Kültür-Sanat

Haftanın Sanat Rotası: Bu hafta, üç büyük şehirde hangi sanat etkinlikleri var?

Her hafta cuma günü yayımlanan bu ajandada, o hafta İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılacak sanat etkinlikleri derleniyor

03 Ocak 2025 07:00

Güncelleme: 03 Ocak 2025 06:09

Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta on beşinci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.

Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 4-10 Ocak tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.

İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:

İstanbul'da bu hafta

-Pul Pul Döküldü, Ufalandı Zaman / Gülşah Mursaloğlu

Sergi yaşama elveren koşulları, üretkenliği, makinelerin ve insanların üretmediği, es verdiği zamanı ve yavaşlamayı araştırıyor.

Mekâna yayılmış, farklı formlarda asılı kalmış, dönüşmüş yumurtalar, kabukları ve uyku dalgaları bu araştırmanın merkezinde yer alıyor.

-Dalgalar Harita Çizmez / Cengiz Tekin

Sergi, suyun hem yıkıcı hem de yaratıcı gücü odağında bireysel ve kolektif hafızanın taşıyıcısı olarak mevcut toplumsal yapıların altında yatan çatışmaları ve uyumsuzlukları mercek altına alıyor.

Su, sanatçının çocukluğundan itibaren yaşamında önemli bir yer tutan, Dicle kıyısındaki yıllarından bir yansıma olarak serginin kavramsal temelini oluşturuyor. Sosyo-politik çatışmaların, kültürel kimliklerin ve tarihsel katmanların şekillendiği bu coğrafya, suyun akışkanlığıyla birleşerek sanatçının hafıza, kimlik ve sınır kavramlarını irdelemesine olanak tanıyor.

-İçinde Yaşadığımız Deri / Arter

Sanatçının farklı dönemlere ve serilere ait heykellerini, atölyesindeki üretim süreçlerini belgeleyen nesneler ve malzemelerle mekâna özgü bir kurgu içinde bir araya getiren sergi, Ariş’in 60 yıla uzanan heykel pratiğine figür, ten, tını, hareket ve denge gibi yapıtlarındaki merkezi kavramların merceğinden kapsamlı bir bakış sunuyor.

Sergiyi oluşturan 300’e yakın yapıt ve nesne, formların dönüşümüne tanıklık ederken aynı zamanda heykelin ahşap, taş, metal ve deri gibi farklı malzemeler yoluyla tensel bir boyut kazandığı bir ortaklık alanı yaratıyor. Serginin küratörlüğünü Selen Ansen üstleniyor.

-Linçler ve Dudaklar

"Neden kendimsiz bir şey düşünemiyorum, şaşkınım açıkçası.

Keşke iyi bir roman yazmak yerine iyi bir evlat olsaydın Cemal. Babanı üzmeseydin, abini kırmasaydın, anneni daha sık arasaydın. Haklı olmak yerine mutlu olsaydın azıcık. Ve hakkında bir oyun yazılmasaydı da, bir mangal partisi düzenlenseydi keşke. Senin gibilerin akla gelmediği, komşuları rahatsız eden, gürültülü bir mangal partisi…"

Bir yazar inceliğinden, bir internet fenomeni bayağılığına (!) doğru ilerleyen Cemal, kendini ve çevresindekileri sözde aykırı fikirleriyle mahvederken; eski bir evde, babasına ait eşyalarla, sakinlerine bir türlü kentsel dönüşüme ikna edemediği binada, uyum sağlayamamış bir insan olarak, muhtemel İstanbul depremini beklemektedir..

Linçler ve Dudaklar, yaşamı yalnızca akıl üzerinden dizayn edip haklı olmayı bekleyenlerin, bekleme sürecine ve muhtemel sonuçlarına odaklanır. Halil Babür'ün yazıp yönettiği Linçler ve Dudaklar 8 Ocak tarihinde Fişekhane Ana Sahne'de olacak.

