Ünlü kozmetik markası Flormar’ın Kocaeli Gebze’deki fabrikasında sendikalı oldukları için işten atılan çoğu kadın 132 işçinin direnişi devam ediyor. İşçilerden biri, "Ezilen, hor görülen, sömürülen olmamak için geleceğimiz, çocuklarımız, onurumuz ve daha iyi şartlarda yaşamak için ‘Artık yeter demeliyiz" dedi.
Evrensel'de Flormar işçilerinden birinin açıklamaları şöyle:
Tüm baskılara, engellemelere rağmen kararlıyız! Ses aracımızın sesini kestiler, kış geldi sobamızı yaktırmıyorlar, hatta ne gariptir ki çadır kurmamızı bile istemiyorlar! Sebep ise komik, ‘Yayaların geçişine engel oluyor’muşuz! Bu yasakları koyanlar, Flormar’ın İstanbul Caddebostan’da olduğunu zannediyorlar sanırım…
221 gün oldu… Bu saçma sapan yasakları koyan Kaymakam ve Vali, tenezzül edip de, "Bu insanlar orada ne yapıyor, dertleri ne?" diye gelip bakmıyorlar. Bölge belediye başkanı bir gün olsun gelmedi, burada soğuktan ölsek hiç kimsenin umurunda bile değiliz maalesef… Bu insanları biz seçtik, vekil yaptık, başkan yaptık ama onlar nereden geldiklerini unutmuşlar, hatırlatmak da bizim boynumuzun borcudur! Oy zamanı gelince başımıza üşüşenler, seçim sonrası kimseyi tanımıyorlar. Her şeye rağmen bize gönülden destek veren onurlu yürekli herkese teşekkür ediyorum.
Ülkenin her yerinde, her alanında sıkıntılar var fakat devleti yönetenlerle muhalefet partileri sabahtan akşama kadar ekranlarda FETÖ tartışması yapıyorlar. Bütçe görüşmelerinde bile FETÖ konuşuluyor. İşçi, insan, emekçi ya da halk diye bir dertleri; kavramları kalmamış. Ülke krize girmiş, her şey ateş pahası olmuş, asgari ücret görüşmeleri başlayacağı zaman yalandan enflasyonu düşürüyorlar. Enflasyon sokakta, markette, mutfakta, işçinin emekçinin cebinde, Mecliste değil. Zenginlerin, patronların, milletvekillerinin umurunda mı enflasyon? Patronlara her türlü destek veriliyor, vergiden muaf sayılıyorlar, devletten çalıyorlar, işçilerden çalıyorlar ama hâlâ doymuyorlar. Biz emekçiler ne bu patronları, ne de milletvekillerini doyurabiliriz! Vekil seçtiklerimizin yüzlerinin astarı da kalmamış, akşama kadar birbirlerine ekranlarda küfrediyorlar, kamera arkasında kırk yıllık ahbap oluyorlar.
Biz işçi sınıfı, emekçiler bu duruma artık bir dur demeliyiz! Ezilen, hor görülen, sömürülen, köleleşen olmamak için geleceğimiz için, çocuklarımız için, onurumuz için, daha iyi şartlarda yaşamak için ‘Artık yeter’ demeliyiz. Artık susma zamanı değil, artık her emekçinin, her işçinin başkaldırma, ses çıkarma zamanı. Bugün susarsak yarınlarımız daha da kötü olacak. Unutmayalım ki ‘Mazlumlar ayağa kalkmadıkça zalimler diz çökmez!’ Biz Flormar direnişçileri, sonu ne olursa olsun sonuna kadar mücadele edeceğiz. Biz kazanırsak bir ümit olacak, bir ışık olacak, işçi sınıfına sembol olacak… Biz kaybedersek, bütün işçi sınıfı kaybedecek, insanlık kaybedecek, bize güvenen, emek veren, destek olanlar kaybedecek… Biz bunların farkındayız, bize güvenenleri asla mahcup etmeyeceğiz. Flormar zalimlerine elbet bir gün diz çöktüreceğiz…