24 Ocak 2025 07:00
Güncelleme: 24 Ocak 2025 06:07
Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta on sekizinci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.
Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 25-31 Ocak tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.
İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:
- Süregelen bütün bu şeyler arasında / Merve Denizci
Mimari formların ve etrafımızdaki gündelik nesnelerin yaşamımızla olan ilişkilerine odaklandığı Martch Pera'daki bu sergisinde sanatçı, resim dahil ortaya koyduğu sanat nesnelerinin diğer nesnelerle ortak özelliği olan fizikselliği ele alıyor. Sergi mekânlar, nesneler, katılımcılar arasındaki tesadüfi ya da planlı ilişkiler ağını kamusal ve özel nesnelerden referansla sunuyor.
İzleyiciyi kendisiyle yapmış olduğu bir röportaj ile birlikte kendine sorular sormaya iten sanatçı, bir yandan da zihnin odacıkları içerisinde bir gezintiye çıkarıyor.
- Her Yerde Ev Olma Arzusu / Özlem Yenigül
Mekân, kişisel tarih ve bireyin yakın çevresindeki nesnelerle kurduğu ilişkiler üzerinden aidiyet kavramını ele alan sergide sanatçı, “Nereye ait hissediyorum?” sorusunu merkeze alarak mekân ve ev kavramlarını sorguluyor ve yanıtlarını ev yaşamında kullanılan geleneksel tekniklerde arıyor. Sergide, sanatçının tufting ve punch dokuma teknikleriyle ürettiği duvar işleri; önceki çalışmalarının temelini oluşturan desen defterleri; kolalama yöntemiyle biçimlendirdiği ev içi nesnelerden kumaş kalıpları ve yüksek baskı örnekleri yer alıyor.
Galeri aynı tarihlerde "Baskı Noktası" adlı grup sergisine de ev sahipliği yapıyor.
- Yaşam Şarkısını Söyler
Kişilerin hayatımızda bıraktığı izlerin, hislerle olan bağlantısına ve kusurlarımızla bir bütünlük oluşturmasına odaklanan sergide 15 bağımsız sanatçının (Ahmet Yiğider, Berk Kakeci, Bertan Ekici, Emre Tura, Ergül Karagözoğlu, Ezgi Kılıç, Fatih Altan, Halil Vurucuoğlu, Hüseyin Rüstemoğlu, İlyas Arapoğlu, Kaan Fıçıcı, Lale Yılmaz, Nihan Çakır, Taylan Öngünç, Zuhal Baysar) tuval, video art, kağıt, heykel, kumaş ve fotoğraf eserleri yer alıyor.
- İnsanlar, Mekanlar, Nesneler
“Biz sınırlara inanmayız. Biz öncülüğe inanırız. Biz vizyona inanırız. Herkese imkansız görünse de biz evet diyoruz. Yaşamak ne güzel şey. Denizde yüzmek, gökyüzüne bakmak, güneşi teninde hissetmek…Bir dağa tırmanmak ya da bir tanecik merdiven çıkmak. Sevmek ve sevilmek. Ne güzel şey…Şimdi benim! Şimdi sensin! Şimdi biziz! Bu ise sadece bir başlangıç.” İnsanlar Mekanlar Nesneler geçmişin yüklerinden kurtulmaya çalışan bir insanın hikayesi. Nina’nın, Emma’nın, Sarah’nın veya şimdilik Sarah’nın hikayesi.
Kim bilebilir?
Korkularımızın üstüne gidebildiğimiz, gerçekle yüzleşebildiğimiz ve en önemlisi kendimizi sevebildiğimiz sürece varız.
Eğer bir varoluş savaşıysa hayat, ve eğer varoluş ailede başlıyorsa, bazen tüm bağımlılıklarından kurtulman gerekir. Annenden bile. “Çakal sadece aşağı baktığında düşer. Yani aslında havada koşabiliyor ama ne zamanki aşağı bakıyor ve düşmesi gerektiğini anlıyor işte o zaman yer çekimi devreye giriyor. Benim ruhsal aydınlanmam bu.”
Bu oyun bize özlenen kardeşleri, aileyle yenilmeyen akşam yemeklerini ve aşağı bakmamamız gerektiğini anlatıyor. Aşağı bakmadan yola devam edebilecek miyiz? Bilmem. Belki. Merve Dizdar'ın başrolünde olduğu İnsanlar, Sınırlar, Nesneler oyunu 25 ve 26 Ocak tarihlerinde Zorlu PSM - Turkcell Platinum Sahnesi'nde olacak.
- Martı Mıyım?