-Hizmetçiler

Uzun yıllardır Hanımefendi’nin emrinde çalışan Solange ve Claire, yaşama tutundukları “oyunun” son dakikalarını yaşamaktadır. Taparcasına sevdikleri, saygıda kusur etmedikleri, varlıklarını borçlu oldukları Hanımefendi’yi öldürmeye karar vermişlerdir. Bir cinayetin işleneceği bu gece, dizginlenemeyen arzuların iktidarı devralışına, değişen rollerin kaosuna, aynaların kırılmasına, şiddetin salıverilmesine, kurtuluşa yıkımda ulaşanların zaferine sahne olacaktır.

İlk defa 1947 yılında sahnelenen Jean Genet’nin Hizmetçiler’i, hiç kuşkusuz, yirminci yüzyıl Batı edebiyatının en öne çıkan, en tartışmalı, en çığır açıcı metinlerinden biridir. Yazıldığı günden bu yana tüm dünyada en çok sahnelenen oyunlardan biri olmayı sürdüren Hizmetçiler, olanaklarını zorlayan sayısız yorumla sahneye taşınmış, metin ve temsil bağlamında çok sayıda okumaya, araştırmaya konu olmuştur.

“Mettray Islahevi’nin en iyi buluşlarından biri, etrafına duvar örmemeyi akıl edebilmiş olmalarıdır… Önce çiçek bahçelerinden geçmek zorunda kalındığında kaçmak çok daha zordur.” (L’ennemi déclaré / Açık Düşman, Jean Genet)

Hizmetçiler oyunu 4-9 Ocak tarihleri arasında Moda Sahnesi Meydan Sahne'de olacak.

-Psikoz 4.48

Yaşam ve ölümün sınırında bir beden. Bir yanda onu hayatta tutmaya çalışan üst bilinç diğer yanda ölümün bembeyaz karanlığı. Parçalanmış bir zihnin tek kişilik senfonisi. 4.48 Psikoz, yazarı Sarah Kane’in kendi hayatından vazgeçmesi ile can bulan son oyunu. İnsanın öz benliğine dokunma arzusunu sorgulayarak konfor alanımızı sarsan bu çarpıcı oyun, bizi bilincin koridorlarında tehlikeli bir yolculuğa çıkarıyor. Psikoz 4.48 oyunu 6 Ocak Pazartesi günü Mecidiyeköy Özel Tiyatrolar Derneği Sahnesi'nde olacak.

Ankara'da bu hafta

-Kandinsky - Mavi Süvari’nin Yolculuğu Dijital Sergi Etkinliği

CerModern’de Kandinsky’ye Dijital Bir Bakış: “Mavi Süvari’nin Yolculuğu”

Cermodern’in dijital gösteri alanı Flow Dijital Sahne, 5 Ocak ve 28 Mart tarihleri arasında yirminci yüzyılın ikonik isimlerinden Vasili Vasilyeviç Kandinsky’yi konuk ediyor. Kandinsky’nin sanatsal yolculuğunu ve sanat anlayışını hikayeleştiren bir yorumla izleyicilere sürükleyici bir deneyim sunacak olan sergi, aynı zamanda modern sanatın dönüm noktasına da farklı bir bakış açısı sunuyor.

Kandinsky: Mavi Süvarinin Yolculuğu adıyla izleyiciyle buluşacak olan sergi, dönemin entelektüel ortamında büyük yankı uyandıran Mavi Süvari akımının Kandinsky ve Franz Marc tarafından kabul görmüş olan simgesel karşılığını desen, renk, ışık ve müzik aracılığıyla izleyiciyle buluşturacak, özellikle müzik ve renk bileşiminde soyut sanata yön veren en önemli köşe taşlarından biri olan Kandinsky’i derinlemesine tanıma imkânı sunacak.

Flow Dijital Sahne, Cermodern ve Reo-Tek iş birliğiyle hayata geçmiş ve günümüzün popüler uygulama pratiklerinden olan dijital teknolojiyi sanatsal ve düşünsel yaklaşımlarla izleyiciye sunmaktadır.

-Aloş: Dün, Bugün, Yarın

CerModern'den yapılan açıklamaya göre, Türk sanatının usta isimlerinden Ali Teoman Germaner nam-ı diğer ALOŞ'un, 1950'lerden bugüne uzanan sanat yolcuğunu ele alan "ALOŞ: Dün, Bugün, Yarın" sergisi, 4 Ocak-30 Mart 2025 tarihlerinde sanatseverlerle buluşacak.

