Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a göre Fransa'nın geleceği eğitim sisteminin kalitesine bağlı. Macron eylül ayından itibaren yürürlüğe geçmesi beklenen bir uygulamanın da önünü açtı. Buna göre ülkede okula başlama yaşı altıdan üçe indirildi.
Bu uygulama aslında çoğu Fransız için büyük bir yenilik sayılmaz. Çünkü zaten ülkede herhangi bir zorunluluk olmamasına rağmen üç yaş çocuklarının yüzde 97'si anaokuluna başlıyor. Reformun yenilik içeren kısmı ise bu uygulamayla Fransa'nın yoksul kesimlerindeki ailelerin de çocuklarını erken yaşta okula gönderme olanağına sahip olması. Anaokullarının mecburi olmasıyla birlikte okul yemekhaneleri de ücretsiz olacak.
Çocukların erken yaşta okula başlaması Fransa için bir avantaj olabilir. Ama çocuklar için de aynı şey geçerli mi? Çocukların üç yaşından itibaren öğrenme becerisini geliştirip düzene sokulması ne kadar doğru? Deutsche Welle bu soruları çocuk gelişimi uzmanı Brigitte Rollett'e yöneltti.
Deutsche Welle: Sayın Rollett, çocukların yetişkinlerden daha hızlı öğrendiği doğru mu?
Brigitte Rollett: Hayır, bu büyük bir saçmalık. Çocukların yetişkinlerden daha yavaş öğrendiğini dahi söyleyebiliriz. Çocukların beyinleri hâlâ gelişim halinde olduğundan bir yetişkin beyni kadar düzenli değil. Özellikle 3 yaşındaki çocuklarda belli beyin bölgeleri tam anlamıyla gelişmemiş oluyor. Örneğin sağ ve sol ayrımını yapabilmek dahi uzun bir süre gerektiren bir süreç.
Dil öğrenme konusunda da aynı durumdan bahsedebilir miyiz?
Evet, diller konusunda da bu geçerli. Beynimizde bulunan iki dil merkezinin birbiriyle sağlam ve bağlantılı çalışması belli bir süreç sonrası mümkün oluyor. Çocukların yetişkinlere kıyasla daha hızlı ve daha iyi öğrendiği şey ise doğru telaffuz. Çocuklar konuşmaya başladıklarında o dili ana dilleri gibi telaffuz edebiliyorlar. Ancak yetişkinler o konuda daha fazla zorluk çekiyor.
Bu durumda insanların yaşlandıkça öğrenmeyi bıraktıklarını iddia etmek sadece laftan ibaret diyebilir miyiz?
Tabii, bu düşüncenin doğru olmadığı uzun zamandır bilinen bir şey. Londra'da yapılan taksici araştırmasını duydunuz mu hiç? İngiliz nörologlar taksicilerin çalışmaya başladıktan sonraki ilk dört senede beyinlerinin nasıl değiştiğini incelemişler. Araştırma 2011 yılında yapıldığından o zamanlar daha navigasyon sistemleri de bugün olduğu kadar yaygın değildi. Dört senelik gözlemler sonrasında taksicilerin beyinlerindeki yön tayin etme bölgesinin toplumun geri kalanından çok daha gelişmiş olduğu ortaya koyuldu.
Yani önemli olan doğru alıştırmaları yapmak mı?
Beynimizin belli bir kapasiteesi var, önemli olan bunun nasıl kullanıldığı. Londra'daki taksiciler her gün Londra sokaklarında yön tayin etmeye çalıştıkça bu onların beyin yapısında belli değişikliklere neden olmuş. Bu gözlem beyinin nasıl geliştiğine yönelik yapılan araştırmalarda bir dönüm noktası oluşturuyor. Araştırma, yetişkinlerin de hâlâ öğrenebildiğini gösterdi.
O zaman ebeveynlerin çocukları 6 yaşında okula başladığı için endişelenmelerine gerek yok mu?
Okula başlama yaşının daha geç olmasının çocuk açısından daha avantajlı olduğunu bile söyleyebiliriz. Çocukların çok küçük yaşta öğrenme becerisini düzene sokup bunu başarı haline getirebilmesi motivasyonlarının düşmesine ve zorlanmalarına neden olabilir.
Peki genel olarak çocıkların anaokuluna gönderilmesinin doğru olduğu kanısında mısınız?
Tabii ki çok doğru, çünkü çocuklar orada sosyal beceriler kazanıyor, ortak çalışmayı öğreniyor. Beni yanlış anlamanızı istemem ama daha sonraki evrelerde çocukların öğreneceği okuma, yazma, hesaplama becerilerine oyunlar aracılığıyla alışmaları da çok güzel. Önemli olan çocuğun ihtiyacına göre yönlendirilmesi ve onun anlayacağı dilden anlatılması. Bazı çocuklar daha az ve çok arasındaki farkı anlamaya çalışırken, üç yaşındaki bazı çocuklar toplama çıkarma işlemleri bile yapabiliyor. Her çocuğun seviyesine göre eğitim vermek gerekir.
Prof. Brigitte Rollett Viyana Üniversitesi Gelişim Psikolojisi ve pedagojik Psikoloji Enstitüsü’nde görev yapıyor.
Anna-Henrike Sophia Wagner
©Deutsche Welle Türkçe