Vanessa Buschschlüter
Unvan,BBC News Online Latin Amerika ve Karayipler Editörü
Haiti'de çetelerin hapishaneleri basması sonucu binlerce mahkum firar etti. Ülkede yaşananlar, son yıllarda silahlı çetelerin önlenemez gibi görünen yükselişini izleyenler için bile şoke edici. Bu Karayipler ülkesinin başkentinde ve giderek artan oranda kırsal kesimlerde de hakimi olan çeteleri yakından inceledik.
Silahlı gruplar, Haiti'nin tarihinde usun süre kanlı bir rol oynadı.
Papa Doc diye tanınan François Duvalier ve oğlu Jean Claude "Baby Doc" Duvalier'nin 29 yıl süren dikta yönetiminde Tonton Macoutes diye bilinen bir milis gücü, Duvalier rejimine herhangi bir muhalefeti bastırmak için aşırı şiddet kullanmıştı.
Genç Duvalier 1989'da sürgüne gitmeye zorladı, ancak çeteler değişen miktarlarda güç sahibi olmaya devam ettiler ve bazen ittifak yaptıkları siyasetçiler tarafından korunup, teşvik edildiler.
Çete şiddetindeki son yaygın artış, 7 Temmuz 2021'de Cumhurbaşkanı Jovenel Moise'nin suikastla öldürülmesinin ardından başladı.
Cumhurbaşkanı, Haiti içindeki "karanlık güçleri" kınamaya başladıktan sonra, başkent Port-au-Prince'teki evinin hemen dışında bir grup Kolombiyalı paralı asker tarafından vuruldu.
Kolombiyalılar ve bazı diğer şüpheliler tutuklansa da, suikast emrini kimin verdiğine dair yürütülen soruşturmada hala herhangi bir sonuç alınamadı.
Çete şiddeti Cumhurbaşkanı Moise'nin iktidar döneminde de yaygındı, ancak suikastin yarattığı iktidar boşluğu sayesinde çeteler daha çok alan ele geçirdi ve daha etkin bir hale geldiler.
Ülkede boş kalan tek koltuk sadece cumhurbaşkanlığı da değil.
Genel seçimlerin tekrar tekrar gecikmesi nedeniyle, tüm seçilmiş yetkililerin görev süreleri doldu ve kurumlar lidersiz kaldı.
Jovenel Moïse's öldürülmesinden bu yana ülkeyi Ariel Henry yönetiyor.
Henry, ölümünden kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Moise tarafından başbakanlığa atanmıştı, ancak seçilmiş bir isim değil bu yüzden meşruiyeti konusunda soru işaretleri var.
Söz verdiği seçimler gerçekleşmediği için Ariel Henry'nin liderliğine karşı giderek büyüyen bir muhalefet var.
Dahası, güvensizlik de arttı ve yüzbinlerce Haitili evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Henry'nin en büyük rakiplerinden biri, polislikten kovulduktan sonra çete lideri olan Jimmy Cherizier.
"Barbekü" takma adıyla da tanına Cherizier, 2020'de işbirliğine giden dokuz çetenin kurduğu G9 ittifakını yönetiyor. İttifakın öldürülen cumhurbaşkanı Moise'nin Tet Kale Partisi ile bağları olduğu belirtiliyor.
Barbekü, Başbakan Henry'ye en başından beri karşı çıkıyordu.
Çete lideri "kokuşmuş burjuvaziyi" sorumlu tuttuğu Moise suikastını takipçilerini "meşru şiddet" diye tarif ettiği eylemlere teşvik etme için kullandı.
Vahşi saldırılar ve yağma olayları artı. Özellikle de Barbekü'nün hakim olduğu başkent Port-au-Prince'te.
Ekim 2021'de, Jimmy Cherezier çetesinin birden ortaya çıkan ağır silahlı adamları, havaya ateş açarak Ariel Henry'nin bir anıta çelenk bırakmasını engellediler.
Cherezier daha sonra etrafında çete üyeleriyle beyaz bir takım elbise giyerek söz konusu anıta çelenk bıraktı. Sıradışı bir güç gösterisiydi.
