Yaşam

Greenpeace üyesi Gizem Akhan: Rüyalarımda bile hapishanedeydim

Greenpeace üyesi Gizem Akhan: İlk günler çok ağladım. 'Ben bu gerçekle nasıl yaşarım. Çıktığımda 40 olacağım. Aileme bu acıyı nasıl yaşatırım?' deyip durdum

01 Aralık 2013 12:32

Rusya’nın Kuzey Kutbu’nda petrol aramasını protesto ederken tutuklanan Greenpeace üyelerinden Gizem Akhan, “Rüyamda sürekli hapishanede olduğumu görüyordum. Çıkmışım, annemle buluşmuşum ama geri dönmem gerekiyor. Hep hapishaneye ulaşmaya çalışıyorum. Gitmezsem kızacaklar diye acele ediyorum. Kendimi parmaklıklar arasında görüyorum” dedi.

Kuzey Buz Denizi'nde 30 Eylül'de Rusya'nın petrol platformunu  protesto ederken gözaltına alınan, geçtiğimiz günlerde kefalet karşılığında serbest bırakılan 25 yaşındaki Gizem Akhan, Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’a konuştu.

Ayşe Arman’ın Gizem Akhan ile yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:

Dört duvar arasındaki yalnızlık nasıl etkiliyor insanı?

-Kafayı yiyecek gibi oluyorsun!

Kendi kendine mi konuşuyorsun?

-Elbette. Zaten gün içinde, bir başkasıyla, ancak birkaç kelime konuşabiliyorsun. O da şanslıysan. O yüzden kendi kendine konuşmaktan başka çaren kalmıyor. Gerçekten korkunç bir psikolojiymiş, rüyaların bile hapishanede geçiyor.

Nasıl yani?

-Rüyamda sürekli hapishanede olduğumu görüyordum. Çıkmışım, annemle buluşmuşum ama geri dönmem gerekiyor. Hep hapishaneye ulaşmaya çalışıyorum. Gitmezsem kızacaklar diye acele ediyorum. Kendimi parmaklıklar arasında görüyorum. Meğer bu, sadece bana özgü değilmiş. Birçok insandan bunu duydum. Hâlâ kendimi parmaklıklar arasında görüyorum. Uyanıyorum, “Bu bir rüya! Ben hâlâ cezaevindeymişim” gibi hissediyorum.

İnsan ne kadar ağlıyor?

-İlk günler çok ağladım. “Ben bu gerçekle nasıl yaşarım. Çıktığımda 40 olacağım. Aileme bu acıyı nasıl yaşatırım?” deyip durdum. Ama sonra kendini toparlıyorsun. Destek görmeye başladıkça da güçleniyorsun. “Bu durumla baş edeceksin! Etmen gerekiyor!” diyorsun. Bana güç veren gerçekten o güzel mektuplar, mesajlar oldu. Ve tabii Greenpeace’in desteği.

Hürriyet gazetesinde yer alan söyleşinin tamamını okumak için tıklayın