07 Mart 2025 07:00
Güncelleme: 07 Mart 2025 07:19
Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta yirmi dördüncü sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.
Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 8-14 Mart tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.
İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:
-Toprak Parçasının Koptuğu An / Didem Erbaş
Canlı türlerinin varoluş ve yokoluş süreçlerini, mekânsal kurgular üzerinden çok katmanlı bir bakışla çeşitli malzemeler ve medyumlar aracılığıyla inceleyen serginin merkezinde plastik şişe, epoksi, latex, kurşun ve seramik gibi farklı malzemelerle üretilmiş parçalardan oluşan bir yerleştirme yer alıyor. Bu parçalar gridli bir yapı ve alüminyum kaideler üzerinde konumlanarak hem yeryüzüne hem de yer altına dair bir kesit sunuyor. Sergi mekanına yayılan diğer işlerde, yerin altına ve biyolojik süreçlere dair referanslar bulunuyor. Bu nesneler laboratuvar ortamında üretilen mikroorganizmaları ve yer altındaki boruları anımsatıyorlar. Didem Erbaş'ın Toprak Parçasının Koptuğu An sergisi 3 Mayıs'a kadar Sanatorium'da sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
-Zamanla Dokunanlar / Belkıs Balpınar
Geleneksel kilim dokuma (düz yaygı dokuma) tekniğini güncel sanatla buluşturarak deneysel bir dokuma tekniği geliştiren sanatçının bu sergisi tüm dönemlerinden eserlerini bir araya getiriyor.
Sergi renkler, sembolik motifler ve dokuma tekniği konularındaki uzmanlığıyla tekstil sanatına hem biçimsel hem de teorik yeni yöntemler sunan sanatçının araştırmacı ve yaratıcı kimliğine de vurgu yapıyor.
Sergiye İtalya merkezli yayınevi SKIRA’dan çıkan “Belkıs Balpınar: Through Woven Times” isimli kitap da eşlik ediyor. Zamanla Dokunananlar sergisi 27 Nisan'a kadar Anna Laudel'de olacak.
-Yeryüzünün Sesi / Lütfi Özden
Doğa, ses, melodi, yankı, tını, gürültü ve mekân arasındaki dinamik ilişkileri keşfetmeye odaklanan sergi Ferhat Özgür küratörlüğünde gerçekleşiyor.
Sanatçı, sesi sadece işitsel bir öğe olarak kabullenmekten ziyade onu bir forma dönüştürerek görsel ve işitsel dünyalar arasında yeni diyaloglar kuruyor. Mekân ise bu diyaloğa ev sahipliği yapan, ses ve görselliğin eş zamanlı yankılandığı ve dönüştüğü bir alan olarak kuruluyor. Yeryüzünün Sesi sergisi 18 Nisan'a kadar Merdiven Art Space'de olacak.
-Babamı Kim Öldürdü
Babamı Kim Öldürdü oyunu, Fransa’nın genç yazarlarından olan Edouard Louis’in roman üçlemesinin son romanından oyunlaştırıldı. İşçi sınıfı ailesinde yaşadıklarından yola çıkarak romanlarında ırkçılık, sömürü, cinsiyetçilik, ekonomik bunalım, nefret suçu, ayrımcılık temalarını işleyen yazar bu son romanında da benzer temalar üzerinden babasıyla ilişkisi üzerine yoğunlaşıyor. Bir işçi olan babasının erkeklik, işçilik, aile gibi olgulara yaklaşımını ve bu yaklaşımındaki açmazların fark edilmesini sağlıyor. İşçiliği değişmez bir kader gibi giyinen babası, geçirdiği iş kazası sonucunda yatalak kalır. Edouard bunun sorumlusu olarak devleti görür ve babasının başına gelen felaketten devleti sorumlu tutar. Babamı Kim Öldürdü adlı oyun 8 Mart Cumartesi günü Moda Sahnesi Büyük Salon'da olacak.
-Veronika Ölmek İstiyor
Veronika, her istediğine sahip görünen, renkli bir yaşam süren, yakışıklı erkeklerle gezip tozan genç bir kadın olmasına karşın, mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Başarısız bir hayatını sonlandırma girişiminin ardından, kendine geldiği zaman bir akıl hastanesindedir. Paulo Coelho'nun aynı isimli romanından esinlenen oyun 8, 9 ve 14 Mart tarihlerinde Bakırköy AyDem Shane'de olacak.
