini hatırlatan Başkaya, şöyle devam etti: “Kim bunu yapıyor ne amaçla yapıldığı sorusunu sorduğun zaman reformunda ne amaçla yapıldığını, neye tekabül ettiği anlaşılıyor. Ben hatırlıyorum bir seferinde TMK’den dolayı cezaevindeydim, o maddede bir değişiklik yaptılar. Ertesi gün gazeteler ‘demokrasinin zaferi, özgürlüklerin yolu açıldığı’ manşetleri atıyordu ama düzenlemeye baktığımda daha kötü şeyler yapmışlardı. Dolayısıyla bu kitleleri oyalamak için rejimin kendini yeniden üretmesinin vesilesidir. Bir madde değişmiş ondan daha fazlası TCK’de var zaten yani onu nasıl kullanacaklar, nasıl ihtiyaçları var onu sorgulamak lazım. O madde mevzuatta var zaten.” 
 

"Kaldığımız yerden devam edeceğiz"

Yarın görülecek karar duruşmasına ilişkin de konuşan Başkaya, şunları söyledi: “Terörle Mücadele retoriğinin işlevi, terörle mücadele değil. Muhalifleri etkisizleştirmek için, farklı düşünceleri cezalandırmak için bir araç dolayısıyla o kanunun değiştirilmesi gerekiyor. Düşünce özgürlüğüyle, muhalefetle mücadele kanunu olarak değiştirilmeli. Yaptığı muhalife, farklı düşünene yöneliyor. TMK’nin esas işlevi bu onlar cezalandıracak, biz kaldığımız yerden devam edeceğiz.”