07 Ocak 2025 21:20
Güncelleme: 08 Ocak 2025 01:22
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Türkiye, ABD'ye rağmen Suriye'de askeri operasyon yapacak mı?" sorusuna, "Terör örgütü YPG konusunda beklenen yapılmazsa gereği yapılacak. Gereği askeri operasyondur. Sen terör faaliyeti içerisindesin. Benim için tehditsin, Suriye için tehditsin, Irak için tehditsin, bölge için tehditsin, en önemlisi Kürtler için tehditsin. Artık bu tehditin, bu yanlışlığın, bu çılgınlığın ortadan kalkması gerekiyor" cevabı verdi.
Fidan, "Bizim onlara (PKK/YPG) verdiğimiz ültimatom ortada. Amerikalılar üzerinden de verdik, basın üzerinden de verdik. Kime? YPG'ye. Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye'den, İran'dan, Irak'tan gelmişlerin terk etmeleri gerekiyor. PKK'lı kadroların ülkeyi terk etmeleri gerekiyor. Şu anda buna yönelik bir hazırlık da görmüyoruz, niyet de görmüyoruz, açıkçası. Ve bekliyoruz" dedi.
"Eğer askeri harekat olmasını istemiyorsanız, bölgede, ne bizim tarafımızdan, ne Suriye'deki yeni yönetim tarafından, bunun şartları bellidir" diyen Fidan, "Nedir şartlarımız size? Uluslararası başka ülkelerden gelen terörist savaşçıların ülkeyi terk etmesi. PKK'lı yönetim kadrosunun ülkeyi terk etmesi. Terör örgütünün üst düzey yöneticilerinin Suriye'yi terk etmesi gerekiyor. Bu kansız, problemsiz bir geçiş" diyerek Türkiye'nin ortaya koyduğu şartları sıraladı.
Erdoğan: Suriye'ye adım atmadık ama Suriye'yi her yönüyle ele almak suretiyle şu anki hâle getirdik
Fidan, Şam'a yaptığı ziyarette geçici yönetimin başındaki isim HTŞ lideri Colani ile yaptığı görüşme hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Fidan, "İlk kriz çıktığı esnada herkes şaşkındı. Nasıl bir politika dili kullanılacak? Burada yeni bir yönetim var, nasıl tavır alınacak? Burada bir söylem oluşturulması gerekiyordu. Biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, aslında vicdanen ve aklen de, hukuken de geçerli olan bir söylemi ortaya koyduk, teklif ettik aktörlere. Herkes bunu kabul etti" dedi.
Görüşmeler sonunca tekli Şam'a götürdüklerini ifade eden Fidan, "Şara'ya da bunları anlattık; 'hem bölgedeki Arap ve Müslümanlar hem Türkiye, hem de uluslararası toplum senden bunu bekliyor.' 'Ben de bu fikirdeyim' dedi, 'Nunda hiçbir şeyim yok, itirazım yok' dedi" diye konuştu.
Colani'ye yol haritasını da sorduğunu ifade eden Fidan, "Devletin ismi Suriye Arap Cumhuriyeti olacak. Bayrağa bir yıldız daha eklediler. Şu anda arazideki dengeleri ele aldığımızda Ahmed Şara ve ekibi, Suriye Milli Ordusu'nun destek vermesi, askeri güvenliğin sağlaması açısından önemli bir başlangıç. Milyonlarca insan önceki dönemde ağır sıkıntılar çekerken peşinen bu şekilde suçlanmaları doğru değil. 'Biz bize yapılanları yapmamak için geldik' dediler, inşallah bu yolda devam ederler" dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 22 Aralık 2024 tarihinde, Suriye’nin başkenti Şam’da kontrolü elinde tutan Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Muhammed Colani (Ahmed eş-Şera) ile Beşar Esad'ın devrilmeden önce kullandığı başkanlık konutunda bir araya geldi.
CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, Şam'da geçici yeni yönetime yaptığı resmî ziyaret ve görüşmeden sonraki izlenimlerini de aktardı.
