Çevre

"Haliç'e bakıp 'ihanet' masalı mı dinleyeceğiz?"

"Kent siluetini bozacak, Haliç’i konut yoğunluğuna boğacak bir proje"

20 Kasım 2017 15:27

Evrensel yazarı Bülent Falakoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "İstanbul'a ihanet ettik, ben dikey değil yatay yapılaşmadan yanayım" sözlerini hatırlatarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi tarafından açıklanan Haliç kenarındaki 10 bin metre kare alanda kat sınırını 4’ten 10’a çıkarılma kararını eleştirdi. Falakoğlu, "Şehir plancılarının tespitiyle.... Kent siluetini bozacak, Haliç’i konut yoğunluğuna boğacak bir proje. Haliç’e ihanetin yapı taşı!" dedi.

Bülent Falakoğlu'nun, "Merkez Bankası, 'İhanetçi bağımsız' öyle mi?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Ali Babacan...

Dönemin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı...

Millicilere göre...

Faiz lobisinin uşaklarıydı!
Merkez Bankası piyasaya, yüzde 7.5-8.5 aralığında faiz veriyordu. Ve bu faiz yüksek bulunuyordu.

Her ne kadar...

Kendilerini, ‘Ama enflasyonun 7.7 olduğu bir ortamda faiz daha aşağı düşürülemez’ diye savunsalar da...

Ali Babacan ve Erdem Başçı da ‘millicilere’, ‘reisçilere’ ve başkana göre... 

Enflasyonun sebebinin yüksek faiz olduğunu göremeyen batı etkisindeki zatlardı. ‘Gayri milli’ idiler. Yüksek faiz vererek ülkeyi zor duruma düşürüyorlardı.

Gittiler(!)

Lakin o da ne!

Sonuç daha beter.

Merkez Bankası faizi bugünlerde yüzde 12.

Ha keza enflasyon da ona yakın.

‘Gayri milliler’ yerine gelenlerin döneminde faiz çift hanelerde gezinir oldu.

Epeydir ortalıklarda ‘şimdi niye ses çıkmıyor?’ soruları dolaşır olunca... Enflasyonun can yaktığı yüksek sesli dillendirilir olunca...

Cumhurbaşkanı yine sahne aldı: Enflasyon bir neticedir. Yüksek faizin neticesi. Faiz düşmeden enflasyon düşmez.

Bu kadar ağır suçlamalar neden yutuluyor?

Diyor ki Cumhurbaşkanı...

“Bizdeki Batı kafalılara bunu hâlâ anlatamadım. Anlamadıkları şu, faiz lobisine çalışıyorsunuz. Faiz lobisi bunu düşürür mü? Bu ülkede en çok kazanan banka sahipleri, finans sektörü. Onlar götürüyor parayı. Yüksek faizle kredi vermeye kalkarsan, bu ülkede yatırımlar durur.”

Suçlamalara bak!

Faiz lobisine çalışıyorsunuz.

Ülkedeki yatırmaların düşmanısınız.

İhanet içerisindesiniz.

Dış güçlerin ekonomik saldırısının yerli işbirlikçilerisiniz.

Enflasyon altında vatandaşın inlemesinin müsebbibisiniz.

Peki bu kadar ağır suçlamaları Merkez Bankası neden sineye çekiyor?

Neden değiştirmiyor tutumunu?

Madem Cumhurbaşkanı Erdoğan...

“Faiz düşürülünce enflasyonun düşeceğine yatırımların coşacağına inanıyor” siz de bir deneyin bu yöntemi. Aklınıza hiç yatmasa da uygulayın bir.

Cumhurbaşkanı, uyguladığınız politikanın bedelini kendisinin ödediğini iddia ediyor. O zaman dediğini bir yapın. İyi olacaksa ne ala! Olmazsa hem bedelini öder hem de sorumlusu kendisi olur.

Yok. Merkez Bankası yanaşmıyor, ‘inadım inat’ tutumunu sürdürüyor.

İyi de...

Her şeye müdahale eden Cumhurbaşkanı bu inat karşısında neden teslimiyetçi?

Yatırımların azalması...

Enflasyonun tırmanması...

Ekonomide kötü gidiş...

Bedelini kendisinin ödediğini iddia ettiği böylesi sonuçlara yol açan faiz politikası karşısında neden biçare?

Erdoğan’ın cevabı şu: “Merkez Bankası ne diyor? Yıl sonu itibarıyla şu olacak. Ne oldu? Söylediklerinizin hiçbiri tutmuyor, tutmaz, yanlış yoldasınız. ‘Bağımsızlığı var, müdahale etmeyin’. Tamam. Müdahale etmediğimiz için bu hale geliyor.”

