Dünya

Gazeteci hapseden Azerbaycan'daki yolsuzluğa Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Örgütü el attı!

Hatice İsmailova, Aliyev hakkındaki yolsuzluk iddialarını soruştururken hapse atıldı

Hatice İsmailova

31 Mayıs 2015 18:50

Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış, Azerbaycan’da Devlet Başkanı İlham Aliyev hakkındaki yolsuzluk iddialarını soruşturan gazeteci Hatice İsmailova’nın “gazeteci arkadaşını intihara sürüklemek” ve “vergi kaçırmak” suçlamalarıyla hapse atılmasının ardından Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Örgütü’nün, yolsuzluk iddialarını soruşturduğunu yazdı. Buna göre, Türkiye – Finlandiya – Panama üçgeninde Azercell’de gerçekleştirilen hisse devirleri sonucunda Azerbaycan halkı en az 600 milyon dolar zarara uğratıldı.

Panama’daki şirkete hisse değerlerinin çok altında gerçekleştirilen devir işlemlerinin belgeleri, Aliyev ailesini işaret ediyor. Tolga Tanış, yazısında Azercell’in Türkiyeli ortağı Cenay Grup Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Uzpeder’in Cenay İletişim'in 6.5 milyon dolara Panama şirketine satılmasıyla ilgili olarak “Satmamız bizim yararımızaydı. Daha fazlasını söyleyemem” dediğini aktarıyor.

Tolga Tanış’ın Hürriyet’in bugünkü (31 Mayıs 2015)nüshasında yayımlanan, “Hatice için” başlıklı yazısı şöyle:

Azerbaycanlı bir gazeteci Hatice İsmailova. Radio Free Europe'un Azerbaycan bürosunda çalışırken Cumhurbaşkanı İlham Aliyev hakkındaki yolsuzluk iddialarını araştırmaya başlıyor.

 Ve sonra başına gelmedik kalmıyor. Evine yerleştirilen gizli kameralar. İnternette yayınlanan seks kasetleri. Ve en son, bir gazeteci arkadaşını intihara sürüklemek, vergi kaçırmak gibi mesnetsiz suçlamalarla yargılanıp hapse atılıyor. Altı aydır da içeride.

Epey tanıdık değil mi? Ancak sizinle de paylaşmak istediğim hikâyenin asıl şaşırtıcı kısmı işte bundan sonra oldu. Benimle birlikte İsmailova'nın da üyesi olduğu, uluslararası araştırmacı gazetecilik örgütü Organize Suç ve Yolsuzluk Haber Projesi (OCCRP), İsmailova'nın uğradığı haksızlıktan sonra benzeri görülmemiş bir çalışma başlattı. Ve Azerbaycan'daki yolsuzluk iddialarını incelemeye aldı. İsveç'ten Azerbaycan'a, İsviçre'den Türkiye'ye dünyanın dört bir yanından gazeteciler "Hatice Projesi" için bir araya geldik. Ve uluslararası bir çalışma yürüttük. Azerbaycan'ın telekomünikasyon sektöründe tepelere kadar uzanan rüşvet suçlamalarına dair kapsamlı bir araştırma. Aylardır üzerinde çalıştığımız projeyi bu hafta tamamladık. İsmailova hapisten çıkabilecek mi bilmiyorum. Ama hem Azerbaycan'da neler dönüyor siz de bilin... Hem de bu yeni türden gazeteci dayanışması Türkiye'ye de örnek olsun diye anlatmak istedim.

*

HİKÂYE 1996'ya uzanıyor. Turkcell, Azerbaycan pazarına da girmeye karar veriyor. Ve o yıl Azerbaycan Devleti ile ortak Azercell'i kuruyorlar. Ancak sonra Turkcell bazı bürokratik zorluklar yaşamaya başlıyor. Bu zorlukları aşmak için de Aliyev Ailesi'ne yakın olduğu ileri sürülen İstanbul merkezli Cenay İnşaat'la ortak oluyor.

