İngiliz Guardian gazetesi doğurganlık oranının düştüğü Türkiye'nin Avrupa ülkelerine has bir sorunla karşı karşıya kaldığını yazdı. Gazete Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kadınları en az üç çocuk yapmaya teşvik ettiğini hatırlattı.
Erdoğan'ın, Türkiye'nin nüfusunun artması gerektiğini söylediğini yazan gazete, "Ancak pek çok kişinin tarihi geçmiş, ataerkil gördüğü bu açıklamalar sakıncalı bir gerçeğe işaret ediyor: Türkiye'nin nüfus büyümesi durdu, doğurganlık oranı Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en düşük seviyesine indi. Ve Türk nüfusu yaşlanıyor" ifadelerini kullandı.
Kareem Shaheen ve Gökçe Saraçoğlu imzalı haberde Türkiye'nin 79.5 milyonla Almanya'dan sonra Avrupa'nın en büyük nüfusuna sahip olduğu, Avrupa'nın ortalama yaşı en düşük ülkeleri arasında yer aldığı ancak Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre ülkede doğurganlık oranının 2016'da ilk kez 2,1'e gerilediği belirtildi.
Söz konusu oran Edirne'de 1,5 iken Şanlıurfa'da ise 4,33 olduğu aktarıldı.
Kentlerde doğurganlık oranındaki düşüşün daha fazla olduğuna dikkat çeken Guardian'a göre, kırsal bölgelerde ve mülteciler arasında artan doğurganlık oranı ise 10 yıl içinde Türkiye'nin demografisinde büyük değişikliklere neden olabilir:
"Türkiye'nin ikilemi Arap ve Avrupalı komşularınınkine benzer. Bir tarafta Orta Doğu toplumlarında olduğu gibi gençlere iş imkanı yaratacak büyüyen bir ekonomi olmadan gerçekleşen nüfus patlaması genç sayısında artış, işsizlik ve marjinalleşmeye yol açabilir. Ancak doğurganlık oranındaki kontrol edilemez düşüş Türkiye'yi Avrupa'da pek çok ülkenin karşı karşıya olduğu yaşlanan nüfus sorunuyla baş başa bırakacak."
Guardian'a görüş bildiren Koç Üniversitesi'nden sosyoloji profesörü Prof. Ahmet İçduyu, "Türkiye asla 100 milyon nüfusa ulaşamayacak. Daha büyük nüfusun daha büyük ülke olduğu görüşü 20. yüzyıla ait. 50 yıl içinde Batı ülkelerindekine benzer sorunlarla karşılaşacağız. Üstelik eğer gençler iyi bir eğitim almaz ve ekonomik sistem onları sindirmezse mülteci topluluğunun entegrasyonu, işsizlik ve diğer başka sorunlarla karşılaşırsınız" diyor.
Doğurganlık oranındaki düşüşte Türkiye'nin modernleşmesi, yükselen eğitim düzeyi, kadınlar için kariyer fırsatlarının gelişmesi ve ülkenin giderek artan siyasi kutuplaşması sayılıyor.
Haberde, "Pek çok insan maliyeti, kariyerin önceliği ve pek çok sosyal çatışma yaşanan bir ülkede çocuk yetiştirmek istemedikleri için anne-baba olmayı erteliyor" deniyor.
Türkiye'de yaşadıkları düşünülen yaklaşık 3 milyon Suriyeli mültecinin yakında vatandaşlık hakkına sahip olacağının belirtildiği haberde 2011-2016 yılları arasında Türkiye'de 177 bin Suriyeli bebeğin dünyaya geldiği, 2016 yılında bu sayının 80 bin, 2017'de ise 90 bin olduğu aktarılıyor.
Guardian'a konuşan Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Murat Erdoğan ise bu konuda "Bundan sonra her yıl 100 bin bebeğin doğacağı ve 10 yıl içinde bunun 1 milyon mülteciye denk geleceği anlamına geliyor" yorumunu yapmış.
Dr. Murat Erdoğan'a göre eğer bu aileler Türkiye'ye kalıcı olarak yerleşirse ülkenin istihdam eksiğini karşılayabilir ancak konu insani açıların dışında da ele alınmalı.