Türkiye’de “etki ajanlığı” düzenlemesi önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’na gelecek. Gürcistan’da ise aynı isimle anılan bir düzenleme Mayıs ayında yasalaştı. Şimdiye kadar medya ve sivil toplum kuruluşları (STK) yasayı boykot etti, hükümet de onlara karşı herhangi bir yaptırım uygulamadı.
Ancak 26 Eylül’deki seçimlerin ardından tablonun değişmesi muhtemel. Batı yanlısı muhalefet itiraz etse de, resmi sonuçlara göre seçimi iktidardaki Rusya yanlısı Gürcü Rüyası partisi kazandı. Önümüzdeki dönemde boykotçu medya ve STK’lara yasada öngörülen cezaların kesilmesi onların sonunu getirebilir.
Türkiye’de hapis, Gürcistan’da damgalama
Türkiye’de 23 Ekim’de komisyondan geçen “etki ajanlığı” düzenlemesi “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine, yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler” diye bir tanımlama yapıyor ve bu kişiler hakkında yedi yıla kadar hapis cezası öngörüyor.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI - Raporlama, haber, duyuru: Etki ajanı olmaya hazır mısınız?
Düzenlemedeki muğlak ifadelerin hükümet politikalarını eleştirenleri cezalandırmak için kullanılmasından endişe ediliyor. Özellikle gazeteci ve STK çalışanlarının tehdit altında olduğu düşünülüyor.
Gürcistan’daki yasanın ismi ise “yabancı etkinin şeffaflığı.” Hem haftalar süren kitlesel protestolara hem de Batı dünyasının tepkisine rağmen onaylandı. Gürcü Rüyası’nın açıklamasına göre, yasa “ülkeyi huzursuzluk çıkarmayı amaçlayan yapay girişimlerden koruyacak.”
Düzenlemeye göre, gelirinin yüzde 20’sinden fazlası yurtdışından olan medya ve STK’ların kendilerini bir veri tabanına kaydettirmesi gerekiyor. Veri tabanının ismi “Yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten kuruluşlar.”
Gazeteci Nino Nakashidze bunun bir “damgalama” olduğunu söylüyor ve bu tanımı reddederek “Biz her yaptığımızı ülkemizin çıkarları için yapıyoruz. Biz kendi ülkemizdeki demokratik değerlerin ajanlarıyız, yabancı ülkelerin değil” diyor.
“Hiç kimse bizimle iş birliği yapmayacak”
Nakashidze’ye göre, bu düzenlemenin ardından insanlar gizli olarak ya da açıktan, bu şekilde damgalamış medya kurumlarına konuşmayacak çünkü onlarla ilişkilendirilmekten korkacak.
Yasa “yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten kuruluşlar” için daha sıkı bir denetleme de öngörüyor, onlardan ek bilgiler talep edilmesini mümkün kılıyor. Gazeteciler kendilerinden istenen bilgilerin gizli haber kaynaklarına kadar varmasından endişe ediyor.
PEN Gürcistan İdari Direktörü Natasha Lomouri da etkinlikler için salon sahipleriyle ya da sanatçılarla çalışmaları gerektiğini belirtiyor ve bu yasanın ardından “hiç kimse bizimle iş birliği yapmak istemeyecek” diyor.
Sivil toplumdan sivil itaatsizlik
Yasanın geçmesinin ardından yüzlerce STK ve medya kuruluşu kamuoyuna yasayı boykot edeceklerini, kendilerini “yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten kuruluşlar” olarak kaydettirmeyeceklerini açıkladı. Verilen süre 2 Eylül’de dolduğunda kayıt yaptıranların oranı, muhaliflere göre, aktif STK ve medya kuruluşlarının yalnızca 10’u oldu.
Natasha Lomouri bu süreçte yurtdışından aldıkları fonları durdurup hesaplarındaki tüm parayı da harcadıklarını anlatıyor. Yasayı boykot eden diğer STK’lar ve medya kurumları da benzer bir taktik izledi. Zira yasa, kendilerini bildirmeyen kurumlar için yüklü cezalar öngörüyordu ve bu cezalar nedeniyle hesaplara el konulması mümkündü.
Pek çok bağımsız medya kurumu ve STK’nın temel hedefi seçim öncesi kritik dönemde faaliyetlerini eskisi gibi sürdürmek, yasanın yarattığı tehdidi de olabildiğince anlatmaktı. Seçimi, yasaya karşı çıkan muhalefetin kazanmasını, iktidar değiştiğinde de yasanın yürürlükten kaldırılmasını umuyorlardı.
Umulan olmadı
Ancak umulan olmadı. Muhalefet seçimin hileli olduğunu iddia etse de resmi sonuçlara göre Gürcü Rüyası iktidarını korudu. Seçimden sonra partiden yapılan açıklamada yasa için “Gürcü vatandaşların çoğunluğu tarafından onaylandı” dendi. Şimdi, yasaya uymayıp kendilerine veri tabanına kaydettirmeyen kuruluşlara yüklü miktarda cezaların kesilmesi muhtemel.
PEN Gürcistan’dan Lomouri, seçim sonrasında muhalefetin gösterilerinin sürdüğünü anlatıyor. Öte yandan “Eğer Gürcü Rüyası iktidarda kalır, üstüne yasayı da uygularsa, “Burada var olabilmek, herhangi bir çalışma yapmak çok zor olacak. Yakın geleceğimiz için çok çok kaygılıyız” diyor.
Uluslararası Şeffaflık Derneği Gürcistan ofisinden Sandro Baramizde’nin değerlendirmesi ise şöyle:
“Eğer yasayı uygularlarsa biz dahil STK’lar ve medyaya, yasaya uymadığımız için cezalar kesilir. Eğer bunu yapabileceklerine inanırlarsa yaparlar. Ve bu da bu kurumların iflası ve tasfiyesi anlamına gelir. Olaylar bu şekilde gelişirse Gürcistan’ın bağımsız bir medyası ve sivil toplumu olmaz.”
*Bu haber n-ost tarafından düzenlenen Erste Stiftung tarafından finanse edilen bir çalışma gezisi kapsamında hazırlanmıştır.