Katrina Esau çocukluğunun dilini yok olmaktan kurtarmaya çalışıyor.
84 yaşındaki Esau, Buşmanlar olarak bilinen ve Güney Afrika'nın San topluluğunun dillerinden N|uu'yu konuşan son kişilerden biri.
N|uu, Güney Afrika'nın orijinal dili olarak biliniyor.
Birleşmiş Milletler tarafından "kritik tehlike altında" kategorisinde yer alan bu dil, sadece Esau ailesi tarafından konuşulabiliyor.
Güney Afrika'nın Kuzey Burun bölgesindeki Upington kasabasında yaşayan Esau, "N|uu dilini öğrenerek büyüdüm ve çocukluğumda bu dili konuşan insanların seslerini duydum. O zamanlar her şey güzeldi ve dilimizi seviyorduk ama şimdi her şey değişti" diyor.
San topluluğu yüzyıllar boyunca bu bölgede yaşadı, geçimlerini sağlamak için bitkiler toplayıp, hayvan avladı.
Fakat günümüzde bu topluluğun geleneksel uygulamaları yok oldu. San topluluğun son temsilcileri de dillerine sahip çıktı.
Esau, küçük bir ahşap kulübede çocuklara ders veriyor. "Dilimizi öğretiyorum çünkü dilimizin tükenmesini istemiyorum. Çünkü yaşım nedeniyle çok fazla vaktim olmadığını düşünüyorum" diyor.
Esau yaklaşık 10 yıldır çocuklara ders vererek dilini yaşatmaya çalışıyor.
Esau'nun da bulunduğu bu topluluktaki insanlar, 17. yüzyılda Güney Afrika'ya gelen Hollandalıların kullandığı Afrikanca dilini konuşuyor.
Esau, tarihlerinde yaşanan acı olaylar nedeniyle, insanların artık bu dili konuşmak istemediğini söylüyor ve ekliyor:
"Kendi dilimizi terk edip, beyaz insanların dilini konuşmayı öğrendik ve bu da kimliğimizi etkiledi."
Esau'nun 95 yaşının üzerinde iki kız kardeşi var. Hanna Koper ve Griet Seekoei. Esau, çocukluğunda yaşadığı acı olayları anlatırken, onlar da dikkatle dinliyorlar. Çok fazla konuşmuyorlar ama Esau konuşurken kafalarını sallıyorlar.
Esau ders esnasında elinde bir sopayla öğrencilerini, tahtadaki N|uu kelimelerini okumaları için uyarıyor.
Diğer birçok Afrika dilinde olduğu gibi, bu dil de nesiller boyunca sözlü olarak aktarıldı. Ama şimdi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
N|uu dilinin yakın zamana kadar yazılı bir dil olduğuna dair hiçbir kayıt yoktu.
Esau, Londra'daki Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulundan dilbilimciler Sheena Shah ve Cape Town'daki Afrika Dil Çeşitlilik Merkezi'nden Matthias Brezinger'la, N|uu dilinin alfabe ve temel dil kurallarını oluşturmak için çalıştı.
Shah "Esau'nun topluluğuyla yaptığımız çalışmalarda, bu toplulukların dillerini kendi kimlikleriyle incelediklerini ve bunun insan etkileşimi için önemli bir unsur olduğunu öğrendik" diyor.
Uzmanlara göre dil yalnızca iletişim kurmaktan ibaret değil. Aynı zamanda o toplumun kültürü ve yaşam biçimi.
Brezinger "Afrika dillerini incelediğinizde; hayat, ilişkiler, maneviyat, dünya, sağlık, insanlık hakkında farklı perspektifler kurmalarına yardımcı olduklarını görebilirsiniz" diyor ve ekliyor:
"Yıllar geçtikten sonra Batı dünyasının, bu yerel topluluklar hakkında çok az şey bildiği ortaya çıkıyor. Bu dillerin bazılarının öldüğü, bazılarının da hayatta kalma mücadelesi verdiği konusunda zengin bir bilgi var."
Sınıfta yaklaşık 20 çocuk var ve bunların çoğu 10 yaşın altında.
16 yaşındaki Mary-Ann Prins, Esau'nun en iyi öğrencisi. O da gelecekte öğretmenlik yapmak ve dilini yaşatmak istiyor:
"Bu dili öğrenmeyi çok seviyorum. Büyükbabamla ve büyükannemle bir bağ kurduğumu hissettim. Onlar bu dili konuşuyordu, ben de bugün bu dili konuşabiliyorum ve kendimi onların bir parçası olarak hissediyorum."
Güney Afrika'da kaybolma riski taşıyan tek dil N|uu değil. Nama topluluğuna üç saat uzaklıktaki Springbok kasabasının sakinleri, dillerinin resmi dil olarak kabul edilmesi için çalışmalarda bulundu.
Tarih boyunca Güney Afrika'da yaygın bir kesimde konuşulmasına rağmen Nama, ülkenin 11 resmi dilinden biri olarak tanınmıyor.
95 yaşındaki Maria Damara "Çocuklarımızın dilimizi konuşamaması çok üzücü. Çocuklarımın, büyükanne ve büyükbabalarıyla hiçbir zaman iletişim kuramayacaklarını bilmek kalbimi kırıyor. Kültürümüze ne olacak?" diye soruyor.
Topluluk lideri, 56 yaşındaki Wiela Beker şunları ifade ediyor:
"Eğer diliniz yoksa hiçbir şeyiniz yok, şimdi sizin için İngilizce konuşuyorum, ancak İngiliz değilim. Kendi dilimi konuşmak istiyorum, çünkü bu benim."
"Bu konu hakkında bir şey yapmazsak kültürümüz ölecek, dilimiz için savaşırken aynı zamanda kültürümüz için de savaşıyoruz."
Ancak dil politikası ve hükümetin müdahalesinde bir değişiklik yapılmaksızın, bu topluluk dillerinin yok olmanın eşiğinden kurtulması zor gözüküyor. Diğer yerel dilleri konuşanlar da, kendi dillerinin N|uu gibi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasından korkuyorlar.
Ve bu yüzden bu toplulukların mücadelesi, bir kimlik paylaşımı, aidiyet duygusu ve dolayısıyla gelecek nesiller için miras anlamını taşıyor.