Trump'ın mektubu: "Her iki ülkenin de utanması gereken bir dönemi temsil ediyor"
Trump: Erdoğan çok akıllı ve saygı duyduğum bir adam; adamlarını Suriye'ye gönderdi ve kontrolü ele geçirdiler 20 Ocak'ta görevi resmen devralması gereken 47. ABD Başkanı Donald Trump, ABD Kongresi'nin seçim sonuçlarını onaylamasının ardından Florida'daki malikanesinde açıklamalarda bulundu. ABD'nin seçilmiş başkanı Trump, Suriye'de Beşar Esad yönetiminin devrilmesiyle ilgili mesajlar verdi; "Suriye'de olanlara bakarsanız, Rusya zayıfladı, İran zayıfladı. Ve o (Erdoğan) çok zeki biri ve adamlarını farklı biçimlerde ve farklı isimlerle oraya gönderdi ve onlar da içeri girip yönetimi ele geçirdiler" dedi. Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için "Arkadaşım, sevdiğim, saygı duyduğum biri" ifadelerini kullandı. |
CNN Türk'te yer alan programda Fidan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"O gün tabii uçak müsait olmadığı için havalimanı çalışmıyordu, daha yeni belki bugünlerde çalışmaya başladı. Karayoluyla gitme durumunda kaldık. Hatay'dan itibaren, sınırdan geçtiğimiz andan itibaren, İdlib tarafı iyiydi zaten. İdlib'e önceden de gittik geldiğimiz bir yerde ama daha sonra Hama, Humus ve Şam'a. Halep'ten geçmedik. Hama, Humus üzerinden. Ve Şam'ın eteklerine gelene kadar sürekli bir yıkım vardı aslında.
Önceki gibi depremden çıkmış gibi. Aslında diğer taraftan rejimin kendi halkına karşı ne kadar zalim ve acımasız olduğunu da görüyorsunuz. Bir yerde çatışan güçler var, onların bulunduğu yerde sivil halk var. Herhangi bir ayrım yapmadan orayı top ateşiyle, yerle bir ateş altına alması, veya varil bombalar atması veya hava kuvvetleriyle bombalaması, yok etmesi. Tabii büyük bir acımasızlık örneği.
Görüşmemiz uzun sürdü. Her türlü konuyu ele aldık. Açıkçası bundan sonra Suriye'de ne yapılmalı, nasıl yapılır, kendi görüşleri bu konuda ne, nasıl bir süreç yönetimi zihninde var, Türkiye'nin bu konudaki tavsiyeleri ne? Ve daha doğrusu aslında ben oraya gitmeden önce uluslararası toplumla yaklaşık 10-11 gün süren yoğun bir maraton, diplomasi maratonu yaptım Dışişleri Bakanlarıyla. Dışişleri Bakanlarıyla, Arap dünyasıyla bir araya geldik, Batı dünyasıyla bir araya geldik.
Bizim ortaya koyduğumuz bir tez vardı. O da şuydu, yani biz Şam'daki yeni yönetim hiçbir şekilde yargılamadan ne istediğimizi ilk önce kendi aramızda kararlaştıralım, evrensel taleplerimizi. Ondan sonra gidelim diyelim ki biz uluslararası toplum olarak senden bunu görmek istiyoruz, bizim tavsiyemiz bu. Onlar da belli zaten, 4-5 madde bizim çıkardığımız maddeler, hem Batı'lılar hem Doğu'lular herkes buna zaten 'evet' dedi. Yani Suriye'nin komşuları için tehdit olmaktan çıkması, hiçbir şekilde teröre yer veren, başta DEAŞ ve PKK olmak üzere bir alan olmaması, azınlıkların can, mal ve hayatı için güvenliğin sağlanması, kötü muameleye tabi olmaması, ülkenin toprak birliğinin bütünlüğünün korunması konuları başta olmak üzere ve bu türden maddelerimiz vardı.
