Manuel Çıtak kimdir?
1962 yılında Malatya’da doğan Çıtak, eğitimini İstanbul Saint Michel Lisesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Bölümü’nde tamamlamıştı. Üniversite yıllarında Türkiye’yi gezerek portre fotoğrafları çekmeye başladı. Çalışmaları kent hayatı, çevre ve portreler üzerinde yoğunlaştı. Siyah beyaz fotoğraf alamet-i farikası haline gelmişti.
Çıtak, Türkiye’deki birçok basın kuruluşunda bağımsız olarak fotoröportaj yaptı, fotoğrafları yurt içi ve yurt dışında çeşitli dergi, gazete ve kitap projelerinde yayınlandı ve birçok sergide yer aldı.
10 Haber'de yer alan habere göre Çıtak’ın objektifinden Türkiye’nin birçok önemli değeri geçti. Çiçek Pasajı’nın simgesi Madam Anahit, yazar Adalet Ağaoğlu, sinema oyuncusu ve tiyatro sanatçısı Nubar Terziyan, Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk, seramik sanatçısı Füreya Koral bu isimlerden yalnızca bazıları. Çıtak, portre çekmenin kendisi için her zaman önemli olduğunu söylemiş, bunu resim yapmaya benzetmişti.
Çıtak, 1994’te Madenciler ve 1996’da ise Kilyos panoramaları gibi belgesel fotoğraf çalışmaları yaptı. Takvimler 2004’ü gösterdiğinde ise yazar Gaye Boralıoğlu, Çıtak’ın fotoğraflarından ilhamla ‘Meçhul’ isimli bir roman yazdı. Bir gazetecinin, kaybolan bir adamın ardından onu tanıyanlarla yaptığı röportajlardan oluşan roman, bir de sergiye ilham verdi. Fotoğraflar ve metinler, romanı görsel ve işitsel bir performansa dönüştürdü. Sergi ise Çıtak’ın hem biçimsel hem de anlatısal olarak yeni bir arayış içerisine girdiği yakın dönem fotoğraflarından oluşuyordu.
1985’ten beri fotoğraf sanatının farklı alanlarında çalışan Çıtak’ın ilk kişisel sergisi ‘islomania’ ise geçen yıl gerçekleşti. Küratörlüğünü Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler’in üstlendiği ‘islomania’, bugüne dek belgesel fotoğraf tarzında ürettiği siyah beyaz işleriyle bilinen Çıtak’ın hem biçimsel hem de anlatısal olarak yeni bir arayış içerisine girdiği yakın dönem fotoğraflarını sergilemişti. Küratör Darendeliler sanat yazarı Evrim Altuğ’a verdiği bir röportajda, bu serginin Çıtak’ın son dönemde yaşadığı ruh hâli ve yaşam öyküsünü de yansıtması nedeniyle “düşlerin belgesi” şeklinde tanımlamıştı.
|