-Çiftler Çiftler
Konut kredisiyle aldıkları evin taksitlerini ödeyebilmek için gece gündüz çalışmaktan görüşemeyen taze çift Tanju ve Hülya’dan…Kız isteme törenine sarhoş gelme gafletinde bulunduğu için kavuşamayıp, İstanbul’a kaçmak zorunda kalan Mehmet ile Zeynep’e…
Yanlış bir telefon görüşmesi sonucu sanal aşk yaşamaya başlayan, işsiz ama güçlü aşıklar Cemil ve Vesile’den…Çocukluk aşkı için futbol kursunu bırakıp baleye yazılan platonik Bülent ile biricik aşkı Sude’ye…Dört farklı dünya, dört ayrı çift, dört benzemez hikâye. Hepsi, bu müzikli kabarede.
Çiftler! Hayata tek başlayıp çift devam edenler. Altı Üstü Kabare iftiharla sunar… Çiftler Çiftler oyunu 8 ve 12 Mart tarihlerinde Altı Üst Kabare'de olacak.
-Küheylan
Amadeus’un oyun yazarı Peter Shaffer’ın gerçek bir olaydan esinlenerek kurgulayıp kaleme aldığı , Broadway’de 1200 kez sahnelenen Tony ödüllü başyapıtı Küheylan, Barış Erdenk rejisi ile 3. Sezonuyla sahnede!
Başrollerini Kerem Alışık, Ali Tepe, Hatice Aslan, Devrim Nas, Açelya Devrim Yılhan ve Gizem Katmer’in üstlendiği efsanevi oyun, Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment ortak yapımı ile 3. Sezonunda seyircisiyle buluşuyor… Tutkularının esiri olup gerçekleştirdiği korkunç bir olaydan dolayı hastaneye yatırılan 17 yaşındaki Alan Strang (Ali Tepe) ile onu analiz eden ve iyileştirmeye çalışan psikiyatrist Martin Dysart’ın (Kerem Alışık) etkileyici hikayesini konu alıyor.
Var olan bir tutku yok edilebilir belki ama olmayan bir tutku ortaya çıkarılabilir mi? Normal nedir?
Normali tasarlayan kim? Biz sadece toplumun tasarladığı bir birey miyiz? Toplum bizi neye göre tasarlar? Alışılmışın dışında bir doktor-hasta ilişkisinin gözler önüne serildiği, Dysart ve Alan’ın bu çarpıcı, sert ve şiirsel hikayesinde Dr. Dysart kendisine şu can alıcı soruyu sorar:
“Kendisinin hiç sahip olmadığı bir tutkuya sahip olan bu genç iyileşirse Alan hala Alan olabilecek midir? Yoksa tutku duyamayan biri, boş bir kabuktan mı ibarettir?” Görkemli prodüksiyonu ve çarpıcı dünyasıyla izleyenleri derinden etkileyecek Küheylan, standart tiyatro oturma düzeninin yanında, sahne üzeri koltukları ile unutulmaz bir seyir deneyimi sunuyor. Küheylan 8 Mart Cumartesi günü Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde olacak.
-Dogville
Amerika Birleşik Devletleri’nin Rocky dağlarında bir kasabadan bahsediyoruz… bizden uzak bize ırak…
Kendi halinde, en zor şartlar altında bile umudunu kaybetmeyen insanların yaşadığı küçük güzel bir kasaba… Bizden biri, bize yakın….
Onların sarsacak bir “hediye” gelirse bir gün kasabaya... ve o hediye insan olmanın en tehlikeli dürtülerini uyandıracak bir “örnek” olursa... Bizim gibi, biz gibi…
Grace’in kasabaya gelmesiyle değişen, ortaya çıkan insan halleri… Ne söylediğimizden çok, ne duyduğunuzu, Ne gösterdiğimizden çok, ne gördüğünüzün önemli olduğu bir uzak hikaye… bir yakın hikaye… Dogville 8, 11, 12, 14 Mart tarihlerinde Akün Sahnesi'nde olacak.
-Teleport
Hayatından kaçmak isteyen bir kadın kendisini odasına kilitlemesinin ardından gizemli bir şekilde sahnede uyanır. Onu buraya kim getirdi? Ya da ne? Seni fark ettiğinde bunu beraber keşfedeceğiniz bir yolculuğa çıkmaya karar verir. Teleport adlı oyun 8 Mart Cumartesi günü CerModern Konferans Salonu'nda olacak.
-Hayal Satıcısı
“Önce istediğine kendin inanacaksın, sonra başkalarını inandıracaksın, inanmayanların da kafasını kıracaksın”
Odun Kral
Bir fal kahvesi, iki yaşam arasına sıkışıp kalmış bir kadın, gelenler-gidenler, içinde bulunduğu cendereden çıkamayanlar...