Turkcell ve Cenay, İstanbul'da Azertel şirketini kuruyorlar. Turkcell, Azercell'deki hisselerini Azertel'e taşıyor. Sonra Azerbaycan Devleti de Azercell'deki hisselerinin bir kısmını buraya devrediyor. Ve Azertel, Azercell'in yüzde 64.3'ünün sahibi oluyor. Bu ortaklıktan sonra Azercell'in işleri tıkır tıkır ilerlemeye başlarken, 2000'de ise Turkcell'in Türkiye'deki ortağı Finlandiyalı Sonera giriyor devreye. Turkcell o sene bütün yabancı iştiraklerini, Sonera'nın varlıklarının bulunduğu Hollanda'da kurulu Fintur Holdings'te birleştiriyor. Ve iki yıl sonra İsveçli Telia ile birleşecek olan Sonera, çoğunluk hissesine sahip Fintur üzerinden bir anda Azercell'in kontrolünü ele geçiriyor. Azercell 2003'e gelindiğinde Azerbaycan Devleti'ne petrol devi SOCAR'dan sonra en fazla vergi veren ikinci şirket haline geliyor. Ve 1 milyon aboneye ulaşıyor. Ama işte nedense... En kârlı yabancı iştiraklerinden biri olduğu halde TeliaSonera birden Azercell'deki hisselerini başka firmalara devretmeye başlıyor. Nasıl mı?

*

BU hisse devirlerinin en önemlisi 2005'te oluyor. Azertel'in hissedarı Cenay İnşaat, o sene Cenay İletişim'i kuruyor. Ve TeliaSonera'dan Azercell'in o sırada yüzde 6.5 hissesine sahip Cenay İnşaat'ın haklarının Cenay İletişim'e geçmesine razı olmasını istiyor. TeliaSonera, bu talebi 23 Eylül 2005'te onaylıyor. Bir aydan az bir süre sonra ise Cenay Grubu, Cenay İletişim'deki hisselerini sahipleri gizli iki şirkete devrediyor. Kime? Aliyev Ailesi'nin şirketlerinin bulunduğu Panama'da Dilsan Investment ve Colville Group'a. Panama'daki sahibi gizli şirketlerle ilgili bilgilerin derlendiği veritabanı ohuiginn.net/panama üzerinde bir araştırma yaptığınızda da bu şirketleri daha önce İlham Aliyev'in kızları Leyla ve Arzu adına Panama'da gizli şirketler kuran Morgan & Morgan adlı kayıt şirketinin kurduğunu  görüyorsunuz. Ayrıca bu şirketlerin belgelerinin de yine Aliyev Ailesi'nin Panama'daki işlerine yardımcı olan İsviçreli avukat Olivier Mestelan tarafından imzalandığı ticari sicil kayıtlarında yer alıyor. Ve en önemlisi... Bu Panama şirketleri, Cenay İletişim'i 6.5 milyon dolara satın almış gözüküyor. Yani o dönem 400-700 milyon dolarlık bir piyasa değerine sahip olduğu düşünülen Azercell'in gerçek bedelinin çok altına. Ve ne TeliaSonera ne Turkcell ne de Fintur bu işlemi yıllık raporlarına yansıtıyor. Cenay Grup'un Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Uzpeder, bu kadar kârlı bir şirketteki hisselerini bu kadar ucuza neden devrettikleri sorulduğunda ise şöyle diyor: "Satmamız bizim yararımızaydı. Daha fazlasını söyleyemem.

O yüzden."

 

*

 PANAMA'ya yapılan hisse devrinden sonra iş orada kalmıyor... TeliaSonera zaman içinde karşılaştığı baskılarla bu tür hisse devirlerine onay vermeye devam ediyor. Ve böylece Panama'daki "meçhul" patronların sahip olduğu Cenay İletişim'in para basan Azercell'deki hisseleri, özelleştirmeler sonrası yüzde 42'ye kadar çıkıyor. TeliaSonera'nın verdiği her hisse devri onayından sonra da Aliyev Yönetimi Azercell'in beklediği bir lisansı onaylıyor. Yaptığımız hesaplamaya göre bu hisse devirleri sonucu Azerbaycan halkı en az 600 milyon dolar zarara uğratılıyor. Olay şimdi TeliaSonera'nın merkezinin olduğu İsveç'te de tartışılıyor. Zira TeliaSonera'nın daha önce Özbekistan'da da rüşvet verdiği ortaya çıkmıştı. Şirket de, bu yüzden dönemin CEO'sunu apar topar yollamıştı. Yeni CEO Johan Dennelind'ın bu hikâyeye verdiği tepki ise "sıkıntılı" demek oldu. TeliaSonera'nın Azerbaycan'da rüşvet verip vermediği sorulduğunda ise aynen şöyle yanıt verdi: "Bunu kanıtlayamayız. Ama bu ihtimali dışlayamayız da."