Orhan AŞAN- Arif KARAKAŞ/VAN, (DHA)- IRAK\'ın güneydoğusunda yer alan Süleymaniye ile Halepçe kentlerinin kesiştiği noktada 13 Kasım\'da meydana gelen Richter ölçeğine göre 7.3 büyüklüğündeki deprem ardından Van\'da yaşayanlar endişeye kapılırken, Yüzüncü Yıl üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Azad Sağlam Selçuk, bu depremin Van ve bölge için risk oluşturmadığını söyledi. Yard. Doç. Dr. Selçuk, buna karşılık Van Gölü Havzası’nda aktif fayların bulunduğunu, bundan dolayı da üst yapı ve zemin ilişkisinin net olarak ortaya konulması gerektiğini söyledi.
Van\'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011\'de meydana gelen ve 644 kişinin yaşamını yitirdiği depremin izleri halen silinmezken, 2 hafta önce Süleymaniye ve Halepçe kentlerinin kesiştiği noktada meydana gelen 7.3\'lük deprem Vanlılar\'ı endişelendirdi. YYÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Yard.Doç.Dr. Selçuk, depremin güney ve doğu illerinde hissedildiğini, fakat bu depremin, Van Gölü Havzası\'ndaki aktif fayları tetikleme riski olmadığını söyledi. Tarihsel dönem içerisinde Van Gölü Havzası\'nda büyük depremlerin olduğuna dikkat çeken Selçuk, şöyle konuştu:
\"2011 yılındaki depremin tarihsel kayıtlarına baktığımız zaman yine 1600\'lü yıllarda Van Gölü havzası içerisinde böyle büyük bir depremin meydana geldiğini görüyoruz. Bu depremin etkilerinin 2 yıl sürdüğü biliniyor. Tarihsel dönemler içerisinde Hoşap\'ta, Memedik bölgesi olarak adlandırılan bölgede Van Gölü Havzası içerisinde çok büyük bir depremin meydana geldiği, burada birçok evin kullanılamaz hale geldiği ve binlerce can kaybı olduğu söyleniyor. Ailesel dönemlere baktığımız zaman 1950\'li yıllarda Gürpınar fayına bağlı olarak Gevaş bölgesinde meydana gelen deprem, 1976 yılında Çaldıran bölgesinde meydana gelen depremler, Van Gölü havzası içerisinde birden fazla aktif fay olduğunu ve deprem riskinin de yüksek olduğunu gösteriyor. Kesin olan bir şey var ki Süleymaniye\'deki deprem Van Gölü havzasındaki aktif fayları tetiklemez, burada büyük bir deprem riski oluşturmaz.\"
MTA TARAFINDAN 2013 YILINDA VAN\'DA 6 AKTİF FAY TANIMLANDI
Van\'da 1945 yılında bir depremin meydana geldiğini, bu depremi meydana getiren fay hattının Alman araştırmacı tarafından haritalandırıldığını ancak bu fay üzerinde tam olarak çalışılmadığını ve fayın Van\'ın doğusundan geçtiğini, risk oluşturduğunu belirten Yard. Doç. Dr. Selçuk, şöyle devam etti:
\"Maden Teknik Arama (MTA) tarafından 2013 yılında yapılan çalışmada Türkiye\'deki tüm aktif fayların bulunduğu bölgeler güncellendi. Van Gölü havzası içerisinde de yaklaşık 6 aktif fay tanımlandı. Bu aktif faylar içerisinde özellikle Van ilinin güneyini ve kuzeyini etkileyecek 3 fay tanımlandı. Bunlar Gürpınar fayı, Tabanlı fayı ve Tabanlı fayının kuzeyinde bulunan Yeni Köşk fayı ve yukarıda da bizim Erciş ve Çaldıran fayımız var. Erciş Fayı yine aktif bir fay mekanizması Edremit fayı gibi yani 2011 yılında 9 Kasım\'da deprem üreten fay gibi. Gürpınar fayı Van\'ın güneyinde bulunuyor. Yine 1950\'li yıllarda olduğu gibi büyük deprem üreten bir fay. Van\'ın içerisinden geçen faydan dolayı 1945 yılında bir deprem meydana geliyor ve Alman araştırmacı Lann tarafından haritalanıyor, \'Beyüzümü fayı\' diye adlandırılıyor. Bu tam olarak üzerinde çalışmamış fay hattı Van\'ın doğusundan geçiyor. Bu da Van ili içerisinde büyük risk oluşturan faylardan biri. Van\'ın kuzeyine geçtiğimizde Tabanlı fayı var 2011 yılında da deprem üreten bir fay. Onun hemen kuzeyinde de Yeni Köşk fayı bulunuyor. Yeni Köşk fayı Van için riski büyük. Çünkü biz fayları tanımlarken hepsini birbirine göre tanımlıyoruz. Bu tanımlama içerisinde 2011 yılındaki depremde fay hattı Van\'a daha yakın olmasına rağmen Erciş daha büyük bir yıkım yaşadı. Çünkü o blok hareket etti, Van\'a göre daha fazla hareket ettiği için yıkım o tarafta daha fazla oldu. Yeni Köşk fayı da hareket ederse hareket eden taraf bizim taraf olacak, yani Van ili daha fazla hareket edeceği için yıkım Van ilinde daha fazla olacak.\"
ZEMİN YAPI İLİŞKİSİNE DİKKAT ETMELİYİZ
Yard.Doç.Dr. Selçuk, bunlara rağmen Van\'da geçmişten beri zemin yapı ilişkisine göre binaların inşa edilmediğini söyledi. 2011 yılında meydana gelen depremden sonra da kentte hızlı bir şekilde düzensiz bir kentleşmenin sürdüğünü belirten Selçuk, şöyle devam etti:
\"Deprem korkulacak bir şey midir? Kesinlikle değildir, bizim en çok dikkat etmemiz gereken noktalardan biri zemin ve yapı ilişkisi. 1976 yılında Çaldıran ilçesinde meydana gelen depremde resmi kayıtlara göre 5 bin kişi hayatını kaybetti. Kayıt dışı bunun 5 binden fazla olunduğu biliniyor. 10 binden fazla ev kullanılamaz hale geldi. Bu evlerin çoğu tek katlı ve kerpiç evlerdi. Biz evleri zemin yapı ilişkisine göre yapmıyoruz. Neresinin manzarası daha güzelse, neresi daha düzse ona göre evimiz inşa ediyoruz. 2011 depreminde yine aynı şey başımıza geldi. Van, Erciş bölgesi içerisinde 30 binden fazla bina kullanılamaz hale geldi. Bunlardan yaklaşık 17 bin yapıya ağır hasarlı raporu verildi. Van\'da 2011 yılından sonra kentleşme hızla devam ediyor. Depremden korkmamamız gerekiyor. Ama şunu yapmamız lazım. Zeminimiz hangi özellikte, hangi tür malzeme kullanılması lazım, biz buna dikkat etmiyoruz. Binayı manzarasına göre yapıyoruz, çok katlı yapıyoruz. Bina- yapı ilişkisi artık çok gelişmiş düzeyde. Dış ülkelere bakıyoruz onlarda daha büyük depremler oluyor, ama can kayıpları daha az. Neden diye sorgulayacak olursak, zemin hangi özellikte üzerine kuracağımız binayı hangi yapı malzemesine bağlı olarak yapmamız gerekiyor. Depremden korkmayın her an deprem olabilir, depremin ne zaman olacağını hiç kimse bilemez ama binalarımızı buna göre yaparsak, deprem yönetmeliğine göre bina inşa edersek hiçbir şekilde korkulacak bir durum ortaya çıkmaz.\"