Cevaptan anlıyoruz ki...

Başkan bedel ödüyor ama Merkez Barkası’nın bağımsızlığına saygı duyuyor.

İhanet içindeki bir bağımsızlığa saygı duymak, ihanete ortak olmak anlamına gelmez mi?

Peki sıyrılmak mümkün mü?

İktisat aklına göre...

Düşük faiz yatırım ortamı için önemli şartlardan biri.

Fakaattt... 

Tasarrufunuz yoksa...

Tüketim ile ekonomiyi büyütmeye dayalı bir ekonominizi varsa...

Üretim modeli ithal hammadde, ithal teknoloji üzerine kuruluysa...

“Faiz çok yüksek! Düşük faiz olsun ki yatırımın, istihdamın önü açılsın” denklemi mümkün mü?

Mesela...

Kurlar yükselirken benzine, köprüye, ulaşıma yağmur gibi zam geliyorsa. Gübresi, ilacı, mazotu dışa bağımlılık çiftçi üretemez hale geliyorsa. Gıda fiyatları uçuruyorsa. Enflasyon azmaz mı?

Bu bağımlılığın sorumlusu kim?

Peki bankalar, şirketler sürekli dışarıdan borç alıyor, ülke ekonomisi cari açıkla yaşıyorsa. Bu yıl dış borçları ödemek, cari açığı kapatmak için fazladan 200 milyar dolar paraya ihtiyaç duyuyorsa...

Bağımlılık enflasyonun yanında faizleri de yükseltmez mi?

Her halde kimse enflasyonun altında bir faizle para vermez! 

Artık ülkemize yabancı doğrudan yatırım daha az geliyor.

Dış borçlanma imkanları da azaldı.

İş yüksek faizle sıcak para bulmaya kaldı.

Suçlusu kim?

Maliye Bakanı vergi ve harçlara zam yağmuru, MTV’ye yüzde 25 zam müjdelemedi mi?

Bu durum enflasyonu artırmaz mı?

Ekonomi Bakanı, “Yüksek talebi keserek enflasyonu düşürmek istemiyoruz” demedi mi?

Peki talep sürdükçe enflasyon tetiklenmez mi?

Boş ver!

“Üst akıl, faiz lobisi, içerdeki uşaklar” de çık işin içinden.

Haliç'e bakıp 'ihanet' masalı mı dinleyeceğiz?

Adalar Savunması’nın Twitter hesabı üzerinden paylaşılan fotoğrafta adanın her metrekaresinin betonlaştığı görülüyor

İdam edilen Başbakan Adnan Menderes’in yargılandığı Yassıada’yı...

“Demokrasi adası ve hafıza mekanı yapılacağız” dediğinde...

‘Hükümet bizi kandırıyor’ demiştik.

Şu tespiti yapmıştık: “Adayı imara açmak, ‘Demokrasi müzesi yapacağız’ diyerek çıkılan yolda adayı talan müzesine dönüştürmenin adımıdır.” 

Sonuç ortada!

Adalar Savunması, “Bir ada imara açılarak nasıl yok edilir, doğa ve kültür katliamı nedir görmek istiyorsanız fotoğrafa bakın” sözleriyle...
Bütün gerçeği gözümüzün önüne serdi. Beton yığınına dönüşen ada, bir ‘beton müzesi’ olarak karşımızda.

Adnan Menderes’in hatırasına bir rant pazarı! ‘Hafıza mekanından’ hafızamıza kazınan bu.

Bugünlerde de...

İktidar sözcülerinin dilinde (en tepedekilerden başlayarak) ‘dikey mimariyi’ lanetleme  cümleleri dökülüyor sık sık.

İktidarın ‘Dikey değil yatay yapılaşma’ sözleri karşısında...

Yine itirazlar yükseliyor, uyarılar geliyor: Hedef yatay yapılaşma değil son yeşil alanlara da yapılaşma!

İktidarın ranttan asla vazgeçemeyeceğini teyit eder cinsten bir örnek...

Tam da itirazlar yükselirken geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi Haliç kenarındaki 10 bin metre kare alanda kat sınırını 4’ten 10’a çıkardı.

Dikey mimarinin kenti boğduğu tespitinin, ‘kente ihanet ettik’ itirafın geldiği bir dönemde...

Şehir plancılarının tespitiyle.... Kent siluetini bozacak, Haliç’i konut yoğunluğuna boğacak bir proje.

Haliç’e ihanetin yapı taşı!