HaberTürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, "AK Parti tabanı neden üç beş kokocu daha çok mala çöksün diye işlenmiş suçların bedelini ya da söz konusu iddiaların örtbas edilmesinden doğacak soru işaretlerinin yükünü üstlensin?" düşüncesini dile getirdi.
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in açıklamalarını bugünkü köşesine taşıdı. Karaca, "Bayram gündemini en çok belirleyen olgulardan biri de YouTube’a düşen ve 44 milyon kişi tarafından izlenen video kayıtlarıydı. Bir taraftan evinin bombalandığına şahit olan küçük bir çocuğun dehşetten büyümüş gözlerine baktık. Bir taraftan dünün makbul, bugünün dışlanmış organize suç örgütü liderinin diğer organize suç örgütü liderleri ve eski yeni siyasetçiler, gazeteciler hakkında ileri sürdüğü iddialara. "Biz olmazsak mafya o marinaya çökerdi" diyen sonra ‘dil sürçmesi’ diye düzelten eski içişleri bakanının esef verici açıklamasını da gördük.Olanca hengame arasında tek bir soru vardı aslında. Cemil Çiçek gibi, Cevat Öneş gibi, Mehmet Eymür gibi ‘kurumsal devlet’ günlerini hala hatırlamamızı sağlayan devlet adamlarının uyarılarına rağmen, yargı iddiaları neden soruşturmuyor? sorusu." ifadesini kullandı.
Karaca şunları kaydetti:
"HAMAS gibi Batılı liberal demokrasilerin terör örgütü dediği bir yapıyı vaktiyle savunduğu için, AK Parti’ye ve AK Parti nezdinde tabanına, AK Partili olsun olmasın bu ülkenin coğrafyanın kaderiyle kederlenen Müslümanlarına, dindarlarına da bedel ödetilen günler gelir mi sahi? Soru uzun ama cevabı kısa: Gelirse gelir. Bu yüzden gelen bedele hoş geldin diyecek yüzbinler vardır.
Topunuz gelin diyecek binlerce insan vardır. Filistin’le dertlenmiş herkes bu yolda ödeyeceği bedeli kucaklamasını bilir. Ama Yalıkavak marinasına kim çökecek telaşının azmettirdiği suçlardan neden bedel ödesin bu partinin bu hareketin inanmış insanları? Ya da neden bir ‘örtbas’ algısının parçası olsunlar?
AK Parti’ye cebinden değil ruhundan bağlı olan yüzbinlerce insan var. Hala var. Siyasetin dokunulmaz, hesap vermez ve şeffaflıktan çok uzak bir modelle dizayn edilmesini eleştirenlerin, üç yıldır sindirilmeye çalışıldığını, ‘hukukun üstünlüğü’ diyen herkesin ağzına kürekle vurulduğunu biliyor, görüyor ama ‘dava adına’ susuyor, görmezden geliyorlar.
Değerli AK Partili arkadaşlarım. Farkında mısınız bilmiyorum. Bunun sonu, 2007’de meclisin cumhurbaşkanı seçmesini kilitleyen, 367 sayısı bulunamasın diye 44 vekilin meclise girmesini engelleyen adamlar hakkındaki aktüel iddiaların ‘soruşturulmamasından’ kaynaklanan sorumluluğa ortak edilmeniz olacak.
Emin olun, bunun gurur duyulacak bir bedeli de yok. Bakın tekrar ediyorum. Türkiye’nin var olması, etkin ve güçlü olması için yapılmış işlerdeki hata ve sorunlardan dolayı bedel ödenir.
Filistin’in yanında olmak için gösterilen her çaba için bedel ödenir. Zalim Esad’a karşı yıllarca zindanlarda çürütülmüş muhaliflerin sesi olmaktan dolayı bedel ödenir. Rabia meydanında infaz edilenleri protesto etmek için kefen giyip mitinge koşanlar eminim ki, yarın bunları ‘suç’ olarak takdim edecek kişiler kurumlar olursa, onların karşısına alınları ak duruşları dik biçimde çıkıp "Evet yaptım noolmuş?" der. Ama bir maaşla dört çocuk okutan namazlı abdestli AK Parti tabanı neden üç beş kokocu daha çok mala çöksün diye işlenmiş suçların bedelini ya da söz konusu iddiaların örtbas edilmesinden doğacak soru işaretlerinin yükünü üstlensin? Neden böyle bir hikayeye ortak olunsun? Bu sorunun hiçbir makul mantıklı akla vicdana uygun cevabı yok."