Ey yedek kulübesinde hayata dahil olmayı, gerçek kazanan olmayı bekleyen bizler/sizler/onlar: Bugünün Çehov karakterleri miyiz? Pek birbirimizi dinlemiyor, hep anlatmak mı istiyoruz? Çok konuşup hiç eylemiyor muyuz? Sürekli eyliyor ama zaman mı öldürüyoruz? Başarı, şöhret, para, gitmek, kalmak, sevmek, mevki? Her şey bu kadar siyah beyaz mı peki? Hem bizim hem Çehov için cevaplar bir hayli bulanık…
Anton Çehov’un, “Martı” oyununu günümüze uyarlayarak, havada asılı kalan sorularımıza bir cevap aramaya çalışıyoruz. Aslında cevap vermiyor Çehov, sadece hınzırca gülümsüyor. ‘Al bak şu haline!’ diyor. Böylece içerik biçimi doğuruyor:
Sahnede beş oyuncu hem geçmişi, hem şimdiyi, hem geleceği taşıyor bünyesinde. Zamansız beş anlatıcı oyuncu… Zamanı, mekanı eğip bükebilen, karakterden karaktere süzülen oyunbazlar… Yıllardır Türkiye’nin içinden geçtiği birçok zorlu süreçle baş etmeye çalışan, deneyimli beş tiyatrocu… Ve şu an varlıklarını sorguluyorlar: Nasıl devam etmeli? Varoluşsal sorgulamalarda oluşan Martı Mıyım? oyunu 27 Ocak Pazartesi günü Alan Kadıköy'de olacak.
- Kutsal
Bir kadının en önemli ama en zor kararlarından biri nedir? Bir bebeğe bakabileceğine, onu her koşulda koruyabileceğine nasıl emin olabilir insan? Birini her şeyden çok severken aynı zamanda hayatındaki en zorlandığı dönemi yaşadığını idrak ettiği an nasıl davranır?
Nina yeni anne olmuş ve hayatının tam da bu döneminde. Uykusuzluk, sevgi, kaygı, şefkat, endişe, annelikle ilgili beklentiler ve gerçekler arasında sıkışmış halde. Nefes almaya ihtiyacı var. Eşi David ve kayınvalidesi Pearl, Nina’ya yardımcı olmak ister ve bir geceliğine bebeği alıp giderler. Nina ilk defa bebeğinden bir gece uzak kalacak ve arkadaşı Jackie ile keyifli vakit geçirecektir. Ancak gece beklediği gibi geçmez. Bebeğinin güvende olduğunu bilse de endişeleri ve kaygılarıyla yüzleşmeye başlar. Çalan o telefonla hayatının değişeceğinden habersizdir.
Çok çarpıcı bir anlatımla sahnelenen oyun, gerçek bir oyunculuk seyri vadediyor. Hep “kutsal” olarak tanımlanan anneliğin nasıl katmanlı, karışık, zor bir dönüşüm olduğunun altını çizen bir oyun. Sadece annelikle ilgili değil, aynı zamanda çocuk olmakla, nesiller arası aktarılan öğretilerle de ilgili bir metin olan Kutsal, seyirciyle derin bağlar kuracak. "Kutsal" olara sunulan anneliğe farklı bir açıdan bakan ve bu bakış açısını sorgulayan Kutsal oyunu 27 Ocak Pazartesi günü
- Mehmet Nâzım / Mehmet Nâzım
Sergi, sanat yaşamı ve üslubu ile Türkiye çağdaş sanatında önemli bir yeri olan Mehmet Nâzım’ın Sera Sade’ye bırakmış olduğu farklı dönemlere ait dört serisinden bir seçkiyi bir araya getiriyor. Kısas-ı Enbiya (1985), Loncalar Geçerken (1989), Oryantalistler (Les Orientalistes, 1993-1995) ve Yıldızlar’dan (1995) oluşan bu seriler Ortadoğu’nun toplumsal yapısı üzerinde güçlü etkileri olan anlatıların izlerini taşıyor. Mehmet Nâzım ile Faruk Sade’nin arkadaşlığı ve ortak tarihleri etrafında kurgulanan kronoloji bölümünü ise video ve fotoğraflarla oluşturulan kapsamlı bir izlek sunuyor.
Sergiye Münevver Andaç, Mehmet Nâzım ve Faruk Sade’ye ithafen, Dr. Necmi Sönmez editörlüğünde hazırlanan “La Vie immédiate: Mehmet Nâzım” isimli kitap da eşlik ediyor. Mehmet Nâzım'ın Mehmet Nâzım adlı bu sergisi 24 Ocak tarihinde sanatseverlerin ziyaretine açılacak ve 15 Şubat'a kadar ziyarete açık olacak.