İlk kriz çıktığı esnada herkes şaşkındı. Nasıl bir politika dili kullanılacak? Ne yapılacak? Yani burada yeni bir yönetim var. Yani bunlara nasıl tavır alınacak? Burada bir söylem oluşturulması gerekiyordu. Biz Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, aslında vicdanen ve aklen de, hukuken de geçerli olan bir söylemi ortaya koyduk, teklif ettik aktörlere. Herkes bunu kabul etti. Ve bunun etrafında oluşan söylemi biz aldık, Şam'a götürdük, Şara'ya da bunları anlattık. Yani hem bölgedeki Arap ve Müslümanlar hem Türkiye, hem de uluslararası toplum senden bunu bekliyor. 'Ben de bu fikirdeyim' dedi, 'bunda hiçbir şeyim yok, itirazım yok' dedi.
Birincisi, Türkiye olarak biz 3,5 milyon Suriyeli kardeşlerimize ev sahipliği yapıyoruz. Şkincisi, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki varlığının ne şekilde sona erdirileceği meselesi. Açıkçası ben Şara'yı gayet iyi gördüm. İdib'te geçirdiği yılların kendisine yaramış olduğunu gördüm. Uzun yıllardır bir deneyimi var aslında İdib'ten. Benim onunla ilgili gözlemlerim var.
Ben ortaya konan hareketlere, politikalara, eylemlere bakaraktan hüküm verme taraftarıyım. Yani bu şekilde de hareket ettiğimiz zaman zaten diğer muhataplarımız için de ikna edici oluyoruz. Geldiğimiz noktada dediğim gibi şu anda azınlıkların güvencesi olma durumunda bir sıkıntısı yok. Ama yarın bir gün ülkede ulusal güvenliği ve bütünlüğü sağlamada sıkıntılar olabilir mi? Olabilir. Yani bölgede belli anlaşmazlıklar olabilir mi? Olabilir. Suriye üzerinde başkalarının hesabı olup karıştırmaya gidebilirler mi? Gidebilirler. Bütün bunların da farkında olmak gerekiyor. Ama güzel olan şu, Suriye halkı kendinden olan bir yönetimi sahiplendi ve umudunu ona bağladı. Bize de bu umudu desteklemek, beslemek düşüyor ve doğru olanı tavsiye etmek düşüyor.
Şara'nın yönettiği nüfusun yarıdan fazlası iç göçtü. Geri dönüşler için yeniden yapılanma faaliyetleri başlamalı. Yol haritasını sordum. Devletin ismi Suriye Arap Cumhuriyeti olacak. Bayrağa bir yıldız daha eklediler. Şu anda arazideki dengeleri ele aldığımızda Ahmed Şara ve ekibi, Suriye Milli Ordusu'nun destek vermesi, askeri güvenliğin sağlaması açısından önemli bir başlangıç. Milyonlarca insan önceki dönemde ağır sıkıntılar çekerken bunları peşinen bu şekilde suçlanmaları doğru değil. Biz bize yapılanları yapmamak için geldik dediler, inşallah bu yolda devam ederler. Zaman ilerledikçe olaylar yapı şekil aldıkça memnuniyetsizliklerin kendini gösterme ihtimali var. Biz bu unvanları bırakalı çok oldu. Eşit ilişki, karşımızdakiler bizim kardeşimiz. Suriye milleti asil bir millet. Bize düşen onlara yardım etmek. Domine etme fikrine karşıyız. Biz bölgede ne Türkiye'nin ne İran'ın domine etmek politikasına razı değiliz. Biz buna karşıyız. Bu çok ilkel bir dış politika tarzı.
