İngiltere istatistiklerine göre her 100 hamilelikte yaklaşık iki kişide, şiddetli bulantı ve kusma görülüyor. Bu rahatsızlık, fetusun hayatını riske atıyor ve çok sayıda kadın susuz kaldığı için hastanede tedavi görmek zorunda kalıyor.
Hamileliği sırasında çok şiddetli bulantılar yaşayan 35 yaşındaki Susie Verrill, o dönem hamileliğine son vermeyi bile düşündüğünü anlatıyor.
İngiltere’de yaşayan Verrill, üç çocuk annesi. Hamileliklerinin ikisinde bu rahatsızlığı yaşadı.
“Gerçek bir varoluş krizi yaşadım, ailemle bir arada olamıyordum. Hamileliğe devam etmemeyi düşündüm, bu sorunu yaşayanlarda çok yaygın bir şey.
“Öğürmeden nefes alamıyordum. İki hamileliğimde de, beş ay boyunca odamdan çıkamadım. Hayatta kalmak için dünyanızı küçültmeniz gerekiyor. Eşim benim bakıcım oldu.
“Tüm hayatınızı etkiliyor ve bebek doğana kadar sadece o günü de atlatmaya çalışıyorsunuz”.
Hastalığın şiddeti hormon seviyesiyle ilgili
Son çalışmalar, bulantıların GDF15 ile ilgili olabileceğini gösteriyor ancak araştırmacılar henüz net bir sonuca ulaşmış değil.
Nature dergisinde yayımlanan, Cambridge Üniversitesi ile İskoçya, ABD ve Sri Lanka’dan araştırmacıların dahil olduğu yeni bir araştırma, hastalığın şiddetinin üretilen hormonun miktarıyla ilişkili olduğunu ortaya koydu.
Cambridge’teki Rosie Maternity Hastanesindeki kadınlarda yapılan araştırma, HG riskinin yüksek olduğu bir genetik biçimine sahip kadınların hormon seviyelerinin düşük olduğunu ortaya koydu. Tam tersine, Akdeniz anemisi olan kadınlarınsa GDF15 hormonu yüksek olduğu için genelde HG rahatsızlığı çekmedikleri belirtiliyor.
Cambridge Üniversitesi’nde metabolizma hastalıkları konusunda çalışan birimin başındaki Prof. O'Rahilly, hormonların, annenin beynindeki bir alıcıya ulaşmasını engelleyerek hastalığın daha güvenli ve etkili şekilde önüne geçilebileceğini söylüyor.
İki çocuk annesi Vivienne Kumar da, hamileliği boyunca yalnızca uyurken kusmadığını söylüyor:
“Sorun yalnızca sabah bulantısı değil, güçten düşüyorsun. Bir kez başlayınca asla tamamen geçmiyor, sonsuza kadar sizinle kalıyor.
“Dünyadan soyutlandığımı hissettim. Evden çıkmak çok zordu. Eşim ve annemden yardım alabildiğim için çok şanslıydım. Onlar olmadan devam edemezdim.”
Üçüncü kez hamile kaldığında , sekiz gün boyunca hastanede yattığını ve sonunda bebeğini kaybettiğini söylüyor:
“Çok farklı ilaçlar alıyordum. Steroid verildi ancak işe yaramadı ve ne yazık ki bebek hayatta kalamadı.”
Bu konuda çalışan bir hayır kurumunun başındaki Charlotte Howden, sabah bulantılarının insanların ilgisini çeken bir araştırma alanı olmadığını söylerken son gelişmelerden dolayı mutlu olduklarını ekliyor.