Sergide, Germaner'in zaman ve bellek üzerine görsel düşünceleri; heykeller, resimler, baskılar, özgün "ALOŞNAME" desenleri ve Reotek işbirliğinde gerçekleştirilen multimedya yerleştirmesiyle izleyiciye sunulacak.

"ALOŞNAME" desenleri, sergi süresince Tanıl Bora, Nilüfer Erdem, Lale Müldür, Alexander Dawe, Birgül Oğuz, Celal Üster gibi farklı disiplinlerden konukların evlerinde sergilenecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen küratör Fidan, sergiye ilişkin şu bilgileri verdi:

"Sergi, artık hiç de düşsel olmayan kayıp bir zamandaki uygarlığın izlerini taşıyor. Bir zamanlar, bu uygarlığın yaratıcılarının bu yırtıcı alıcı kuşların, Zümrüd-ü Ankaların, deri değiştiren yılanların, bu zamana düşmüş varlıkların, bugün bizlere iletmek istediği mesaj, geçmişin kaskatı değişmezliğinde değil ortak yazgımızın devingen, yaratıcı ve taşıyıcı gücünde saklanıyor."

-Arkadaşım Palyaço

Birbirinden tuhaf iki palyaço, işe alındıkları sirke yetişmek için tren garına geldiklerinde trenlerinin çoktan gitmiş olduğunu fark ederler. Yeni treni beklerken gösterileri için prova yapmaya karar verip, gösterilerini sergilerler. Dostluğun önemini anlatan bu oyunumuzda Şurup ve Hapşu ile çocuklarımız sirk gösterileriyle eğlenerek öğrenecekler. Arkadaşım Palyaço, 5 Ocak Pazar günü Arcadium AVM - Actor Studio Sahnesi'nde seyircisiyle buluşacak.

-Sarıl Bana

Oyun, iki yıldır evli olan bir çiftin (SELEN ve MURAT) bir yıl öncesinde başlayan felaketlerde, insanların gökten yağan taşlarla öldüğü, ardından yamyamlığın, zorbalığın aşırılaştığı hayali bir şehirde, kendini açlıktan delirmiş halde, düşünülenden daha büyük bir sorunu çözmeye çalışmasını anlatır. MURAT dışarı çıkıp açlıklarını dindirecek bir şeyler aramak isterken SELEN yalnızlık korkusundan buna izin vermez. Evlerine elinde bir tabanca ile giren eski dostları KİM ve MÜGE’nin da hikayeye katılmasıyla işler karmaşıklaşır. Gerçek nedir? KİM olduğunun yanında yaşadıklarının bir önemi var mıdır? Sarıl Bana, 5 Ocak Pazar günü Demiurk Sahne'de olacak.

-Komşum III. VLAD

Bir yanda var olma mücadelesi veren, her geçen gün daha da yitirilen insanlık; diğer yanda ise acımasız ve kan emici bir düzenin yükselişi.

Sahnede karşı karşıya gelen bu iki güç, izleyiciyi ikilemlerle dolu bir sorgulamanın içine çekerken, hayatta kalmanın bedelini ve insan olmanın anlamını yeniden düşünmeye davet ediyor. Komşum III. VLAD oyunu 5 ve 8 Ocak tarihlerinde Fade Stage and Coffe'de olacak.

-Rüya Oyunu

Yanımızda sohbet eden kişilerin doğallığında yazdığı diyaloglarının akıl almaz derinliği ve oyun akışlarındaki öngörülemezliği ile Avangart tiyatronun habercisi olan August STRINDBERG’in Rüya Oyunu, Yakın tiyatro tarafından sahneye iki kişilik olarak yeniden uyarlandı. Uyarlamada, orijinal metnin rüyaların her şeyi mümkün kılan yapısı seyircinin hayatına taşınarak, bir anlamda rüyanın hayata sızmasına müsaade edilmeye çalışıldı.  

