Google, haber ve makaleler için bilgi doğrulama hizmetine başladı. Proje kapsamında Google'ın ortaklarının bulunduğu 48 ülkeden biri de Türkiye. Peki bu yeni haber doğrulama (fact-checking) sistemi, ‘doğru bilgiye ulaştırmayı' kolaylaştırmak bir yana, sansür ve baskının yeni bir aracı olabilir mi?
Elif Sudagezer’in Sputnik’te yer alan haberine göre, Amerikan şirketi Google, Türkiye dahil 48 ülkede haber ve makaleler için bilgi doğrulama hizmetine başlıyor. Şirketin Türkiye'deki ortağı ise Doğruluk payı isimli grup. Google 2014 yılında kurulan şirketin analizleri aracılığıyla haberleri doğru ve yanlış olarak sınıflandıracak.
“Siyasetçilerin sözlerinin doğruluk payını ölçmede etkili bir araç”
Ortak Gelecek için Diyalog Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Baybars Örsek, siyasilerin demeçlerindeki verilerin doğruluğunu ölçmeye yönelik çalışmaların, doğru bilgiye ulaşma ve siyasetçileri denetlemede 'etkili bir araç' olduğunu savunuyor.
Örsek, Doğruluk Payı isimli grubun onlarca ülkeden 100'ü aşkın kurumun yer aldığı International Fact-Checking Network'ün kurucu yönetim kurulu üyesi olduğunu hatırlatarak, bilgiyi denetleme yönündeki çabalarının artarak devam edeceğini ifade etti.
"Araştırma yapmadan habere başvuranlar, kendilerine çeki düzen verecek"
Gazeteci Zeynel Lüle de, Sputnik'e yaptığı açıklamada, uygulamanın şirketler arasında ciddi bir 'güvenilir bilgi sağlama' rekabeti yönünde görüş aktardı: "Her konuda teyit etmenin zorluğunu düşünerek, hiç bir araştırma ve inceleme yapmadan habere başvuranları ise ciddi olarak frenleyecek ve onların kendilerine çeki düzen vermelerini sağlayacak, en azından teşvik edecek."
“Çoğu durumda etkili olmaz”
Ancak bu konuya ilgili tereddütler de mevcut. Uzmanlar, uygulamanın doğrudan sansürün önünü açıp açmayacağıyla ilgili bilgi vermek için 'erken' olduğunu vurgulasa da; bilgi doğrulama sisteminin verimliliğini kısıtlayan faktörleri sıraladılar.
Google'ın yeni girişiminin doğru bilgiye ulaşmak için aracı olabileceğini ancak uygulamanın işlevselliğiyle ilgili soru işaretleri olduğunu söyleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Erkan Saka "Çoğu durumda bunun çözüm olacağına inanmıyorum. İnsanlar, kendi tarafını tuttuğu haber kaynaklarına, ne olursa olsun, güvenmeyi tercih edeceklerdir. Bu ülkede bunun örneklerini çok kez gördük; Kabataş olayına bazı kesimlerin inanmaya devam etmesi bunun örneklerinden birisi" dedi.
Saka: Yalan bilginin kaynağı devlettir
Kullanıcıların ideolojik ön yargılarının yanı sıra devletlerin dezenformasyon oluşumundaki rolüne işaret eden Saka, "Sistemin verimli olmasının önündeki bir diğer büyük zorluk ise iktidarların yanlış haber üretim kaynağı olabilmesi. Bir süredir yalan bilgi, devlet destekli bir hal almaya başladı. Artık yalan haberin arkasında küçük kurumlar yok" dedi.
Saka, gelişmenin söz konusu engellere rağmen olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti.
“Google pazarın yüzde 80'ine hakim”
Hacettepe Üniversitesi Bilişim ve Enformasyon Teknolojileri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mutlu Binark, Google'ın arama motoru pazarının yüzde 80'ine hakim olmasının sorunlu bir durum olduğuna değindi.
Binark, "Özellikle ABD'deki son seçimlerden sonra haber içeriklerinin teyidinin gereği ortaya çıktı. Haberlerde 'double-check' olumlu ancak pazarın yüzde 80'ine hakim Google, üstelik şirket algoritmasının nasıl çalıştığı konusunda bile şeffaf değil" dedi.
“Bilginin sıralaması da önemli”
Bilginin doğruluğunun tek önemli kriter olmadığını ifade eden Binark, "Haber sıralaması da önemli. Mısır'daki patlama veya ülkede ilan edilen olağanüstü hal ile ilgili bilgi elde etmek istediğimizde bile, farklı sıralamalarla karşı karşıya kalıyoruz Google Chrome veya bir başka tarayıcı arasında. Bu konularda kullanıcının bilinçlenmesi gerekiyor ve farklı arama motorlarına yönelmesi gerekir" diye ekledi.
“Haber doğrulamak Google'ın işi olamaz”
İstanbul Bilgi Medya Öğretim Görevlisi ve Gazeteci Gökhan Tan, haber doğrulamanın bilgiye aracı olan Google ve Facebook gibi kurumların görev tanımı çerçevesinde olamayacağına işaret etti.
Daha önce Facebook'tan da haberlerin doğrulamasını yapacaklarına ilişkin açıklama geldiğini hatırlatan Tan, "Bir haberin doğruluğunu Facebook kontrol edemez, o sadece aracıdır. Google da aynı şekilde bir enstrüman. Eğer kendisi içerik üretiyorsa evet ama başkasının ürettiği içeriğin teyidini almasıyla ilgili kafamda soru işaretleri var. İyi bir şey yapmak isterken daha kötü sonuçlara neden olabilir mi?" diye konuştu.
“Bilgi doğrulamak, temel bir gazetecilik kaygısı olmalı”
İnternet ortamında gördüğümüz içeriklerin büyük kısmının güvenilmez olduğunu ve bilginin teyit edilmeden kopyalandığını söyleyen Tan, "Hürriyet, bir süre önce Antalya'daki Aspendos Antik Tiyatrosu'ndaki basamaklar ve oturakların orijinal koyu gri yerine beyaz mermer kullanılarak restore edildiğine ilişkin bir haber yapmıştı. Bu haber yanlıştı. Ancak kimse içeriği üretmediği, sadece kopyaladığı için yanlış şekilde yaydı. Aynı akşam bakanlıktan yalanlama geldi. Bir günlük yanlışın geri dönüşü üç günlük çaba gerektirdi" dedi.
Tan "Bilgi doğrulamak temel bir gazetecilik kaygısı olmalı. Google'a ihtiyaç olmamalı. Temel kurallar bu aracıların, hiç işi olmayan alanlara soyunmasının gereğini ortadan kaldıracak" diye ekledi.