11 Nisan 2025 07:00
Güncelleme: 11 Nisan 2025 13:18
Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta yirmi dokuzuncu sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.
Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 12-18 Nisan tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.
İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:
-Bu Bir Makastır / Sevinç Altan
Sanatçının ilkokuldan lise yıllarına uzanan anlatısı üzerinden geçmişin belirsiz imgelerini buluşturan sergide, ipuçları ve cümleler izleyiciye yol gösteriyor. Sergi, zamanın ve hafızanın sürekli akan görüntüleriyle hem kaybolmuş hem de yeniden bulunan geçmişin izlerine doğru derin bir yolculuk sunuyor.
-Katlanan Hava, Esneyen Su / Burcu Gökçek
2023 yılında gerçekleşen ‘’Prologue’’ isimli kişisel sergisinde iç mekan manzaralarının iç dünyasındaki tahayyülünü resmeden sanatçı, bu yeni sergisi de içsel yolculuğunun devamı niteliğinde. Sergi, izleyiciyi görünen ve görünmeyen katmanlar arasında sınırların eridiği, katı ve akışkanlığın iç içe geçtiği bir dünyaya davet ediyor.
-Benzer Bir İpe Düğümlü Olmak
İsmini 19. yüzyıl Kanada’sındaki feminist dönüşümleri içeren “Anne with an E” adlı dizinin bir bölümünden ödünç alan sergi birliktelik, dayanışma, aidiyet, özgürlük gibi kavramlar etrafında üretilmiş yapıtlara yer veriyor. Çeşitli yüklerle, toplumsal cinsiyet kalıplarıyla yaşamanın özgürlüğe balta vuran taraflarıyla ve kendimize nefes alabilecek alanlar yaratmakla ilgilenen sergi, mücadelenin henüz bitmediğine, belki de bitmesinin imkansızlığına işaret ediyor.
Sergide Eylül Ceren Ersöz, Erdem Varol, Irmak Dönmez, Meltem Şahin ve Merve Dündar’ın yapıtları yer alıyor. Serginin küratörlüğünü ise Nergis Abıyeva üstleniyor.
-Kendine Ait Bir Yatak / Eda Çeki
Sergi, mahrem ve kişisel tanımlarını tepetaklak ederek yatağı bir direniş mekânı olarak yeniden ele alıyor. Sanatçının kendini hemen ele vermeyen işleri yatağa, yatak odasına ve yatağın çok çeşitli göndermelerine odaklanırken bu işaretlerin ne kadar hızla değişip dönüşebileceğini de ortaya koyuyor. Miskinlik ve direniş, cazibe ve iticilik, güvenlik ve tehdit. Topu topu dört metrekarelik bir alanın içinde—yatakta—bir dünya kuruluyor.
-Gök Kubbe
Bölgenin güçlü ailesi Wax'lerin çocuğunun ölümünden sorumlu tutulan Sally eğer hamileyse asılmaktan kurtulacaktır. Sally'nin gebe olup olmadığına karar vermekle görevlendirilenler ise kadınlardan kurulmuş bir jüridir. Ancak bu on iki kadın için katili linç etmek isteyen kalabalığın, kendi telaşlarının, geçmişlerinin, bağlarının gölgesinde adil bir karar vermeleri hiç de kolay olmayacaktır.
-Vera veya Nihilistler
"Gün batımından bu yana çok kar yağmış, ne kadar tuhaf, hayatının en gerçek yanları, insana her zaman bir rüya gibi geliyor. Bu yüce saraydaki kabine toplantısı, halkı öldürecek o korkunç yasa, tutuklanma, avludaki haykırış, tabanca sesi, çarın kanlı elleri ve sonra taç. Ama aşk nasıl da dengeyi bozuyor. Aşkla kıyaslayınca bu parıltılı dünya ne kadar sönük kalıyor!"