Cherezier'in G9 çetesi, öldürülen Cumhurbaşkanı Moise'ye karşı çıkan partilerle bağlantılı olduğu belirtilen G-Pep çetesiyle de kanlı bir savaş veriyor.
İki çete arasında bölge ele geçirmek için yaşanan çatışmalar sık sık görülüyor ve çatışmalar başkent Port-au-Prince'in yoksul mahallelerinden kent merkezine doğru yayıldı.
Okullar ve hastaneler çatışmalar yüzünden kapanmak zorunda kaldı ve Uluslararası Göç Örgütüne göre geçen yıl 100 binden fazla kişi evlerini terk etti.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, BBC'ye yaptığı açıklamada, çalışanlarının yardım dağıtmak için yüzlerce çeteyle müzakere etmek zorunda kaldığnı söyledi.
G9, 2022'de bir başka güç gösterisi yaptı ve Varruex yakıt terminaline girişi abluka altına aldı. Bu nedenle yakıt sıkıntısı başladı ve içme suyu ile ilaç gibi önemli yardımlar darbe aldı.
11 milyon nüfuslu ülkede 2023 rakamlarına göre sadece 9 bin aktif çalışanı olan ülkenin polis gücü, ABD'den kaçırılan gelişmiş silahlara sahip çetelerle başa çıkmakta zorlandı.
BM'nin insani yardım koordinatörü Ulrika Richardson'a göre şu anda başkentin yüzde 80'inin çete kontrolü altında olduğunun tahmin edildiğini söylüyor ve bu bölgelerde yaşayanların "insanlık dışı" şiddete maruz kaldığını belirtiyor.
Richardson, 2022 ve 2023 arasında kadınların ve genç kızların çeteler tarafından hedef alınmasıyla cinsel şiddetin yüzde 50 arttığını vurguluyor.
Başbakan Henry, şiddetle başa çıkabilmek için uluslararası destek çağrısı yaptı, ancak şu ana dek sadece Bahamalar, Bangladeş, Barbados ve Çad BM'ye resmen güvenlik personeli gönderebileceklerini söylediler. Ancak bunların hiç biri henüz ülkeye ulaşmadı.
Şiddet olaylarındaki son artış sırasında Henry, Kenya'ya gidip Haiti'ye 1000 polis konuşlandırmayı vaat eden yetkililerin vaatlerini yerine getirmesi için lobi faaliyetinde bulundu.
Haitili siviller umutsuzca, güvenlik koşullarının düzelmesini beklerken, yabancı güvenlik personelinin konuşlandırılmasından kaygılı olanlar da var.
1791'deki köle isyanıyla Fransa'dan bağımsızlığını alan Haiti, 1915'ten 1934'e dek ABD işgalinde kaldı. 1994 ve 2004'teki Amerikan askeri müdahaleleri de, bir çok kişiyi dış müdahelelere karşı kaygılı hale getirdi.
Karşıtları, Henry'nin istifa çağrıları artarken Kenya polis gücünü iktidarını sağlamlaştırmak için kullanacağından korkuyor.
Jimmy "Barbekü" Cherizier de Ariel Henry'yi yabancı güvenlik gücü çağırarak, konumunu sağlamlaştırmak istemekle suçlayanlardan biri.
2022'de çete lideri kendi "barış" planını sunmuş ve çetesinin affedilmesini ve Haiti'nin 10 bölgesinden temsilcilerin olacağı bir "akiller heyeti" oluşturulmasını istemişti. O dönem ayrıca çetesine kabine üyelikleri verilmesini de talep etmişti.
Cherezier o günden bu yana baskıyı artırıyor ve kendisini "gayrımeşru" bir lideri devirmeye çalışan bir "devrimci" olarak sunuyor.
Cherezier, 1 Mart'ta "Ariel Henry ile savaşmaya devam edeceğini" söylemiş ve "savaşın gerektiği kadar süreceğini" belirtmişti.
Henry'nin şu anda nerede olduğu bilinmiyor, ancak binlerce firari mahkum sokaklardayken ve G9'un güçlü lideri açıkça istifa çağrısında bulunurken, başbakanın asayişi çabucak yeniden sağlaması giderek daha uzak bir olasılık haline geliyor.