T24 Dış Haberler
Filistinli yetkililer, Nasır Hastanesi arazisinden 300’den fazla ceset çıkarıldığını duyurmuş, İsrail ordusu ise cesetleri kendilerinin gömdüğü iddiasının "asılsız" olduğunu iddia etmişti. Bu kişilerin nasıl öldükleri ve ne zaman gömüldükleri belirsiz. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Gazze’de İsrail saldırılarından sonra Nasır ve El Şifa Hastaneleri’ndeki yıkım ve bölgede “toplu mezarlar” bulunduğu haberlerinin kendisini dehşete düşürdüğünü söyledi.
Ancak İsrail ordusunun Şubat ayında Han Yunus kentindeki hastanede iki hafta süren bir operasyon sırasında askerlerin "istihbaratın rehinelerin varlığına işaret ettiği yerlerde" Filistinliler tarafından gömülen cesetleri "incelediği" belirtildi.
İsrail'in Nasır'a düzenlediği operasyondan önce hastane personeli, yakınlardaki çatışmalar nedeniyle mezarlıklara erişim sağlanamadığı için cenazeleri hastanenin avlusuna gömmek zorunda kaldıklarını söylemişti. İsrail'in Kasım ayında hastaneye düzenlediği ilk baskından önce de El Şifa'dan benzer haberler gelmişti.
İsrail ordusu savaş sırasında Gazze'deki birçok hastaneye baskın düzenlediğini çünkü Hamas savaşçılarının bu hastanelerde faaliyet gösterdiğini iddia etmiş; Hamas ve sağlık yetkilileri bunu reddetmişti.
Nasır Hastanesi arazisinde 283 ceset bulundu
BM İnsan Hakları Ofisi Sözcüsü Ravina Shamdasani, şu anda Filistinli yetkililerin Nasır hastanesi arazisinde 283 ceset bulunduğu ve bunlardan 42'sinin kimliğinin tespit edildiği yönündeki raporlarını doğrulamak için çalıştıklarını söyledi.
Shamdasani, Cenevre'de gazetecilere yaptığı açıklamada, "Kurbanların toprağın derinliklerine gömüldüğü ve üzerlerinin atıklarla örtüldüğü bildirildi. Ölenler arasında yaşlılar, kadınlar ve yaralılar olduğu iddia edilirken, diğerleri... elleri bağlı ve kıyafetleri çıkarılmış halde bulundu" dedi.
Türk, ölümlerle ilgili bağımsız, etkili ve şeffaf soruşturmalar yürütülmesi çağrısında bulundu ve ekledi: "Mevcut cezasızlık ortamı göz önüne alındığında, bu soruşturmaya uluslararası müfettişler de dahil edilmelidir"
ABD Dışişleri Bakanlığı da raporların "son derece rahatsız edici" olduğunu söyledi.