İşten yeni atılmış bir kadının, tanrının kızı ile karşılaştığı bir taksi durağında geçen oyun, ikilinin peş peşe gördüğü rüyalar yoluyla “Umut” ve “Karamsarlığın” münazarasına dönüşüyor. Oyun boyu, karşılaştığı kadın aracılığı ile insan yaşamına şahit olan tanrının kızı, “insan olmak ne garip şey” diye tanımladığı bizim durumumuzdan, bizi çekip çıkararak kötü rüyadan uyanmamızı sağlayabilecek mi? Rüya Oyunu, 7 Ocak Salı günü Mesafe Sahne'de olacak.

İzmir'de bu hafta

-Epic Future (Onlar Gerçekleşti, Bunlar Hakikat)

Epic Future (Destansı / Şiirsel Gelecek) başlıklı bu sergi EKREM KAHRAMAN'nın 8-10 yılı kapsayan son dönem çalışmalarından 3 farklı tarzda birkaç büyük / küçük boyutlu çalışmasının birlikte sunulduğu bir “ÖN SUNUM” sergisi... Sergi, Türk Tarih Kurumunun kurucu üyelerinden olan ve “Kazanlı Yusuf Akçura” olarak da tanınan Yusuf Akçura'nın ünlü “tarih tezi” Üç Tarzı Siyaset'ten ilhamla kurgulanıyor. Dünyanın önde gelen Fütürist'lerinin Gelecek öngörülerine göre dünyamız / insanlık yeniden ve yepyeni bir tarihsel sürece / çağa evriliyor. Bir yandan büyük bir siyasi, ekonomik, toplumsal, insani, ahlaki, kültürel vb. çöküş öngörüleri yükselirken bir yandan da tarih boyunca hep olageldiği gibi bir tür çağımızın en önemli çağdaş gelecek olanaklarının liste başına konulmaya çalışılan bilimsel teknolojik buluş olarak Yapay Zeka tartışmalarının yükseltildiği yeni bir çağa doğru ilerliyoruz.

Bir bakıma halen büyük bir kargaşa /kaos içerisinden geçiyor olduğumuz günümüz dünyasının insani ve toplumsal düzeninin de başlangıcı sayılabilecek Sanayi Devrimi ile gelişerek ilerleyen tarihsel sürecin Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasında hiç de olağan görünmeyen yeni tip bir dünya savaşları döneminde adım adım ilerlemekteyiz. Rusya - Ukrayna Savaşı, Ortadoğu'da, Suriye'de, Gazze'de, Lübnan'da vd. füzelerle, dronlarla, suikastlar, bölünmeler, siyasi alt üst oluşlar, iktidar değişiklikleri vb. yeni savaş taktikleri ve araçlarla sürdürülen büyük katliamlar salt insanlıktan, toplumdan, sanattan, bilimden, kültürden uzak sanat alanların da yaşanan dönüşümlerden kopuk şeyler olarak algılanabilir mi? Epic Future sergisi 31 Ocak tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.

-Dağdan Doğadan / Ertuğrul Tugay

Otuz yılı aşkın süredir fotoğraf çekmeye devam eden sanatçı, çektiği fotoğraflarla “Dağdan Doğadan” adıyla ilk kişisel sergisini açıyor.

Fotoğrafla ilgili macerası 1982 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fotoğraf Kulübü’ne üye olmasıyla başlamıştır. Ancak ekonomik nedenlerle burada fazla ilerleyememiş ve bir süre ara vermiştir. 1993 yılında, İzmir Fotoğraf Sanatçıları Derneği (İFOD) üyesi olarak bu maceraya yeniden başlamıştır. Sonrasında, doğaya her çıktığında sırt çantasını hazırlarken fotoğraf makinesi listenin hep ilk sırasında yer almıştır. Dağlardan dönerken doğada bıraktığı ayak izlerini ve makinesine aldığı eşsiz görüntüleri taşımak onun için en keyifli yük olmuştur.
 
Dağcılıkla tanışması 1987 yılında İzmir Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü’ne (İDADIK) üye olarak başlamıştır. 1996-2000 yılları arasında kulüp başkanlığı, 2012 yılına kadar yönetim kurulu üyeliği yapmış, 2016-2024 yılları arasında ise Asbaşkanlık görevini yürütmüştür. Dağcılık Federasyonu’nun Dağcılık branşında verdiği tüm eğitimleri tamamlayarak birinci kademe antrenör
unvanını kazanmıştır. Ülkesinde dağcılıkla ilgili önemli olan dağlara yaz ve kış koşullarında pek çok kez tırmanmış, yurt dışında ise İran, Gürcistan, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Çin’de, Federasyon bünyesinde yüksek irtifa tırmanışları gerçekleştirmiştir.
 