Hayal Satıcısı, gerçek bir yaşam hikayesinden yola çıkarak kadınlığın ezberlenmiş söylemlerine ayna tutar. Hapsoldukları bu dünyadan çıkışı engelleyen görme biçimini, özellikle de eril dili ve yarattığı körlüğü sorgulatma çabasındadır. Oyunda da söylendiği gibi “Erkek dediğin katil olur olmasına ama kurban olamaz asla.” Hayal Satıcısı oyunu 8 Mart Cumartesi günü Arcadium Sahne'de olacak.
-Shakespeare Oyunu
Kraliçe’nin Rönesans çağını ilan etmesi, William’ı sanatsal bir dönüşümün tam ortasına sürükler. Sanatsal çıkmazlar, gizemli bir rekabet ve birbirinden tuhaf bir ekip... William, yazarlık dehasını yeniden canlandırmaya çalışırken, gölgelerde bir rakip sessizce planlarını hayata geçirmektedir.
Kılık değiştiren bir yabancının William için kurulan yazı ekibine sızmasıyla işler iyice karmaşıklaşır. Hak edenin tarihe adını yazdıracağı bu absürt hikaye, mizahı ve müziği harmanlayarak izleyicileri köyden kente uzanan serüven dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
Peki, William bu kaostan zaferle çıkabilecek mi, yoksa tarihin akışı geri dönülmez şekilde değişecek mi? "Shakespeare Oyunu" adlı oyun 8 Mart Cumartesi günü Mesafe Sahne'de olacak.
-Nihayet Bitti - Orenda
Nietzsche, "Beni öldürmeyen şey güçlendirir" demeden önce, bu sözleri düşünen bir adam... Kendini öldürmeye karar veren bir iş adamı, bir koca, bir çocuk, bir hasta, bir yazar ve hayal ettiği her şey olan ama hiçbirinden tatmin olamayan bir şizofren. Kendi çıkmazında debelenen, hayatına anlam arayan bir hikaye anlatıcısı. Bu oyunda, onun kendi hikayesini dinleyeceksiniz.
Peter Turrini’nin Nihayet Bitti adlı eseri, bireyin içsel mücadelelerini, yaşamı sorgulamasını ve kaçınılmaz sona doğru gidişini çarpıcı bir şekilde sahneye taşıyor. Karakter, hayatın derinliklerinde sayarken, bin'e kadar ulaşacak ve her şey bir anda değişecek. Hayat, ölüm, yalnızlık ve umutsuzluk arasında gidip gelen bu hikaye, izleyenleri kendi iç dünyalarına dönmeye davet ediyor. Nihayet Bitti - Orenda 8 ve 13 Mart tarihlerinde Şato Yazar Sahne'de, 11 Mart'ta ise Çukurambar Kültür Sanat Merkezi'nde olacak.
-Anahtar
Geçmişle yüzleşmek korkularımızı çözer mi? Peki en yakınımızda gördüklerimiz aslında bize neler söylemek ister?
Priştine’de bir stüdyo daire ve odada kaybolan anahtar. Kapıyı kimin açtığı ve anahtarı kimin kaybettiği belli değil. Dışarı çıkmak için anımsamak ve yüzleşmek zorundalar. Ermira ve Kreşniku aynı gün içinde geçmişi, bugünü ve saklı kalmış gerçeklerini sorgularken, iletişimsizliğe ve sosyal sistemin boğucu ağırlığına dokunuyor. Anahtar adlı youn 8 Mart'ta Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi'nde olacak.
- Mary Farrel
Verilen yanliş bir kararin bedelini vicdaninda kaç kez öder insan ? Ve neden en çok unutulmasi gereken anilar hatirlanir hep ne kadar zaman gecsede aradan? Yıllar önce yaşadığı büyük ve tek aşkını, hayalleri ve hirsı uğruna terk etmesinin gölgesi nereye kadar takip edecektir Louis Delfeuil 'i . Senelerin ona bahşettiği unutabilmeyi bir kurtuluş sayabilecek kadar çaresizliğin içinde sizleri bir yolculuğa davet ediyoruz. Mary Farrel adlı oyun 8 Mart Cumartesi günü Joker Sanat Akademi'de olacak.
