13 Nisan 2025 21:53
Güncelleme: 14 Nisan 2025 02:00
Futbol takımlarının sahaya “Doğal olan normal doğum” pankartlarıyla çıkmasını değerlendiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Ayşe Gültekingil, “Burada söz sahibi olan kişi kadın ve bunu önerecek olan da doktordur” dedi. Kadınların hükümet politikalarında kullanılmaması gerektiğini söyleyen Gültekingil, “Kadınların hiçbir şekilde ne aile yılı, aile politikaları kapsamında, ne vajinal doğum anlamında hükümetin ekonomik politikalarına alet edilmemesi gerektiğini; kadınların bedenleri üzerinde, sosyal hayatları, toplumsal duruşları hakkında kendilerinin söz sahibi olması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlığın tehlike altında olduğunu öne sürerek 2025 yılını "Aile Yılı" ilan ettiklerini duyurmuştu. Erdoğan, nüfus artış hızının azalmasının önündeki engellerden birinin de "sezaryen doğum" olduğu iddiasıyla "normal doğumu teşvik" için gerekli adımları atacaklarını bildirmişti. Bir süredir bu konuda çeşitli mecralarda teşvik edici söylemlere ve kamu spotlarına yer veriliyordu. Futbol kulüpleri de son dönemlerde "normal doğumu" teşvik edici pankartlarla sahalara çıkmaya başladı. Son olarak Sivaspor- Fenerbahçe maçında erkek sporcular ellerinde "normal doğum" pankartlarıyla sahaya çıktı. Ancak pankartlar sosyal medyada gündem olarak, kadın örgütleri, siyasetçiler ve doktorlar başta olmak üzere kadınların tepkisini çekti.
T24’e konuşan TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Ayşe Gültekinlik, "normal doğum"un adının "vajinal doğum" olduğunu da ifade ederek, şöyle konuştu:
“Biz tabii aile yılına ve aile politikalarına, hükümetin kadınları aile içine, ev içerisine hapsetmesi açısından bakıyoruz. Yani kadınların çocuk sahibi olma, evde yeniden üretim emeğini sağlaması ve sosyal alandan, politik alanlardan çekilmesini zorlayan bir yaklaşım olarak ele alıyoruz ve kadın bedeni üzerinden bu politikaların yapılmasının tabii ki son derece karşısındayız. Kadın bedeninin hükümetin politikalarına bu şekilde alet edilmesine son derece olumsuz yaklaşıyoruz.
Bu iş gücü sağlama olsun, kadın bedenini kontrol etme olsun, bunu bir biyopolitika olarak öne sürmek zaten iktidarın sağlamaya çalıştığı bir şey ama bu sonuçta kadınların toplum içerisinde yer almasını engelleyen, var olmasını engelleyen, onları sosyal olarak, ekonomik olarak darboğaza sokan ve aile içerisinde hapsedilmiş bir hale getiren, şiddete maruz bıraktıkları bir sürece sürüklüyor. O yüzden bu aile politikalarına, aile yılı ilan edilmesine kadınları toplum içerisinde kısıtlamaları açısından tabii ki olumsuz bakıyoruz.
Normal doğum da dememek lazım. Vajinal yolla doğum ve sezaryen doğum diye iki tür doğum var.
Kadınların bedeni üzerinde ancak hekimin bunu gerekli görmesi durumunda kadınlara bunu önerileceği, kadınların da kendi bedenleri üzerinde, kendi sağlıkları üzerinde söz sahibi oldukları için bu konuda karar verecek mercinin aslında kadın olması lazım. Hükümet, devlet, sağlık politikaları değil.
Burada söz sahibi olan kişi kadın ve bunu önerecek olan da doktordur. Burada esas risk şu, kadınlara bu kadar ve doktorlara da normal doğum dayatması yapılması, kadınların aslında sağlıklarını son derece tehlikeye atan bir şey çünkü doktorların sezaryenden geri çekilmesi kadınları aslında riskli doğumlara sürüklemek anlamına da geliyor.
Burada hem kadınların hem de bebeklerin sağlığı tehlikeye atılıyor. Sadece vajinal doğum yaptırmaya çalışmak anlamında. Hükümetin vajinal doğumu destekleme konusunda birtakım gerekçeleri var en başta ekonomik nedenler olmak üzere.
Kadınların hiçbir şekilde ne aile yılı, aile politikaları kapsamında ne vajinal doğum anlamında hükümetin ekonomik politikalarına alet edilmemesi; kadınların bedenleri üzerinde, sosyal hayatları, toplumsal duruşları hakkında kendilerinin söz sahibi olması gerektiğini düşünüyoruz. Vajinal doğum da aynı çerçeve içerisinde değerlendirmesi gerekir.”
© Tüm hakları saklıdır.