Biz bu unvanları (ağabey) bırakalı çok uzun zaman oldu. Özellikle Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminden itibaren ben ilk görevime TİKA'da başladım. Orta Asya'ya çok yardım yapıyorduk. Böyle bir şey yok. Eşit ilişki karşımızdakiler bizim kardeşimizdir. Şu anda bize ihtiyaçları var ama tarih onları öyle bir noktaya getirir ki bizden daha da ileri olabilirler. Günün sonunda gerçekten Suriye milleti asil bir millet, kabiliyeti olan bir millet yanlış yönetimden dolayı, emperyal oyunlardan dolayı belli bir mağduriyet yaşadılar. Bize düşen onlara yardım etmek. Biz domine etme fikrine karşıyız. Etkimiz olabilir, örnek alabilirler. Ama domine kültürü gerçekten bizim bölgemizi öldürüyor. Ben Arap kardeşlerime de bölgede dedim. Orada bu olaydan sonra çekincesi olanlar oldu. Biz bölgede ne Türkiye'yi ne İran'ı ne Araplar'ı herhangi bir şekilde domine etme bakış açısıyla bir politika üretimine razı değiliz.
Bizim devlet olarak yıllardır bu konuya yönelik çeşitli çalışmalarımız var. Şimdi yeni gerçeklikle beraber farklı senaryolarla yolumuza devam ediyoruz. Bunların başında şu geliyor. Şimdi Suriye'deki yeni yönetimin açıkçası bu sorunu sahiplenmesi ve kendi ülkesinin milli bütünlüğünü, bölgesel bütünlüğünü sağlama adına gerekli adımları atması gerekiyor. Bizim beklentimiz bu yönde. Atacak, yani görüşmeler devam ediyor. Bu yönde bir takım adımların atılmasını bekliyoruz. Buna bir zaman vermek lazım, bir müddet.
Bakanı Hakan Fidan, "Türkiye, ABD'ye rağmen Suriye'de askeri operasyon yapacak mı?" sorusuna şöyle cevap verdi:
Bizim onlara verdiğimiz ültimatom ortada. Amerikalılar üzerinden de verdik, basın üzerinden de verdik. Kime? YPG'ye. Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye'den, İran'dan, Irak'tan gelmişlerin terk etmeleri gerekiyor. PKK'lı kadroların ülkeyi terk etmeleri gerekiyor. Şu anda buna yönelik bir hazırlık da görmüyoruz, niyet de görmüyoruz, açıkçası. Ve bekliyoruz.
Biz ültimatomları veya şartları söylerken, şunun için söylüyoruz. Eğer askeri harekat olmasını istemiyorsanız, bölgede, ne bizim tarafımızdan, ne Suriye'deki yeni yönetim tarafından, bunun şartları bellidir. Bu şartları çok basit bir şekilde, sadık bir şekilde, hiçbir şeyden, hiç kimseden saklamadan ortaya koyuyoruz. Nedir şartlarımız size? Uluslararası başka ülkelerden gelen terörist savaşçıların ülkeyi terk etmesi. PKK'lı yönetim kadrosunun ülkeyi terk etmesi. Terör örgütünün üst düzey yöneticilerinin Suriye'yi terk etmesi gerekiyor. Onlar kendilerini biliyorlar, isimleri bizde var. Daha sonraki kadroların silahlarını bırakarak yeni sisteme dahil olmaları gerekiyor. Bu kansız, problemsiz bir geçiş. Buna mukabil, oradaki PKK'lı olmayan, aziz Suriyeli Kürtleri canlarına, mallarına herhangi bir zarar gelmeden normal hayata katılmaları ve yaşamaları gerekiyor. Yani Suriyeli yeni yönetim de bunun garantisini bize veriyor. Çünkü şartlarımız arasında bu da var.
Suriyeli, Kürt vatandaşların da canları, malları güvence altında olacak, yeni yönetime katılacaklar. Eşit yurttaş olarak orada var olacaklar. Tabii, onun da garantisini istiyoruz. Çünkü Esad döneminde Kürtlerin bir kısmına vatandaşlık verilmemişti. Kimlik verilmemişti. Ben MİT müsteşarı iken, bu devrimden önce, iç savaştan önce yaptığım görüşmelerin bir kısmı Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bunu halletmek üzerineydi. Yani bu insanlara yazık. Kendilerine hayat kuramıyorlar, gidiyorlar. PKK'nın kucağına düşüyorlar, başka mafyaya düşüyorlar. Size de zarar, bölgeye de zarar. Yani böyle bir şey olmaz. İnsanlık dışı muamele olmaz. Şu anda onun ortadan kalkması gerekiyor tabii ki.