- Anın Yansıması / Tanju Yağan
Galeri Soyut, Tanju Yağan’ın, figüratif kompozisyonlarda klasik sanatın poz verme geleneğini sürdürüp, figürlerin anı yaşayan hallerini yansıtmayı amaçladığı Anın Yansıması isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi 29 Ocak tarihinde kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
1968 yılında Kayseri’de doğan Tanju Yağan, 1985-1989 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ü bitirdikten sonra sanat eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde tamamladı. Burada özellikle Özdemir Altan, Gülang Taner, Adnan Çoker, Asım İşler, Aydın Ayan ve Gökhan Anlağan’ın etkili eğitimlerinden faydalanarak sanatçılık yolculuğuna adım attı. Sanatçının eserleri bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda kişisel ve karma sergide yer aldı. 2017 yılından bu yana Antalya’daki atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.
“Tanju Yağan’ın sanata yaklaşımı, gerçeği saf ve çoğul bir anlam zenginliği ile yansıtma çabasına dayanır. Sanatçı, anlamsız gibi görülen çevremizden anlam üretmenin şiirsel ve metafizik ögelerle zenginleştirilmesi gerektiğine inanır.”
-Süt Kardeşler
İlk olarak Türk Tiyatrosunun ustalarından Nejat Uygur tarafından sahnelenmiş olan, Süheyl ve Behzat Uygur Tiyatrosu tarafından günümüz yorumuyla sahnelenecek olan “Süt Kardeşler” isimli “müzikli oyunumuz” seyircisi ile buluşacak.
Kostümleriyle, dekoruyla sizi 1950’li yıllara götürecek. Danslarıyla size keyifli dakikalar yaşatacak. Kahkahanın eksik olmayacağı, 7’den 70’e herkesi güldürecek, aynı zamanda sinirini bozacak, “asabi-komedi” diye nitelendirdiğimiz oyunumuza gelin, hep birlikte gülelim!
- Ayakkabılar
Dünyaya boṣ bir sayfa olarak mı geliyoruz? Hayat bizim için burada mı baṣlıyor? Yaṣam öykümüz biz doğduktan sonra mı yazılıyor? Belki sizin bu sorulara cevabınız evet ama Zehra, nam-ı diğer Ishita ya da diğer isimleriyle Michael ve Natalia böyle düṣünmüyor ; daha doğrusu böyle olmadığını biliyor. Çünkü ṣu anda Tanrı'nın ona özel olarak hazırladığı "bekleme odası" nda hem önceki enkarnelerini değerlendirmek hem de tekamül yolculuğunun son durağı için yeni kimliğini seçmek zorunda. Seçim zor. Çünkü "ayakkabılar" ya ayağına büyük ya da ayağını sıkıyor. Ayakkabılar oyunu 26 Ocak Pazar günü Fade Stage and Coffe'de olacak.
- Gözleri Bağlı Sisifos
Kim gerçeklerin karşısına korkusuzca çıkabilir? Geçmişin tozlu yollarında sonuna kadar kim yürüyebilir?
İki eski arkadaşın trajik hikayesinin anlatıldığı, zaman zaman gerilimin ağır bastığı oyunda, aksiyonlar bir nabız gibi atar ve seyirciyi kahramanların gözünden sürükleyici bir yolculuğa çıkarır.
Ancak görülen şey nedir?
Tanrılar tarafından sonsuz bir cezaya çarptırılan Sisifos'la benzeşim kurulan oyunda, Sisifos'un bu cezayı hak edip etmediği konusu yeniden masaya yatırılır ve Kral Midas'ın bilge Silenos'a sorduğu kadim soru bir kez daha sorulur:
İnsan için en iyi şey nedir?
Aşkla aldanışın, dostlukla ihanetin sarmalandığı sıradan bir sabahı, hepimizin gecesini anlatan "Gözleri Bağlı Sisifos" oyunu 26 Ocak Pazar günü Flanör Sahne'de olacak.
- Ferhunde
Halit Ziya Uşaklıgil'in ölümsüz hikayesi Ferhunde Kalfa. Bize ait bizden dedirten samimiyetle hayallerine kavuşmayı evlenmekle eşleştirmiş bir özgür olma hikayesi.
Bir konak. Konağa daha çocuk yaşta halayık olarak getirilmiş bir çocuk. Bir köle kız.
Evin küçük hanımı Hasna ile büyüyen ve onun hayalleri ile mutlu olup kendi olması unutturulan Ferhunde. Hasna evlensin sıra ona gelecek Hasna çocuk edinsin sıra ona...
Hasna'nın çocuğu büyüsün o da evlenecek. Olmadı olduramadı. Bekledi. Bekledi bekledi. "Aman Allahım saçımdaki aklar ne kadar da çoğalmış. Yüzümde kırışıklıklar da başladı. Uff bu aynayı kim icat etmiş? Hiç bakma daha iyi. Hani anlı şanlı düğün yapacaklardı? Düğünden vazgeçtim, adını bile anmıyorlar artık.
