İstanbul, 10 Mart (DHA) - Greenpeace Japonya tarafından Japonya’nın Fukuşima bölgesindeki Namie ve İitate’de gerçekleştirilen kapsamlı araştırmalar, bazı bölgelerde halkın maruz kaldığı radyasyon düzeysinin, uluslararası limitlerin 100 kat üzerine kadar çıktığını ortaya koydu.
Araştırmayı yöneten Greenpeace Belçika Radyasyon Uzmanı Vande Putte, bölgedeki yüksek radyasyon düzeylerinin, nükleer felaketten kurtulup bölgeye dönenler için 2050’ye kadar ciddi bir risk oluşturduğuna dikkatd çekerek, araştırma sonuçlarıyla ilgili şunları dile getirdi:
\"Araştırmanın gerçekleştirildiği tüm alanlarda, insanların yaşamasına izin verilen yerler de dâhil, radyasyon düzeyleri o kadar yüksek ki; eğer aynı düzeylere bir nükleer tesiste rastlansaydı, tesiste sıkı kontrollerin yapılması gerekirdi.
\"Kaldı ki söz konusu düzeylerle, bir nükleer tesiste değil kamusal alanda karşılaşılıyor.
\"Bu evlerdeki radyasyon düzeysinin insanlar üstünde bıraktığı etki, her hafta bir göğüs röntgeni çektirmeye eşdeğer ve şimdi çocuklar ve hamileler de dahil herkes bu evlere geri dönüyor.
\"Açıkça insan hakkı ihlali olan bu durum kabul edilemez.\"
Greenpeace Japonya, geçen Eylül ve Ekim aylarında Namie ile İitate bölgelerinde bulunan evlerde, ormanlık alanlarda, yollarda, tarlalarda ve de felaketten sonra Namie bölgesinde halen yasaklı olan alanlarda binlerce noktada ölçümler yaptı.
Ölçümler kapsamında Namie’de tahliye emri kaldırılan bir okulun hemen yanında bulunan ormanlık alandaki radyasyon düzeyinin, uluslararası sınırların 10 kat üzerinde olduğu belirlenirken, Namie’de halen yasaklı olan bölgede radyasyondan arındırma testi için kullanılan bir evde yapılan tüm çalışmalara rağmen radyasyon düzeyinin uluslararası düzeylerin yedi katı üzerinde olduğu görüldü.
İitate’te ise bazı bölgelerde geçen yıldan bugüne radyasyon düzeyinde artış görüldü.
Japon hükümeti halen yasaklı olan bu bölgelerde belli alanları 2023’te yeniden insan yerleşimine açmayı planlıyor.
Greenpeace’in gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarına göre ise, bölgeyi temizleme çabaları, yüzde 70-80’i temizlenmesi mümkün olmayan ormanlık alandan oluşan bölge göz önünde bulundurulduğunda etkili olamadı.