Gündem

"Gökçek, Erdoğan'a karşı 1-0 önde; savaş daha da şiddetlendi"

"Gökçek, yenilmez armadanın kaptan köşkünde bir delik açtı"

11 Ekim 2017 13:53

Aydınlık yazarı Rıza Zelyut, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in istifa söylentileri sonrasında, istifa etmemesiyle ilgili olarak, "Erdoğan-Gökçek maçında ilk raundu Melih Gökçek aldı. AKP lideri Erdoğan, onu Kadir Abi’sine benzetti; başını hemen uzatacağını sandı. Ama Bay Gökçek siyasette Erdoğan’dan daha eskidir. Erdoğan solda sıfır iken o Keçiören Belediye Başkanı olmuştu bile. Çünkü Bizans Oyunları'nı iyi bilir. Bu yüzden de hep belge, bilgi dosyaları oluşturmuştur. Kendinden güçlülerin karşısına arşivi ile çıkar" dedi.

Zelyut'un "Gökçek 1-0 önde" başlığıyla (11 Ekim 2017) başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

    
 
Erdoğan-Gökçek maçında ilk raundu Melih Gökçek aldı. AKP lideri Erdoğan, onu Kadir Abi’sine benzetti; başını hemen uzatacağını sandı.

Ama Bay Gökçek siyasette Erdoğan’dan daha eskidir. Erdoğan solda sıfır iken o Keçiören Belediye Başkanı olmuştu bile. Çünkü Bizans oyunlarını iyi bilir. Bu yüzden de hep belge, bilgi dosyaları oluşturmuştur. Kendinden güçlülerin karşısına arşivi ile çıkar.

O görüşmeden sonra, Erdoğan’ın yumuşadığını gördünüz. Önceki “Ben ne dersem o olur!” tavrını bıraktı. Uzlaşarak çözelim bu işi demeye başladı.

Yani Gökçek, yenilmez armadanın kaptan köşkünde bir delik açtı.

Abdullah Gül gibi, Bülent Arınç gibi bir işaretle çöpe atılmayacağını ispat etti.

Ve bu ikilinin savaşı daha da şiddetlendi.

Vizenin sebebi

Erdoğan-Gökçek gerginliği üstüne Facebook’ta şöyle yazdım: “Kimse Melih Gökçek’i hafife almasın. Elinde çok belge var.”

İkilinin görüşmesinden sonra ise görüşümü Twitter’da şu cümlelerle özetledim:

“Melih Gökçek kolay lokma olmadığını gösterdi. Reste rest çekince Erdoğan geri adım attı. Dur bakalım ne olacak?”

Aydın Keskin şu cevabı verdi: “Belki de Amerika Gökcek için rest çekti”

Öyle bir hale gelmişiz ki bu teoriye bile, “Olmaz olmaz deme...” diyerek baktım.

Belki de Gökçek’i, “Amerika seni desteklemek için bize vize yasağı getirdi!” diye suçlayıp mahkemeye bile verirler.

Nerede bu Osmanlı torunları

Biliyorsunuz: Referandumda evet çıkartmak için Hollanda ile kavga çıkartılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Başbakan Binali Yıldırım da “Ey Hollanda! Gününü göreceksin!” diye haykırdılar.

Bunların gözüne girmeye kalkışan Ak Gençler, meydanlarda portakal bıçakladılar. Akıllarınca Hollanda’yı kesiyorlardı.

Daha önce Rusya ile kriz çıkınca sütçü beygirlerine binip kendilerine süvari havası vermişler, “Emret Reis, Moskova’yı fethedelim!” diye yazmışlardı.

Almanya’ya da biraz kafa tuttular.

Fakat en büyük tokat ABD’den geldi. Türk vatandaşlarına vize yasağı getirdiler.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Bunun anlamı Türkiye’yi kuşatma girişimidir.

Haydi bire Osmanlı torunları!

Fatih, gemileri karadan yürütmedi mi?

Binin o gemilere... Çağırın yandaş medyayı... Verin mehteri!

“Bekle bizi Amerika! Orayı fethe geliyoruz.”

Nasıl olsa Debreli Hasan da yanınızda...

Bir martini atarsınız ki dağları bırakın okyanuslar inler...

Büyükerşen sen AKP'li misin?

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen buyurmuş ki: “Benim düşüncem cumhurbaşkanlığı için Sayın Kılıçdaroğlu’nun aday olmasıdır.”

Sayın Büyükerşen, sen Erdoğan’ın seçimi açık farkla kazanması için mi çalışıyorsun?

AKP’liler, referandum sürecinde Kılıçdaroğlu’nu öne çıkarıp “Bir Kızılbaşa mı oy vereceksiniz?” diyerek Sünni seçmeni arkasına almadı mı?

Bunu bilmiyorsanız niye böyle uçuk projeler geliştirmeye kalkışıyorsunuz?

Melekler röntgenci mi?

Adı Prof. Dr. M. Cevat Akşit olan güya din âlimi birisi şöyle demiş:“Peygamberimiz buyurur ki: Çıplak sevişmeyin oradaki melekler kaçar!”

Bakın şu kart sakallı cahile... Adam, melekleri mahallenin röntgenci tiplerine benzetiyor.

Yetmiyor... Bir de kendisine Peygamberi yalancı tanık yapıyor.

İşte bunların hadis dedikleri şey bunlardan ibarettir.

Bu safsatalar üstüne kurulan din; işte böyle yerlerde sürünür. O dinin insanları da birbirlerini keserler.

Kalanlar da Hıristiyan dünyasına kaçabilmek için kendilerini denize atarlar, oralarda can verirler.

Laiklik, bütün bu cehaleti, cehalet üstünden dine ihaneti önleyen reçete olduğundan yobazlar laiklik düşmanıdır.