Dağcılık sporu, yaşam tarzının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Zorlu koşullarda mücadele etmeyi, kendi sınırlarını tanımayı, kriz dönemlerinde hızlı ve pratik kararlar verebilmeyi ve ülkenin dört bir yanında dağcılık sporuna sayısız fırsatlar sunan doğada dostluklar edinmeyi sağlamıştır.
Tırmanışlarının hiçbirisi güç gösterisine dönüşmemiştir. Kendisinden başka kimseyle yarışmamış, dağ ile asla inatlaşmamıştır. Dağ hep ev sahibiyken, o misafir olmuştur. Bu nedenle fotoğraflarında da en çok dağlara yer vermiştir.

-Can Okyay ‘Etki’ El Yapımı Mücevher Sergisi

Can Okyay ‘Etki’ El Yapımı Mücevher Sergisi Urladam’da.

Bir hurda bakır parçasını saatlerce şekillendirirken, ortaya çıkan figürde kendini bulmanın büyüsü… Maddeye dokunan ruh, bağ kurduğu her an iz bırakır. Çünkü bağ yoksa, etki de yoktur.

Hayat, derin izler bırakmak için var. Peki siz, hangi bağları keşfetmek istiyorsunuz?

-Cambazın Cenazesi

Küçük bir taşra kasabasında yaşayan insanların kurduğu iyimser hayaller çok daha kötü bir durumun habercisidir. Rasim İsmet nam-ı diğer Cambaz Rasim bir gece aniden ölür. Ardında onu seven koca bir aile ve verimli, koca bir arazi bırakır. Cambaz Rasim’in tek bir isteği vardır ölümünün ardından. O da kendi evinin bahçesine gömülmek. Gelgelelim kendi evi artık onun değildir. Dozerler yıkım için yaklaştığında iki küçük torunu duyar Cambaz Rasim’in yürek sızısını.

Bir kentsel dönüşüm hikayesini komik biçimde işler Cambazın Cenazesi. Ölüm de bir dünya işi. Cambaz’dan kaldı geriye bir abdest bezleri bir de seccadesi. Onun artık ne evi vardır ne de canı… Cambazın Cenazesi oyunu bu hafta 4 ve 10 Ocak tarihlerinde Tiyatro Kök35'te olacak.

-Kriminal Stüdyo - Eski Zaman Cinayetleri

Karacaahmet Mezarlığı Cinayetleri Kriminal Stüdyoda! Tarihin tozlu raflarından indirilen eski cinayet vakaları şimdi dedektiflerimizin elinde yeniden inceleniyor. İlk dosyada kurbanlar mezara diri diri gömülüyor ya da başları taşla ezilerek öldürülüyor. Bu korkutucu vakaları açığa çıkarmak ve yıllardır katilinin bulunması için aramızda dolaşan hayaletleri huzura erdirmek için sana ihtiyacımız var. Merak etme sorgu kayıtlarını ve tüm delilleri seninle paylaşacağız. Gizemleri çözmek ve sırları açığa çıkarmak için hemen biletini al! Kriminal Stüdyo - Eski Zaman Cinayetleri oyunu 4 Ocak Cumartesi günü "Sekizde Sahne"de olacak.

-Dersaadet Yokuşu

Geleneksel tiyatronun anlatım ve biçim özelliklerinin kullanıldığı oyun, üç kantocu kadının paylaştığı zorlukları ve sınanmaları şarkılı-kantolu bir atmosferde anlatıyor. Bu üç kadın bir gece gösteri sonrası tiyatroda kalmaya karar verirler. Aşkları, yaşları, sahneye çıkma tutkuları, yalnızlıklarından ve umutlarından dem vurarak geçirdikleri geceyi bizi sarmalayan ve sarsan sürpriz bir sonla nihayete erdirirler. Şarkılar ve müziklerin canlı performans ile sergileneceği Dersaadet Yokuşu oyunu 8-9 Ocak tarihlerinde "Sekizde Sahne"de olacak.