Günümüz modern dünyasında insan, aşkın olandan uzaklaşmıştır. İnsanlık, hayatta kalma ihtiyacının/zekânın soğukluğuna, romantize edilmiş yalancı duygulara ve heyecanlara, hayvansı içgüdülerin yalancı özgürlüğüne teslim olmuş, edilgenleşmiştir. Ancak, İnsanın, dönüştüren/yaratan, heveslerin ötesinde etken bir eylem yapması hala mümkündür. Bu umut, öldüğü otel odasının duvarına “birimiz gitmeli” yazan Wilde’ ın diğeri için vermiş olduğu “yaşamak” sorumluluğunda gizlidir.
-Körler
Bilmemek, görmemek... Bizi kim olduğumuzu hissetmekten mahrum bırakır. Fakat bilmek de görmeye katlanamadığımız şeyi görmektir. İnsan, bilme isteğinin ahenkli heyecanı ile bilmemenin konforlu tedirginliği arasında umutsuzca dolanır.
Yakîn Tiyatro'nun plastik kelimeler adıyla yürüttüğü fiziksel tiyatro çalışmalarının 3. oyunu “Körler” şimdi sahnede!
Oyun, karanlık ve bilinmezlik içinde kaybolmuş insanların bir ormanda bekleyişiyle başlar. Onlara rehberlik eden kişi aslında ölmüştür, fakat körler bunu fark etmezler. Körler, çevrelerini ve içinde bulundukları durumu yalnızca duydukları sesler, hissettikleri rüzgâr ve doğanın diğer unsurlarıyla algılamaya çalışırlar. Oyun, körlerin kaderleri üzerine düşünmeleri, korkularıyla yüzleşmeleri ve bilinmezliğe karşı duydukları çaresizlikle devam eder. Finalde, bekledikleri yardım bir türlü gelmez ve oyun, çözüm sunmadan, belirsizlik içinde sona erer. Maeterlinck’in Körler oyunu, sembolist tiyatronun en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir ve insanın bilinmezlik içindeki varoluş mücadelesini etkileyici bir şekilde anlatır.
-Oğul
"Ben ikiye bölünmüş hissettim. Ne düşüneceğimi bilemez hale geldim... Yaşamak ağır geliyor."
Florian Zeller üçlemesinin ikinci ve en çarpıcı oyunu. Ortalama bir metropol ailesinin yetişkinliğe geçmek üzere olan ferdinin hayata ve çevresine dair sorgulamalarına şahit olacağız. Ergenlik deyip geçiverdiğimiz fırtınalı hayatların bir kabusa dönüşebileceğini “oğul” da göreceğiz.
-Tek Başına
Manal, Tibelya ve Yaşlı Kadın...
Manal, Suudi Arabistan'da bir gün çocuğu hastalandığında onu hastaneye götüremez. Çünkü kadınların araba kullanması ve yanında erkek olmadan hastaneye gitmesi yasaktır. O gece çocuğunun ateşini düşürür ama sonra Mekke'nin caddelerinde araba kullandığı bir videoyu tüm sosyal medya kanallarında yayarak Suudi kadınlarına cesaret verir ve hapse mahkum olur.
Tibelya ise şimdi Diyarbakır'da...Evlerin içinde kadınlara "kadınlık" adı altında "kadın olma"nın çilelerini çektiren geleneklerden o da payına düşeni yaşamış, bazen kıkır kıkır bazen ağlamaklı...
Yaşlı Kadın, ah Yaşlı Kadın...bütün dünyanın öldürdüğü çocukları, neşeyle beklediği ölümünde içinde mırıldandığı şarkılarını avuçlarından bırakıyor...
Ben; Nurtaç, bu kadınları sizin de olduğunuz bir sahneye davet ediyorum bir saatliğine...buluşmak dileğiyle...
-Milena'ya Mektuplar
Kafka ve Milena, Prag’da tanışmışlardır. Milena gazetecidir ve iyi derecede Çek diline hakimdir. Kafka ile olan dostlukları, Kafka'nın yazılarını Çekçe’ye çevirmesini istemesiyle başlar. Milena, Viyana’da yaşıyordur ve evlidir. Kafka'nın ise hayatında iki kadın olmuş, nişanlanmış, anlaşamayıp ayrılmışlardır. Mektuplaşmaları önceleri iş görüşmeleri üzerine olsa da ilerleyen zamanlarda her gün mektup yollayacak bir ilişkiye döner. İkisinin de ortak bir özelliği vardır. Hastalardır. Kafka ve Milena birleşecekler mi hep beraber göreceğiz.
