Esma Çakır / Roma, 18 Aralık (DHA) - Yönetmen ve Senarist Ferzan Özpetek’in ilk psikolojik gerilim türündeki filmi Napoli Velata’nın basına tanıtımı Roma’da yapıldı. Özpetek, bu filminden dolayı kendisine “Akdenizli (Alfred) Hitchcock” denmeye başladığını söyledi.
Dikkat çekici bir cinayet sahnesinin ardından, başroldeki genç adam Andrea (Alessandro Borghi) ile başrolü paylaştığı Adriana (Giovanna Mezzogiorno) arasında bir partide başlayan ve beklenmedik bir gelişme nedeniyle tek geceyle sınırlı kalan yıldırım aşkıyla açılış yapıyor film.
Kente özel ritüeller ve duygusallık, mantık ve delilik arasında askıda kalmış gizemli şehir Napoli’de geçen hikâye, ani bir aşk, bir sır ve polisiye bir vaka arasına sıkışmış adli tıp doktoru Adriana’yı merkezine alıyor.
“Son dönem İtalyan sinemasının en erotik sevişme sahnesi”
Filme damga vuran ikilinin uzun sevişme sahnesi ise, sinema yazarlarınca büyük bir sürpriz olarak karşılandı. La Repubblica gazetesi bunu, “Son dönem İtalyan sinemasının en erotik sevişme sahnesi” diye okuyucusuna aktarırken, bazı yorumcular da, Özpetek’in ilk kez bu kadar güçlü bir sevişme sahnesini beyaz perdeye aktardığına dikkat çekti.
Kırk bir yıldır İtalya’da yaşayan Özpetek’in İtalya’da 28 Aralık’ta 350 salonda gösterime girmesi beklenen 12’nci filmi Napoli Velata’nın basın gösterimi, Roma’nın merkezindeki The Space Cinema Moderno’da yapıldı.
Özpetek, Roma Ulusal Müzesi’ne ev sahipliği yapan Massimo Sarayı’nda gerçekleştirilen basın toplantısından önce filmin oyuncularıyla foto muhabirlerine poz verdi.
İlk uzun metrajı “Hamam (Bagno Turco)” 1997 yılında gösterime girmiş olan Özpetek’in ilk gerilim filmi olma özelliğini taşıyan eserinin başrollerinde Alessandro Borghi, Giovanna Mezzogiorno, Maria Pia Calzone ve Luisa Ranieri gibi ünlü oyuncular yer alıyor.
“Sevişme sahnesinde gerilmedim”
Basın toplantısında konuşan Özpetek, beş yıl önce La Traviata operasını yönetmek için iki ay kaldığı Napoli’ye ve insanlarına tutulduğunu anlatarak, sıra dışı ritüellerin uygulanmakta olduğu, aynı zamanda çok dindar ve gizemli olan bu şehirden başka bir yerde bu filmi çekemeyeceğini anlattı.
Filmin kastının ağırlıkla kadınlardan oluştuğu hatırlatılan Özpetek, bazı ritüellere atıfta bulunarak “Çünkü Napoli çok feminen bir şehir. Napoli, aslında bir kadındır,” ifadesini kullandı.
2003 yapımı Karşı Pencere’nin ardından ikinci kez Özpetek’le çalışmış olmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu dile getiren Giovanna Mezzogiorno da, yönetmenin kendisi için yazdığı bu rolü kabul etme sürecini şöyle anlattı:
“Okuduğum diğer hikâyelerden oldukça farklı, inanılmaz ve derindi; reddedilemezdi. Ancak bu rolü kabul etmeden önce üzerimde bir gerginlik vardı. Çünkü kadınsal yönden beklentileri çok fazla olan, fiziksel tutku, yalnızlık, zihinsel sıkıntılar bakımından çok zor bir roldü ama hem Ferzan hem hikâye hem de canlandırdığım Adriana ve diğer başroldeki Andrea için önemliydi bu rolü üstlenmem.”
Filmin ilk dakikalarında ekrana gelen cesur sevişme sahnesine de değinen Mezzogiorno, “Alessandro ile kimyamız hemen tuttu. Olağanüstü bir profesyonellikle ve sanatsallıkla çalıştık. Hiçbir rahatsızlık, gerilim hissetmedim o sahneyi çekerken,” diye konuştu.
Alessandro Borghi de, Ferzan Özpetek, Gianni Romoli ve Valia Santella tarafından kaleme alınan filmin hikâyesinin çok iyi yazılmış olduğunu belirterek, uzun zamandır İtalya’da bu tür bir film yapılmadığını savundu.
Film, Türkiye’de ilkbaharda gösterime girecek
Basın toplantısının ardından Türk gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özpetek, filmin Türkiye’de ne zaman gösterime gireceğini ve Türkçe isminin ne olacağını henüz bilmediğini söyleyerek, “İtalya ile aynı zamanda gösterime girmesi mümkün değil çünkü buna vakit yok. Nisan gibi girer Türkiye’de vizyona,” dedi.
Filmini, birçokları tarafından İstanbul’a benzetilen Napoli’de çekmiş olmasını da değerlendiren Özpetek, “La Traviata operasını sahneye koyarken Napoli’yi tanıdım ve çok etkilendim. Bu hikâye de benim kafamda 10 yıldır falan vardı; küçük bir fikirdi. Sonra onu geliştirdik. Karşı Pencere filmimde oynayan Giovanna Mezzogiorno’yu aradım ve ‘Sen kabul edersen rolü seni düşünerek yazayım,’ dedim. O şekilde ilerledik,” diye konuştu.
Yıllar sonra tekrar Giovanna Mezzogiorno ile çalışmanın çok değişik olduğunu dile getiren ünlü yönetmen, “Çünkü o genç ve incecik bir kızdı. Şimdi 43 yaşında bir kadın. Ben yaşlandım, o da yaşlandı. O yaşlılığın getirdiği çok güzel şeyler de var,” ifadesini kullandı.
“Akdenizli Hitchcock deniyor”
ABD’li gerilim filmleri yönetmeni Alfred Hitchcock’a atıfla, bu filminin “Hitchcockvari” olduğu yorumunu getirenler olduğu hatırlatılan Ferzan Özpetek, kendisine artık “Akdenizli Hitchcock” dendiğini aktararak, “Herkesin kendi bakışı ve düşüncesi var ama benim anladığım kadarıyla bugünkü duygu çok güzeldi,” dedi.
Özpetek, basın toplantısında sorulan sorular ve ilgiye dikkat çekerek, “Anladım ki iyi gidiyoruz şimdilik. Ancak asıl insanlar sinemaya gidip izlediğinde anlayacağız bunu,” diye konuştu.
“Filmin ismi, Napoli’nin bir tüller şehri olmasından geliyor”
“Napoli Velata” olan filmin isminin Türkçe karşılığının “Örtülü Napoli” ya da “Tülle Örtülmüş Napoli” anlamına geldiğini de anlatan Özpetek, “Bu şehirde tül olayı çok kullanılan bir şey. Tül, aynı zamanda örtmüyor, örter gibi oluyor ama aslında açıyor; netleştiriyor, hatları gösteriyor,” dedi.
Napoli’nin film çekmek için çok zor bir şehir olduğunun söylendiğini belirten Özpetek, “Bana bütün kapılarını açtılar. Hiç çekilmeyecek yerlerde çekimler yaptım. Bu güzel bir şey,” diye konuştu.