Yaklaşık bir milyon 600 bin kişinin yaşadığı Gazze Şeridi'nde yıllardır yaşanan su sıkıntısı adeta bir su kıtlığına dönüşmüş durumda. Gazze Şeridi'nde bulunan Filistin Sular İdaresi'nin Müdürü Muntar Şoblak "Gazze halkına evdeki çeşmeden akan suyun kalitesi nasıl diye sorarsanız size 'Ne kalitesi musluktan deniz suyu akıyor' diyecektir. Sudaki tuz oranı işte o denli yüksek" açıklamasını yapıyor.
Dere veya nehrin bulunmadığı Gazze Şeridi'nin su ihtiyacı bir yeraltı su rezervuarından temin ediliyor. Bu rezervuar tek başına Gazze'nin bir milyon 600 binin üzerindeki nüfusunun su ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.
Birleşmiş Milletler'in verilerine göre Gazze Şeridi'ndeki yeraltı su kaynaklarının yüzde 90'ından fazlası Akdeniz'den gelen tuzlu su, zararlı maddeler veya kaynağı belli olmayan atık sularla kirlenmiş. Su sıkıntısına tüm Ortadoğu’da karşılaşılıyor.
Ancak su kıtlığı bir süredir Gazze'de bambaşka bir boyut kazandı.
Muntar Şoblak "Önümüzdeki yıllarda içecek bir damla su bulabilirsek kendimizi şanslı sayacağız" şeklinde konuşuyor.
Çiftçiler su satın alıyor
Su krizi Gazze'de hayatın her alanını etkiliyor. Çiftçiler ürün yetiştirebilmek için pahalı "tatlı su" satın almak zorundalar. Yüksek maliyet meyve ve sebze fiyatlarına da yansıyor. Çiftçiler susuzlukla başa çıkmak için birçok farklı yönteme başvuruyorlar. Kısa yağmur sezonunda biriktirebildikleri kadar yağmur suyu biriktiriyor, turunçgiller ve zeytin gibi tuzlu suya dayanıklı ürünler ekiyorlar.
Şoblak "Yeraltı su kaynaklarını artırmak için iki kat fazla çalışmamız gerekiyor ki, bunları bizden sonraki nesiller de kullanabilsin. O yüzden yağmur suyu kullanımının en sıkı şekilde teşvik edilmesi gerekli. Arıtılan her damla su, yer altı sularına temiz su aktarımı açısından hayati öneme sahip” diyor.
BM'in tahminlerine göre günde yaklaşık 90 bin metreküp kirli su doğrudan Akdeniz'e karışıyor.
Bu durumun önüne geçebilmek için su arıtma tesislerinin arttırılması şart. Alman Kalkınma Bankası'ndan Thomas Eisenbach, geçen üç yılda Gazze yakınlarındaki eski bir arıtma tesisini onarımdan geçirdiklerini, tesisin yaklaşık 650 bin kişinin kullandığı atık suyu arıtma kapasitesine sahip olduğunu kaydediyor. Eisenbach ancak bunun kesinlikle yeterli olmadığını, bu nedenle yeni arıtma tesisleri inşa edilip, eskilerinin de onarımdan geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Bölgede inşaat yapmak çok güç
Bunu söylemek kolay, ancak mevcut siyasi durum nedeniyle bölgede yeni bir tesis inşa etmek hiç de kolay değil. Hamas'ın yönetiminde olan Gazze Şeridi'nde İsrail ve Mısır kuş uçurtmuyor. İsrail tüm inşaat malzemelerini “uluslararası projelerde kullanılmak için dahi olsa” çok sıkı bir şekilde denetleniyor.
Su ürünleri mühendisi Farid Aşor çalışır durumdaki arıtma tesislerinden de elektrik kesintileri nedeniyle tam randıman alınamadığını söylüyor: Aşor "Elektrik olmadığında arıtma tesisleri, arıtım sürecinde ortaya çıkan bakterileri öldürecek oksijeni üretemiyor. Bu da tüm sistemin çökmesi demek" açıklamasını yapıyor.
Son olarak yakıt yetersizliği nedeniyle Gazze'deki tek elektrik santralinin de şalterlerini indirmesinin ardından, su pompalama istasyonlarından biri işlemez hale geldi. Bunun sonucunda atık su Gazze sokaklarında nehirler oluşturdu. Bu sular yine yeraltı sularına ve Akdeniz’in sularına karıştı.
Aslında Gazze çok büyük bir potansiyel su kaynağına sahip. Akdeniz’e kıyısı olan Gazze'de, Unicef gibi uluslararası organizasyonlar yerel küçük tuzlu su arıtma tesisleri oluşturuyor. Bu küçük tesisler yaklaşık 15 bin kişiye su sağlayabilecek kapasiteye sahip. Yıllardır güneyde inşa edilmesi planlanan tesisin inşa süreci ise ağır aksak ilerliyor.
Ancak Gazze’nin fazla zamanı kalmadı. BM’nin raporuna göre üç yıl içinde Gazze’deki yeraltı su kaynakları tamamen kullanılmaz hale gelecek.