-Bir Takım Adalar Şarkılı Masallar Silsilesi
Derler ki BiRTaKıMaDaLaR, yolunu kaybedenlere bir yön olurmuş, hayalini yitirenlere bir umut ve hikâyesi yarım kalanlara bir son. Kim bu adalara gitse, kendi masalını bulurmuş. Ama dönüp geldiğinde, hiçbir şey eskisi gibi olmazmış.
Masalların büyülü dünyası ve müziğin eşsiz tınıları bu gösteride buluşuyor! İki perde boyunca masallar şarkılarla yankılanacak, kelimeler notalara dönüşecek. Üstelik Seyirci Defteri ve kalemi de hazır.
-Arkadaş
Alaycı bir hikaye bu,
Manşet olmamış bir gazete küpürü.
68 kuşağının bilinmeyen en önemli şairlerinden biridir Arkadaş Zekai Özger.
Oyunda, Arkadaş’ın çocukluğunda geçirdiği osteomyelit hastalığı nedeniyle yaşadığı içsel bunalımı, şairliğe adım atışını, Ankara’ya gidişini üniversite yıllarını ve dönemin siyasi olaylarıyla sona doğru sürüklenen yaşamını izleyeceğiz.
O yıllar,
Başımızı koyduğumuz yastık gibi yumuşaktı ölüm.
Yastık gibi kulağımızın dibindeydi.
-İntiharın Genel Provası
Parçalanan Yugoslavya topraklarında, hayatı tıpkı Yugoslavya gibi parçalanmış bir adam. Bu dağılıştan kurtulmanın tek yolunu intiharda bulan adamı kararından vazgeçirmeye çalışan bir Balıkçı, bir Kadın ve Kaptan. Peki İş Adamı nereden çıktı? Psikiyatr’ın rolü ne? Avukat’ın köprüde ne işi var? Bir bütün olarak ölmesine izin verilmeyen Yugoslavya’nın parça parça edilişinin trajikomik öyküsü.
-Dans Vebası (DV-17)
DV-17 salgını yayılıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, son bir ay içerisinde 1700 vaka görülürken; görülme sıklığı da her geçen gün artıyor. Dans vebası olarak da adlandırılan vakanın, sıklıkla 17 yaş altı gençlerde görülmesi ise dikkat çekici. Ünlü sosyolog yaptığı açıklamada, bu salgına toplum baskısının ve gelecek kaygısının yol açtığını iddia etse de, hükümetten yapılan açıklamada; çavdarda oluşan ve halüsinatif etkiye sahip bir mantardan kaynaklı olduğu öne sürülüyor. Vatandaşsa, salgına inanmıyor. Gençlerin ilgi çekmeye çalıştığını söyleyen de var, bir isyan biçimi olduğunu iddia eden de. Doktorlar birliği ise, araştırmalar tamamlanmadan bir şey söylemenin yanlış olduğunun bir kez daha altını çiziyor.
-Lear Mutfakta
İhanet, bir dizi yanlış anlaşılma, çokça entrika, gözle görülür bir iktidar hırsı, dökülen bolca kan ve mutsuz son… İçinde kendi komedisini de barındıran bir Shakespeare trajedisi, Kral Lear. Bu klasik eser bir mutfak tezgâhında; mutfak malzemeleri eşliğinde sahnelense ortaya nasıl bir oyun ve yemek çıkar? Obje tiyatrosu ve hikâye anlatıcılığını daha önce Macbeth Mutfakta adlı oyunlarında harmanlayıp, oyunu bir yemeğe dönüştüren Kadro Pa bu kez “ihanet soslu bir trajedi yemeği” pişirecek. Kral Lear ve dostları adım adım kaçınılmaz acı sona yürürken, tezgâhtaki malzemeler de oyun sonunda bir “yas yemeği”ne dönüşecek.
© Tüm hakları saklıdır.