Terör örgütü YPG konusunda beklenen yapılmazsa gereği yapılacak. Gereği askeri operasyondur. Sen terör faaliyeti içerisindesin. Bunu kendin de kabul ediyorsun. Toplamışsın dünyanın her tarafından adamları. Başkasının toprağını işgal etmişsin. Petrolün üstüne çökmüşsün. Başkasına hapishane hizmetleri sunarak para alıyorsun. Böyle bir düzen kurmuşsun, uluslararası düzen. Hangi ülkeden, hangi servisten, hangi ülkenin askeri yetkilisinden ne duydun, ne aldın, kime ne söz verdiğinin haddi hesabı yok ortalıkta. Yani bu maskaralığa artık bir son verilmesi gerekiyor bölgede. Benim için tehditsin, Suriye için tehditsin, Irak için tehditsin, bölge için tehditsin, en önemlisi Kürtler için tehditsin. Artık bu tehditin, bu yanlışlığın, bu çılgınlığın ortadan kalkması gerekiyor. Kaç yıldır mağarada yaşayan insanların yönettiği, bu insanları mağaraya çekip, örgüt kurup yönetmeye başladıkları zaman internet yoktu. Birçok şey yoktu."
Trump, daha önce de Erdoğan'ı övmüş, "Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde" demiştiABD'nin 47. Başkanı, seçimi kazanmasının ardından 16 Aralık'ta yaptığı ilk basın toplantısında da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "çok akıllı bir adam" olarak övmüş ve Türkiye'nin "Suriye'nin anahtarını elinde tuttuğunu" ifade etmişti. Trump, İngilizce olarak "unfriendly takeover" ifadelerini kullanarak Türkiye'nin "akıllı" bir hamleyle "fazla can kaybına yol açmadan Suriye'ye çöktüğünü" savunmuştu. "Unfriendly takeover" ifadesi, iş dünyasında "zoraki alım" anlamına geliyor. Trump, seçimi kazanmasından ve Beşar Esad yönetiminin devrilmesinden çok kısa süre sonra yaptığı ilk konuşmada "Eğer iki kişiden bahsediyorsanız, taraflardan biri esasen yok oldu. Diğer tarafın kim olduğunu kimse bilmiyor, ama ben biliyorum! Türkiye. Bunun arkasında Türkiye var. O (Erdoğan) çok akıllı bir adam. (Türkler) binlerce yıldır bunu istiyorlardı ve o da bunu elde etti.” demişti. “İçeri giren bu insanlar (HTŞ, SMO) Türkiye tarafından kontrol ediliyor. Ve bu sorun değil, bu da savaşmanın başka bir yolu.” diyen Trump, “Şu anda Suriye’de çok fazla belirsizlik var… Bence Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde olacak. Türkiye çok akıllı. (Erdoğan) çok zeki bir adam ve çok sert. Türkiye çok fazla can kaybına yol açmadan dostça-olmayan bir devralma gerçekleştirdi.” ifadelerini kullanmıştı. |
Ayşe Kulin: Güzellik başarıyla eş değer olsaydı, en iyi romanları Ajda Pekkan yazardı |
Günün öne çıkan haberleri...TIKLAYIN - Bakan Işıkhan duyurdu: En düşük emekli aylığı 14 bin 469 lira TIKLAYIN - CHP-DEM Parti heyeti görüşmesi: "Tutumumuz bu konunun Meclis önderliğinde ilerlemesidir" TIKLAYIN - Vedat Milor'dan Kent Lokantası açıklaması: Hukuki yollara başvuracağım |
© Tüm hakları saklıdır.