TBMM’de günlerce süren tartışmalara yol açan İç Güvenlik Paketi’nin gözden kaçan bir düzenlemesi daha ortaya çıktı. Polisin silah kullanma yetkisi, yapılan yeni tanımlarla artırılırken polisin silah kullanarak işledikleri suçlarına “örtülü af” getirilmesinin kapısı açıldı. “Sanık lehine düzenlemenin geriye yürümesi” ilkesi gereği de Gezi’de ve güneydoğudaki eylemlerdeki ölümlerden yargılanan ve mahkum olan polislerin bu düzenlemeden yararlanması tehlikesi belirdi.
İç Güvenlik Paketi, hukuka aykırılık açısından en çok tartışılan maddeleri kabul edildikten sonra önceki gece komisyona geri çekildi. Polise silah kullanma yetkisini artıran ve savcı izni olmaksızın gözaltı imkanı veren düzenlemeler, paketin imşekleri en çok tepki çeken maddeleri oldu.
Polisin silah kullanma yetkisinin artırılmasına karşı muhalefet, “kitlesel eylemlerde silah kullanma yetkisi veriliyor” eleştirisini yöneltti. Ancak bu yetkinin, tehlikeli bir boyutu daha olduğu ortaya çıktı. Mevcut yasada polis, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesine göre silah kullanabiliyor. Yasada, silah kullanma yetkisi, “Polis görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartlar gerçekleştiğinde silah kullanabilir” şeklinde ifade ediliyor.
Kademe kaldırıldı
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve Canan Coşkun’un haberine göre, paketle 16. maddeye yeni bir bent eklenerek polisin silah kullanma yetkisi genişletiliyor. Yetkinin genişletilmesi de “Mevcut yasanın polisleri silah kullanma konusunda tereddütte bıraktığı, silah kullanmaları durumunda haklarında başlatılan soruşturma ve kovuşturmaların uzun sürmesi konusunda mağdur oldukları ve bu gerekçelerle polisin silah kullanmadığı için vatandaşın can ve mal güvenliğinin telafisinin imkânsız bir tehlike altında bırakıldığı” gerekçelerine dayandırılıyor.
Bu gerekçelerle polise, “Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde” silah kullanma yetkisi veriliyor. Bu yetkiyle polisin silah kullanmadan önce kademeli müdahalelerde bulunma zorunluluğu da kaldırılıyor.
Sanık lehine
Eklenen yeni bentle polise kitle eylemlerine müdahale sorasında belirli koşullarda doğrudan silah kullanma yetkisi verildi. HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, bu yetkinin polise eylemlere müdahale ederken silah kullanarak işlediği suçlar için “örtülü af” getirdiği uyarısında bulundu. Zozani, düzenlemeden “sanık lehine kanun geriye yürür” ilkesi gereğince geçmişe doğru çok sayıda polisin yararlanacağını söyledi.
Yeniden yargılama
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da düzenlemeden geriye doğru polislerin yararlanacağı görüşüne katılarak şunları söyledi: “Öncelikle bundan sonrası için polislere koruma sağlayacağı kesin ceza hukukumuzun usül hükümleri geriye yürümez. Maddi hukuka yönelik hüküm geriye yürür. Bu düzenlemeyi Cumhurbaşkanı’nın polisler için kullandığı “destan yazdılar” ifadesiyle birlikte değerlendirmek gerekir. Bununla Ethem Sarısülük’ten öldürülen çocuklara kadar suçlu olan polislere geriye doğru imkan sağlanmaktadır. Yargılamaları devam edenler zaten yararlanırlar. Yargılamaları bitmiş kesinleşmiş olanlar için ise yeniden yargılama yolunu bu düzenlemeyle açmış oluyorlar.”
Diyarbakır baro başkanı Tahir Elçi: Yaşama son verme eylemi yasallaşıyor
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi getirilen yeni yetki ile “polisin silah kullanarak insanların yaşamına son verme eyleminin yasallaştırıldığını” belirtti. Bu yetkinin Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na eklenerek verildiğini, böylece suçun unsurunun değiştirildiğini vurgulayan Elçi, “Buradaki asıl tehlike düzenlemenin sanık lehine olması nedeniyle geriye yürüyecek olmasıdır. 1 yıl, 2 yıl, 5 ya da 10 yıl önce silah kullanarak suç işleyen kamu görevlisi, yargı karşısında bu paketin verdiği yeni yetkilerden yararlanacaktır.” uyarısını yaptı. Elçi, Gezi’de Berkin Elvan, Ethem Sarısülük’ün ve güneydoğudaki eylemlerde Cizre’de, Diyarbakır’da, Lice’de çocukların öldürülmesinden yargılanan, soruşturulan, mahkum olan polislerin paketin bu haliyle yasalaşması durumunda “cezadan kurtulacakları” yorumunu yaptı.
O polis, ‘Asıl mağdur benim’ demişti
Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt’un 2010 yılında öldürülmesiyle ilgili davada 16 yıl hapis cezasına çarptırılan sanık polis Gültekin Şahin, son savunmasında, “Burada asıl mağdur olan benim. Zamanın İl Emniyet Müdürü bana 3-4 ay yatıp çıkacağımı düşündüğünü söylemişti” dedi. Şırnak’ın Cizre ilçesinde 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın vurulmasıyla ilgili tutuklanan polis memuru H.V, Kazanhan’ı arkadaşı M.N.G’nin vurduğunu itiraf ederek, “ hem arkadaşımız M.N.G.’nin yanmaması, hem de ekipten herhangi bir arkadaşa zarar gelmemesi için bu ifadeyi verdim. Ben tutuklanınca her şey değişti. Çünkü biz bu dosyada kimsenin tutuklanmayacağını düşünüyorduk” demişti.
Gözü kör eden polise ceza yok
Gezi Parkı Direnişi sırasında Sancaktepe’de işine giderken polisin 5 metreden attığı gaz kapsülüyle sol gözünü kaybeden işitme engelli Selçuk Yıldız’ı vuran polislere dava açılmayacak. Savcılık konuya ilişkin takipsizlik kararına gerekçe olarak emniyetin soruşturma izni vermemesini gösterdi.
Yıldız, Gezi Parkı eylemleri sırasında 3 Haziran 2013’de işine giderken Sancaktepe Belediyesi’nin önünde polisin gaz kapsüllü saldırısına uğramıştı. İşitme engelli olduğu için herhangi bir ikazı duymayan Yıldız, gaz fişeğinin gözüne isabet etmesiyle görme yetisini kaybederken, kafatası da çatlamıştı.