Hanefi Avcı'nın avukatı Fidel Okan hazırladığı 5 sayfalık dilekçeyi bugün İçişleri Bakanlığı'na sundu. Dilekçede, Avcı'nın kitabında, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu örgütsel tehlikeye 2010'da dikkati çektiği belirtildi.
Dilekçede, Avcı'nın, 20 Ağustos 2010 tarihinde Fethullah Gülen ve onun yönetimi altındaki cemaatin illegal yapılanmasına dayalı faaliyetleri hakkında soruşturma yapmasını talep ettiği ancak savcılığın, iddiaların somut hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadığı gerekçesi kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği anlatıldı.
Dilekçede, Avcı'ya verilen devlet memurluğundan ihraç ve meslekten men cezalarının, son gelişmeler ve başta Başbakan olmak üzere üst düzey devlet adamlarınca yapılan açıklamalar nedeniyle fiilen yok hükmünde olduğu savunularak, "Avcı'ya verilen tüm disiplin cezalarının tekrar soruşturulması ve itibarının iadesi" talep edildi.
Dilekçede şu ifadeler yer aldı:
"Son günlerde basın ve medyada yer alan haberler ve hükümete yönelik hukuka aykırı eylemler ve işlemler sonrasında yürütülen belgelendirmelerle oluşan yönetime yönelik kaos dikkate alındığında yapılan operasyonların hükümete yönelik gibi gözükmekle birlikte onun ötesinde devlet sistemini ele geçirme faaliyeti olduğu ve bunun illegal bir yapılanma içerisinde yürütüldüğü bizzat Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanmıştır. Sayın Başbakan, bu operasyon süreci ile ilgili olarak devlet içerisinde devlet olma gayreti içerisinde olan bir örgütün varlığını artık bildiğini ve bunu ortaya çıkaracağını tüm ülkeye ilan etmiştir" denildi. Dilekçede, "Özellikle seçilmiş meşru hükümetin dershanelere yönelik tasarrufu sonrasında, bu uygulamasından vazgeçmesi hususunda her türlü tehdit ve şantaja maruz kaldığı tüm kamuoyu önünde cereyan etmiştir. Meşru Hükümetin Başbakanı bu uygulamadan asla geri adım atmayacağını, 'ellerinden gelini artlarına koymasınlar' sözüyle pekiştirerek bu tehdit ve şantajlara boyun eğmeyeceğini beyan etmiştir.
''Haliç'te Yaşayan Simonlar'da anlatılmıştır'
"Örgütün, hükümeti kamuoyu önünde aşağılamak, siyaseti yeniden dizayn etmek ve en önemlisi kendi boyunduruğu altına almaya başladığı ve her konuda anlaştığı siyasi bir partiyi seçimler öncesi ön plana çıkarıp yerel seçimlere yön vermeye çalıştığı" öne sürülen dilekçede, "Operasyonun başlaması ile birlikte soruşturmanın gizliliği çerçevesinde hareket edilmesi gerekirken, dosya kapsamında yer alan bilgi, belge ve fotoğraflar basına sızdırılarak, soruşturmayla ilişkilendirilen hükümetin 4 eski Bakanı Kamuoyu vicdanında daha yargılama başlamadan, soruşturma tamamlanmadan mahkum edilmesi amacı güdülmüştür. Örgütün Emniyet Teşkilatında yer alan mensuplarının Devlet gücünü nasıl örgüt lehine kullandıkları ve örgütün emir ve talimatları ile nasıl hareket ettikleri Haliç'te Yaşayan Simonlar isimli kitapta ayrıntılı bir biçimde anlatılmıştır. Daha önce CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın partisine mensup bir milletvekili ile çekilen görüntülerinin medyaya servis edilmesinden sonra istifa etmesi ve istifasını açıklarken bu görüntülerle ilgili olarak Fetullah Gülen Örgütünü aklaması, Devlet İçinde yer alan örgütün elinde olan kasetlerin devamından ve örgütün gücünden kaynaklanmaktadır. Ayrıca bir dönem MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 'nin, Fetullah Gülen hakkında yaptığı olumsuz açıklamaların hemen akabinde Partisinin Merkez Yürütme Kurulunda yer alan 10 Genel Başkan Yardımcısının gizli kamera ile çekilen görüntülerinin basına servis edilmesi de Örgütün Şantaj gücünün boyutlarını gözler önüne sermiştir.
'Avcı örgütün hışmına uğramıştır'
"Hanefi Avcı, Haliçte Yaşayan Simonlar isimli kitabı nedeniyle öncelikle örgütün hışmına uğramış, Devrimci Karargah adlı Örgüt ile ilişkilendirerek hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Müvekkilim hakkında örgütün medya ayağı akla hayale gelmeyen yayınlar yapmış, boşalttığı makam odasında örgüte mensup militanlar tarafından konulan kasetler nedeniyle, müvekkil Hanefi Avcı itibar suikastına uğramıştır. Bakanlığınız tarafından müvekkilim Hanefi Avcı'ya Haliçte Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat isimli kitabı nedeniyle 2 Kez devlet memurluğundan ihraç, 6 Kez meslekten men cezası verilmiştir.
'Şerefli bir Türk polisidir'
"Verilen cezaların haksızlığı ve müvekkilimin haklılığı artık tespit ve tescil edilmiştir. Bu bağlamda vekilim Hanefi Avcı hayatını onurla taşıdığı üniformasına adayan şerefli bir Türk Polisidir. Başına gelecekleri bildiği ve bu durumu kitabında açıkça yazdığı halde devlet yönetimini uyarmak ve Türk Milleti'ne gerçekleri açıklamak amacıyla hayatını feda etmiştir. Bu kitap nedeniyle özgürlüğü kısıtlanmış, hiçbir suçu olmamasına rağmen esarete mahkum edilmiştir. Gelinen noktada Fetullah Gülen Örgütünün, Devlet içerisinde Devlet olduğu, Devlete Paralel bir yapılanma kurarak Emniyet ve Yargı içerisinde önemli pozisyonlarda yer alan mensupları vasıtası ile bireylere, kurumlara ve hatta Hükümete yönelik operasyonlar düzenlediği somut olarak ortaya çıkmıştır. Yargıtay da Devrimci Karargah dosyası sonuçlandıktan sonra müvekkilin Yeniden Yargılanma gibi talepte bulunması da söz konusu değildir. Yeniden Yargılanma hakkının ancak CMK 311. Maddesi gereği istenebileceği, son günlerde meydana gelen gelişmelerin tek başına yeni bir bilgi veya belge sayılamayacağı, çünkü bu gelişmelerin bizatihi kararları veren yargıçlarla ilgili olduğu, bu durum da ancak CMK 311 maddenin c fıkrasının işletilebileceği bu maddenin işletilebilmesi için Örgütün Sadece Emniyette değil, Yargıdaki mensuplarının tespit edilmesi ve bu hususta başlayacak bir soruşturma ve yargılama sonucunda bu mensupların ortaya çıkarılması halinde bu mensupların girdikleri davalarda Yeniden Yargılama hakkının CMK 311. Madde c fıkrası gereği doğacağı açıktır. Bunlar gerçekleşmeden yapılan tüm başvurular sonuçsuz kalacaktır. Müvekkil tüm bunların bilincinde ve farkında olarak Bakanlığınızdan tek bir talebi vardır. O da hakkının teslim edilmesi ve itibarının iadesidir."