AKP’nin desteklediği adayın sürpriz şekilde KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Ada’ya yönelik Türkiye’nin politikaları yeniden tartışma konusu oldu. Kısa Dalga Podcast'tan Ekin Karaca'ya Türkiye'nin KKC'ye yönelik politikaları ve ada siyasetine etkisini yorumlayan Oxford Üniversitesi Hukuk ve Sosyoloji doktora öğrencisi Sıla Uluçay, Kıbrıs Türk toplumuyla Türkiye toplumu arasında doğal bir etkileşim olduğunu, ancak bu doğal etkileşimin dışında, Türkiye hükümetlerinin adanın kuzeyindeki toplumsal yapı üzerinde gerçekleştirdikleri müdahaleler olduğunu söyledi.
Uluçay, müdahalelerin sadece AKP döneminde yaşanmadığını da belirterek, "Türkiye’de geçmişte de farklı hükümetler, Kıbrıslı Türklerin kendi ideolojik yaklaşımlarına göre eksik buldukları yönlerini tamamlamak için müdahalelerde bulundular. Türkiye’deki hükümetlerin bakış açısına göre, geçmişte yeterince Türk olmayan Kıbrıslılar, şimdi de yeterince Müslüman değiller" dedi.
Uluçay'ın sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:
“Halk danslarını bile değiştirdiler”
Önceki dönemlerde, adadakilerin Türklüğü pekişsin diye coğrafi bölgelerin, köylerin isimleri değiştirildi, uzun süre kendi geleneksel halk dansları yerine Türkiye’nin farklı bölgelerine ait halk danslarını oynadılar.
Vatandaşlık verilmesi aracılığıyla adanın demografik yapısının değiştirilmesi de geçmişten beri yoğunluğu değişerek devam eden bir uygulama.
AKP döneminde gerçekleşen sosyolojik müdahalelere bakarsak, hedefte Kıbrıslıların din ile olan ilişkileri olduğunu görüyoruz. 2002 sonrası Kuzey Kıbrıs’ta yerel ihtiyaçlara bakılmaksızın sayısız camii yapıldı, her bir camiye görevli atandı. Din dersleri için Türkiye’den öğretmenler gönderildi, kuran kursları düzenlendi ve ciddi bir finansal kaynak ayırılarak bir İlahiyat Koleji kuruldu. Şu an bu kolejde 800 öğrenci var. Bunların yanı sıra bazı üniversitelerde ilahiyat fakülteleri kuruldu. Bu yöntemlerle farklı bir dini anlayışın dayatılması, Kıbrıslı Türkler arasında huzursuzluk yarattı.
"AKP müdahalesi sağcıların bile tepkisini çekti"
Kıbrıslı Türk kimliğinin ve iradesinin kaybına dair var olan bir endişe vardı, bu yoğunlaştı. Sol kesimler eskiden beri toplumsal yapıya ve iradeye yönelik gerçekleştirilen müdahaleler konusunda hassas iken, AKP döneminde bu hassasiyetin sağ kesimlerde de arttığına şahit olduk.
Türkiye’de ‘laik-dindar çekişmesi’ olarak adlandırabileceğimiz tartışmalar ve gerginlikler de Türkiye’yi yakından takip eden Kıbrıslı Türkler arasında endişe yarattı.
Bu ortak hassasiyet seçimlerde de kendini gösterdi. Bugüne değin genellikle sol adayların kullandığı Kıbrıs’a ait imgeler ve motifler hem sağ hem de sol adayların seçim kampanyalarında yer aldı. Hemen her seçim videosunda adanın doğal güzelliklerini, geleneklerini ve tarihi yerleri izledik. Hemen hepsinde kimlik ve kimliğe sahip çıkma vurgusu vardı.
Yayının tamamını dinlemek için tıklayın: