“Hasankeyf İçin Geç Değil!” diyen Hasankeyf Koordinasyonu, 14 Eylül “Hasankeyf İçin Bir Şey-Yap/Çiz/Söyle Eylem Günü”ne katılım için küresel düzeyde çağrı yaptı. İnsanlığın ortak mirası için kritik bir eşiğe gelindiğini kaydeden koordinasyon, başta sanatın evrensel gücü olmak üzere vicdanlar ve yaratıcılıkla Hasankeyf ve Dicle Nehri için harekete geçilmesini istedi.
Hasankeyf ve Dicle’de, Kaz, Cudi ve Munzur Dağları'nda, Salda Gölü'nde, Kuzey ve ODTÜ ormanlarında ve onlarca başka yerde dayatılan yıkımın karşısında yaşama ve yaşatmaya dönük bir mücadelenin olduğunu gördüklerini ifade eden Hasankeyf Koordinasyonu'nun çağrısı şu şekilde:
"Su hayattır, ama fazlası boğup yok edebilir"
"Temmuz ortasında su tutmaya başlayan Ilısu Barajı ve HES Projesi, Dicle Nehri’nin içinden geçtiği vadiyi doğasıyla, canlılarıyla, insanlarıyla ve kültürüyle tehdit ediyor. Su hayattır, ama fazlası boğup yok edebilir – Ilısu da işte öyle bir proje. Türkiye’nin son özgür akan büyük nehri Dicle ve birçok yan kolunun barındırdığı eşsiz zengin biyoçeşitliliği yok edilirse bölgenin iklimi de daha büyük bir hızla değişecek. 12 bin yıldır aralıksız insan topluluklarına mekân olmuş antik kent Hasankeyf yok olmakla karşı karşıya. Açık hava müzesi olan Hasankeyf’le birlikte kazısı bile daha yapılmamış en az 300 höyük de aynı tehdit altında. 200 yerleşim yerinde 80 binden fazla insanın yaşam kaynakları ellerinden alınmak isteniyor. Bunun gerçekleşmesi, derin bir hafızayı da kaybetmek demektir. Dicle, Irak’a devamlı aktığı için binlerce yıldır oradaki halklar da özellikle bu suya dayanarak yaşam kurmuşlardır. Onun için Ilısu Barajı orada da facia diyebileceğimiz etkilere gebe olacaktır.
"Dicle Vadisi henüz kaybedilmemiştir, kurtarabileceğimiz daha çok değer var"
14 Eylül günü ve öncesi üreteceğimiz ve ortaya koyacağımız sanatla bir yıkım ve sömürü projesi olan Ilısu’ya karşı sesimizi hep birlikte yükseltelim. Son aylarda ülkemizde birçok insan ve kurum Dicle Vadisi’ndeki tüm canlılar ve kültür için sesini yükseltmeye başladığından, hükümet 10 Haziran 2019 için Ilısu Barajı’nda ilan ettiği su tutmayı ertelemek zorunda kaldı. Tüm protestolara rağmen 23 Temmuz 2019’da fark ettik ki hükümet sessiz sedasız su tutmayı başlattı ve bizi bir oldubittiyle karşı karşıya bırakmak istiyor. Ancak bunu şimdi de sonraki bir aşamada da asla kabul etmiyoruz. Dicle Vadisi henüz kaybedilmemiştir, kurtarabileceğimiz daha çok değer var. Her şeyden önce doğa, kültür ve yaşam alanları için kazanılacak bir umut var.
Hasankeyf ve Dicle’de, Kaz, Cudi ve Munzur Dağları, Salda Gölü, Kuzey ve ODTÜ ormanlarında ve onlarca başka yerde dayatılan yıkımın karşısında yaşama ve yaşatmaya dönük bir mücadelenin olduğunu görüyoruz.
"14 Eylül’de dünyanın neresinde olursanız olun..."
14 Eylül’de dünyanın neresinde olursanız olun, enstrümanlarınızı alıp dışarıda veya evinizde çalın ve/veya şarkı ile türkülerinizi tehdit altındaki Dicle Vadisi’nin kültürel ve doğal mirası için söyleyin. Fırça, kalem veya ellerinizi kullanarak tuvale, kâğıda, duvara veya yere Hasankeyf’i, Dicle’yi ve tehdit altındaki diğer doğa ve yaşam alanlarını çizin. Kimlikler üstü bir değere sahip Hasankeyf için illaki yapacağımız bir şey var. Hasankeyf ve Dicle seni ve beni bekliyor. Birkaç şirketin daha fazla para kazanması uğruna ve hükümetin tahakküm politikalarını geliştirmesi için coğrafyamızın kalbini söküp atmalarına izin vermeyelim. Evet, şimdi Hasankeyf için şey yapma vakti. Yaptığımız çalışmalarla ilgili fotoğraf ve videoları şimdiden #HasankeyfİçinGeçDeğil hashtag'i ile ya da kampanya günü ve saati olan 14 Eylül günü saat 20.00’de Hasankeyf Koordinasyonu’nun sosyal medya hesapları üzerinden duyurulacak hashtag ile paylaşarak, kampanya aracılığıyla kamuoyunun dikkatini Hasankeyf ve Dicle’nin çığlığına çevirebilir ve projeyi durdurabiliriz.
"Hayalperest değiliz. Hasankeyf ve Dicle Vadisi kadar gerçeğiz!"
Hasankeyf, kimlikler üstü bir konumda ve evrensel bir miras ise dayanışma da küresel olmalı! Hayalperest değiliz. Hasankeyf ve Dicle Vadisi kadar gerçeğiz! Umudumuzu asla kaybetmiyoruz, Hasankeyf’i ve Dicle’yi kurtarabiliriz. Herkes bulunduğu yerden küçük ama önemli bir katkı yapabilir! Acil olarak Batman Valiliğinin 8 Ekim’de Hasankeyf’i topluma kapatma ilanına sanatımızla, yaratıcılığımızla, yapacaklarımızla karşı çıkalım. Bizim mücadelemiz hep devam edecek, bundan şüphe olmasın. Bu yıkım projesinin neresinden dönersek dönelim hepimize kazançtır!
Şimdiden Hasankeyf ve Dicle’nin çığlığına ses katacak, güç verecek herkese doğa, çevre ve tarih adına teşekkürlerimizi iletmek isteriz.
Hasankeyf Kültürümüz, Dicle Doğamız!"