-Ben Pandora
Türk tiyatrosunun geleneksel öğeleri ve anlatım biçimine modern bakış açımızı ekleyerek dünyanın ilk ölümlü bizce ölümsüz kadını Pandora'nın hikayesini bir kara mizah olarak anlatıyoruz. Pandora'nın kutusuna bu defa kötülük yerine neşeyi koyuyoruz. Sizleri de bu hikayenin seyircisi olarak davet ediyoruz. Ben Pandora adlı oyun 8 Mart Cumartesi günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde olacak.
-Güle Güle Diva
Günseli, belirsiz bir yolculuğun eşiğindedir. Ömrünün en güzel anıdır, yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgiyi fark ettiği an. Bekleyişi onun için akıp giden bir zamandan ibaret değil, kapıların ardında gizlenen sırların ve kaybolmuş hüzünlerin keşfidir. Her bir göz teması, geçmişe bir selam duruş; her bir gülümseme, acıyla harmanlanmış bir umut…
Oyunda 9 kadının hikayesine tanıklık ederiz. Bu kadınların, hastane koridorlarında umutlarını, hayallerini, sevinçlerini ve dahi kırgınlıklarını ve hüzünlerini ararken bir araya geldikleri yerdir Diva’nın şapkası.
Ölüm hangi coğrafyanın penceresinden bakarsak bu kadar güzel görünür? Güzel olan tek pencere belki de Günseli’ninkidir. Bir kadının hayallerine ulaşabilmesi için ölmesi mi gerekir?
-Gaco
Hayatın ritmini Roman havasıyla yakalayan bu oyun, kimliğin, narsisizmin ve kaderin dansını eğlenceli bir şekilde sahneye taşıyor.
Gaco, Roman kültüründe Roman olmayan kişileri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Diğer bağlamlarda “sevgili” ya da “metres” anlamına da gelir. Bu çok yönlü anlam, oyunun hem komedi hem de toplumsal göndermelerle dolu yapısına ilham veriyor. Kader’in yaşamı üzerinden tanık olduğumuz ikiyüzlülük, çıkarcılık ve yoksulluk, oyun boyunca bir Roman havası eşliğinde akıp gider.
Gaco adlı tiyatro oyunu, kendisini bir anda siyaset meydanında bulan Kader’in hayat hikâyesine odaklanmaktadır. Kader, pavyon şarkıcısı bir anne ile hacı bir babanın sevgisizliğinde büyüyen ve sesiyle hayata tutunan bir kadındır. Bir gün, hayatın ona sunduğu beklenmedik bir fırsatla kaderini yeniden yazmaya karar verir. İstemediği bir evlilik ve çocukla yaşamına boyun eğdiği noktada, hayatının fırsatını yakalar. Reklam yüzü olarak başladığı siyasi yaşamını sürdürebilmek için elinden gelen her şeyi yapar. Bu yolculukta, kendisi gibi narsist birçok karakterle karşılaşır. Bir cinayet zanlısı olarak olaylar hakkında çekilen bir belgeselde yine herkesin odağı olur ve ışıkların altındadır.
Narsizm, bireyin kendisini aşırı sevmesi, başkalarını birer araç olarak görmesi ve çevresindeki dünyaya kayıtsızlıkla şekillenen bir kişilik yapısıdır. Ancak, bu bozuk düzenin içinde her şeyin göründüğü gibi olmadığını fark etmek hiç de kolay değildir. Gaco, sadece narsisizmi değil, toplumsal çelişkilerimizi, insan ilişkilerindeki sahte oyunları ve hatta kendimizi ne kadar ciddiye aldığımızı mizahi bir dille sorguluyor.
-Alında Aşk Da Yok
Döneminin öncü isimlerinden Duygu Asena’nın ses getiren Aslında Aşk Da Yok romanından günümüze uyarlanan oyun, yönetmenin araştırmalarını sürdürdüğü feminist sahneleme pratikleriyle birleşiyor ve aşk, ilişkiler, toplumsal roller üzerine sorular sorarak seyirciyi düşünsel bir sürece davet ediyor. Hikâyede kadının adı “yine” yok…
“Sömürü her alanda, bir sıvı gibi yavaş yavaş giriyor, belli etmeden... Çeşitli kılıklara bürünüyor, aşk oluyor, yakışıklı bir erkek oluyor, bir çift güzel söz oluyor, sempatik bir patron oluyor, ün oluyor, hatta zaman zaman para bile oluyor. Sömürünün marifeti önce size zevk veriyor olması. Sömürü çok akıllı. Önce sizi, umutlandırıyor, sonra yavaş yavaş iliğinizi, kemiğinizi kurutuyor.”
© Tüm hakları saklıdır.