Ahh geçti, bir ömür geçti gitti. Sabit ilkokulu bitirdi. Rüştiyeye başlayalı da epeyce oldu. O yıl Kadıköy’e gittik. Bir yıl da Çamlıca da kaldık. Demek ki Sabit rüştiyeye başlayalı iki yıl olmuş. Hala beni düşünen yok.
-Güneş Topladım Senin İçin
Fotoğraf sanatçısı Cafer Cömert güneşten ilham alarak büyüleyici, içimizi denizin ve güneşin güzellikleriyle ısıtan sıcacık bir sergiye imza atıyor. Cafer Cömert'in kişisel fotoğraf sergisi 27 Ocak tarihine kadar İKSEV Kültür Sanat ve Eğitim Vakfında sanatseverlerin ziyratine açık olacak.
- Yüzleşmelerin Bahçesinde: Sessizlik ve Dönüşüm Üzerine
Zehra Güzel Susem ve Gözde Uskur’un sanatsal yolculuklarını buluşturan bu sergi, izleyiciyi sessizlikle örülü bir dönüşümün ortasına davet ediyor. Doğanın bilge simgeleri ve insan ruhunun derin yankıları arasında bir keşif alanı sunan bu bahçe, her adımda yeni bir içsel sorgulama vaat ediyor. Yüzleşmelerin Bahçesinde: Sessizlik ve Dönüşüm Üzerine sergisi 30 Ocak tarihine kadar Turgut Pura Vakfı Resim ve Heykel Galerisi'nde sanatseverler ziyaret edebilecek.
- Palto
Gogol’ün ölümsüz eseri, gerçekçi Rus edebiyatının mihenk taşı kabul edilen ve küçük adamın hikayesini anlatan Palto, Kerem Yalçın’ın kara-komedi uyarlaması ve Devlet Opera Balesi başta olmak üzere birçok dekor ve sahne tasarımını gerçekleştiren, yurt içi ve yurt dışında birçok ödülü bulunan sahne tasarımcısı Tayfun Çebi’nin tasarımıyla karşınızda!
Tek perde, 60 dk boyunca temposu düşmeyen Palto, Akakiy Akakiyeviç'in yalnızlığını, çaresizliğini ve sınıfların, basamakların farkını hicivle, ironiyle seyreyleyenin gözleri önüne seriyor. Bu Palto’dan kimler çıktı, daha kimler çıkacak… Palto oyunu 31 Ocak Cuma günü Akıl Fikir Kumpanyası Ferhan Şensoy Sahnesi'nde olacak.
- Han Duvarları
Faruk Nafiz Çamlıbel’in Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen “Han Duvarları” başta olmak üzere yazarın önemli çalışmalarından bir araya getirilerek hazırlanan bu şiir dinletisi, eski çağların ruhunu, tarihini ve coğrafyasını derinlemesine sahneye taşıyor.
Çağımızın önemli tiyatro bestecilerinden Cem İdiz tarafından bestelenen canlı müzik parçalarının Faruk Nafiz’in ölümsüz dizeleriyle iç içe geçmesiyle, oyun benzersiz bir sahne deneyimi sunuyor.
Şiir ve müziğin buluştuğu bu büyülü performansta, eski çağların yankılarıyla dolu bir sanatsal şölen sizi bekliyor. Han Duvarları oyunu
- 4 Mevsim
“4 Mevsim”, herkesin içinde olan Eril ve Dişil yanları keşfetmek ve bütünlük kurmak üzerine bir öykü.
Şamanik ve mitolojik bu oyunda anlatının gücü, dört mevsimle birlikte; harekete, sese ve giderek nesneye dönüşür. Bu dönüşüm yolculuğu acı ve neşe içinde dişil ve eril tarafların birleşimiyle bir sırrı ortaya çıkarır. O sır... Bir döngüyü tamamlar.
Oyun kendi seyircisini aramakta... Kendinden kendine uzanmak isteyenleri arıyor. Ararken bulmak, bulurken aramak isteyen herkes bu oyunun seyircisidir. Oyunun olduğu yerde buluşalım. 4 Mevsim oyunu 29 Ocak Çarşamba günü İzmir Nazım Hikmet Kültür Merkezi Konak Sahnesi'nde olacak.
- Otobüs Durağında Üç Bencil
Oyun; mülkiyetçilik, bencillik, yalnızlık ve iletişimsizlik gibi evrensel temalarıyla çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de hitap edecek. Clown oyunculuk biçimiyle, beden performansının yanı sıra farklı anlatım diliyle de ön plana çıkan oyun, savaşların kötülüğünü, insanlara verdiği zararları ve bireylerin duyarsızlığının topluma verdiği zararları işliyor. Otobüs Durağında Üç Bencil oyunu 26 Ocak Pazar günü 2 farklı gösterimle Konak Sahnesi'nde olacak.
© Tüm hakları saklıdır.