Koronavirüs

Harvard Üniversitesi'nden Prof. Hotamışlıgil: Bu, ilk Koronavirüs salgını değildi ve son Koronavirüs salgını da olmayacak

"Aşı karşıtlığı salgının kendisi kadar vahim"

29 Haziran 2021 07:35

Koronavirüs salgınının seyri ve aşı karşıtlığıyla ilgili açıklamalarda bulunan Harvard Tıp Profesörü Gökhan Hotamışlıgil, "Aşı karşıtlığı salgının kendisi kadar vahim" dedi. Prof. Hotamışlıgil, "Kesin olan bir şey; bu ilk Koronavirüs salgını değildi ve ‘son Koronavirüs salgını’ da olmayacak! Fakat ben bu virüsün sürekli bizi yoklayacağı, türlü türlü zamanlarda ortaya çıkacağını, yeni pandemiler yaratacağını düşünmüyorum. Elde muazzam güçte bir silah, aşılar, var artık. Virüsün böylece baskılanacağını, dolaşım alanının daralacağını ve tehdit olmaktan çıkacağını düşünüyorum. Tabii bu etkin ve tüm dünyada aşılanmanın gerçekleşmesine bağlı olacak." diye konuştu. 

Cumhuriyet'ten İpek Özbey'e konuşan Harvard Tıp Profesörü Gökhan Hotamışlıgil, Koronavirüs'le mücadele ve aşı çalışmaları konusunda açıklamalarda bulundu. 

Delta varyantına ilişkin olarak konuşan Hotamışlıgil, "Dünya eğer aşılanma hızını kaybetmezse -ki bu Türkiye için de geçerli- artık virüsün hareket alanı daralmaya başlıyor. Daralmaya başlayınca da yeni mutasyonların ortaya çıkma olasılığı çok düşüyor. Bu tamamen sayı oyunu... Her mutasyon, virüsün davranışını biraz olsun değiştirebilir.  Ancak bu sonsuz bir şey değil. Bir aşamadan sonra virüsün de artık çok fazla hareket alanı yok. Şu anda mRNA aşılarından tamamen kaçan bir varyant yok. Bu aşılar şimdiye kadar çıkan bütün varyantlara karşı da çok etkin bir şekilde koruma profillerini korudu. Delta’ya karşı korumada hafif bir düşüş var ama hâlâ çok önemli oranda koruyucu. Dolayısıyla en üst profile sahip aşılara bakarsanız şu ana kadar varyantların bu aşıdan kaçması gibi bir problem yok. Fakat bu aşının hızla toplumun yüzde 70-80'ine yapılması gerekiyor ki artık bu varyantların bulaşma ve yayılması engellensin" dedi. 

"Bu ilk Koronavirüs salgını değildi ve ‘son Koronavirüs salgını’ da olmayacak"

"Her yıl aşılanmak gerekecek mi" sorusuna da yanıt veren Prof. Hotamışlıgil, "Şu anda öyle bir tavsiye yok. Fakat bu olasılık göz önünde bulunduruluyor. Kesin olan bir şey; bu ilk Koronavirüs salgını değildi ve ‘son Koronavirüs salgını’ da olmayacak! Fakat ben bu virüsün sürekli bizi yoklayacağı, türlü türlü zamanlarda ortaya çıkacağını, yeni pandemiler yaratacağını düşünmüyorum. Elde muazzam güçte bir silah, aşılar, var artık. Virüsün böylece baskılanacağını, dolaşım alanının daralacağını ve tehdit olmaktan çıkacağını düşünüyorum. Tabii bu etkin ve tüm dünyada aşılanmanın gerçekleşmesine bağlı olacak.  Dünyada bu konuda muazzam bir eşitsizlik var, hatta ülkelerin kendi içinde bile eşitsizlikler var. Gelir kuşağı düşük ülkelerdeyse bu daha da fazla... Eğer bu problem çözülebilir ve hızlı şekilde enfeksiyon alanı daraltılırsa her yıl aşıya ihtiyaç olacağını düşünmüyorum. İkincisi eldeki veriler bağışıklığın 6-8 ay gibi kısa bir sürede kaybolacağına dalalet etmiyor. Henüz aşılar ile tecrübe 1 yıl civarında olduğu için daha uzun vadede koruyuculuğun sürüp sürmeyeceğini kesin olarak bilmek mümkün değil, ancak benim görüşüm en az 1.5 yıl, muhtemelen daha uzun süre aktif kalacağı" ifadelerini kullandı.

Aşı karşıtlığıyla ilgili olarak da konuşan Hotaışlıgil, "Üst düzey bir cevap verirsem bunu salgının kendisi kadar vahim görüyorum. Bu davranış her yerde kamu sağlığını tehdit eder bir boyuta ulaştı. Önce ilaçlar, sonra maske kullanımı, hatta Covid'in kendisi ve son olarak aşı için üretilen komplo teorileri gördük. Bunun sebeplerini düşünürken aklıma bazı şeyler geliyor... Bunlardan biri bilimin hızıyla insanlar tarafından içselleştirilmesi arasında çok büyük bir zaman farkı var... Son 50 senede bilimde olan ilerleme bazı bilim insanlarını bile gelişmenin dışında bırakabiliyor.  Etkin aşıların böyle kısa bir sürede hayata geçmesinin en önemli nedeni bu.  Ancak; "Bu kadar hızlı şekilde nasıl aşı yapılabilir"; "Bu kadar hızlı yapıldı, çünkü önceden biliniyordu"; "Hazırlandı, zaten aşısı da vardı"; "Aceleye geldi, ilaç şirketlerinin çıkarı olduğu için kurumlara baskı yaptılar"; "mRNA teknolojisini bilmiyoruz" gibi bilim dışı gerekçelere dayalı bir çok komplo teorisi üretildi. Bunların çoğu bilimsel gelişmenin hızının anlaşılamamasından ve onun şüpheye dönüştürülmesinden kaynaklanıyor" dedi. 

"Önerim toplumun yüzde 70'i aşılanma düzeyine ulaşana kadar tedbirli tarafta olmak"

Hotamışlıgil, normalleşemeye ilişkin de şu ifadeleri kullandı:

"Benim önerim toplumun yüzde 70'i aşılanma düzeyine ulaşana kadar tedbirli tarafta olmak. Şu anda tüm önlemlerin bırakılması için aşılama oranı yeterli değil. Şimdiye kadar birçok hata yapılmış olabilir, orayı tartışmıyorum ama ayın başından itibaren gelinen nokta doğru. Kapanma doğruydu, ardından hızlı ve etkin aşılama yapılmaya başlandı, bu da çok olumlu. Ancak bunun en az iki ay daha sürmesi gerekiyor. İki ay sonra Türkiye'nin salgın kontrolü açısından çok daha güçlü bir noktada olacağını düşünüyorum. Sonbaharın ilk aylarına kadar maske takmaya devam etmek gerekiyor. Bir başka çok önemli konu, iç alanlarda insanların birbirine maruz kalma risklerinin azaltılması. Büyük toplantılar yapılmamalı. Çok erken davranınca bütün dünyada dramatik ölçüde olumsuz sonuçlar olabileceğini gördük. Virüs üstel olarak büyüyor. Yani katlanarak gidiyor. Boston'da 150 kişilik tek bir toplantının enfeksiyon maliyetinin yüzlerce bin kişiye ulaştığını gördük..."