Batman'ın Hasankeyf ilçesi birkaç ay içinde 12 bin yıllık tarihi; orada yaşayanların evleri, anıları ve gelecekle ilgili hayalleri; bitki ve hayvan türleri ile birlikte Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak. Dicle Vadisi'nde bir yaşam biterken, yeni bir yaşam başlayacak.
Baraj ve hidroelektrik santralinin faaliyete geçme tarihi yaklaşılırken, Hasankeyfliler arasında evleri ve iş yerleri sular altında kalınca bilinmezliğe doğru sürüklenecek olmaları nedeniyle hüzünlü ve endişeli olanlar da var, yeni yaşamlarına hemen başlamak isteyenler de…
Ilısu Barajı'nda su tutma işlemleri için hazırlıklara başlandı. Hasankeyf'e suların en geç önümüzdeki yıl ulaşması bekleniyor. Bu süreçte ise evleri ve iş yerleri sular altında kalacak Hasankeyflilerin yaşayabilmesi için yeni yerleşim yeri, yol ve köprü gibi çalışmalar bitirilmeye çalışılıyor. Ancak geçen süreç, beraberinde mağduriyetler de getirmiş.
Devletin evleri sular altında kalacak Hasankeyfliler için yeni kent merkezinde inşa ettiği 710 konuta ve iş yerlerine, yalnızca nüfusu ilçede kayıtlı olan aileler yerleştirilecek.
Mevcut İskân Kanunu nedeniyle bekârlara ev de iş yeri de verilmeyecek. 38 yaşındaki esnaf Murat Tekin de bekâr olduğu için bu haklardan yararlanamadığını söylüyor:
"Benim halihazırda evim var, dükkanım var. Ben hayatımı onlarla idame ettiriyorum ama yeni yerleşkede İskân Kanunu'na takıldık. Bize yeni yerleşkede ne ev veriyorlar, ne de dükkan veriyorlar. Dolayısıyla biz yeni yerleşkeye hangi şartlar altında geleceğimizi bilmiyoruz. Bu tabi büyük bir mağduriyettir."
Tekin, bekâr olmasının nedeninin Ilısu Barajı projesi olduğunu söylüyor. On yıllardır sürekli Ilısu Barajı'nın yapılacağı söylentisiyle belirsizlik içinde yaşadıklarını, 1981 yılında Hasankeyf'in SİT alanı ilan edilmesiyle birlikte de ev inşasının yasaklandığını, yeni bir eve taşınamayacağı için de aile kuramadığını anlatıyor.
Ilısu Barajı ve hidroelektrik santrali projesi 1954 yılında hazırlanmaya başlandı, proje 1975 yılında bitti. Baraj ve hidroelektrik santralinin temel atma töreni 5 Ağustos 2006 tarihinde o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirildi. Hasankeyfliler, proje sürecinde oluşan mağduriyetlerinin bununla da sınırlı olmadığını söylüyor.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Şubat ayında Hasankeyf esnafına çarşıdan tahliye emrini tebliğ etti.
Tebligatla, esnafın dükkanlarını kapatıp, tarihi bölgeden uzakta ve yüksekte bulunan, nehrin karşısındaki yeni yerleşim yerlerindeki dükkanlarına geçmeleri istendi.
Çarşı esnafı Hasankeyf'in henüz sular altında kalmadığı, turistlerin tarihi bölgeye gelmeye devam ettiği ve yeni yerleşim yerindeki çalışmaların bitmediği gerekçeleriyle taşınmak istemedi.
Biber gazlı, tazyikli sulu polis müdahalesiyle sonuçlanan protestoların ardından taşınma işlemi şimdilik durduruldu.
Ancak dönerci dükkanı işleten Abdulkerim Argın, yeni hayatları oturana ve turistler ilçeye yeniden gelmeye başlayana kadar devletin esnaflara mali destek vermesini istiyor.
"Şu andaki şartlarla oradaki şartlar arasında dağlar kadar fark var. Çünkü burada turizm vardı, insanlar vardı, insanları çeken bir tarih vardı. Yeni yerleşim yerinde bunun olacağını pek düşünmüyoruz. En azından ilk 5-6 yıl, çünkü yeni bir şehir yapılıyor. Şehrin oturması uzun zaman alacak. O yüzden özellikle esnafların desteklenmesi gerekiyor. En az 5-6 yıl, devlet destekli olması gerekiyor" diyor.
Yeni yerleşim yerinde konutların ve çarşının yanı sıra belediye binası, kaymakamlık binası, cami, okul, hastane, kültür parkı ve antik limanın da aralarında bulunduğu kamu alanları olacak.
Anadolu Ajansı'na göre, yeni yerleşim çalışmaları için 2 milyar 750 milyon lira harcandı. 160 metrekarelik 710 villa tipi konutun da en geç üç ay içinde hak sahiplerine teslim edilmesi hedefleniyor.
Hasankeyfliler, kendi evlerine kamulaştırma bedeli ödendikten sonra bu evlerin 116 bin Türk Lirası'na kendilerine satıldığını anlatıyor.
Hasankeyf Kültür Derneği Başkanı Ahmet Akdeniz, baraj yapılacağı söylentileriyle geçen onlarca yıllık belirsizlik nedeniyle ilçeye yatırımların gelmediğini söylüyor, bu belirsizlik ortadan kalkacağı için bir an önce yeni evine taşınmak, yeni hayatına başlamak istiyor.
"Biz burada eski Hasankeyf'te çok zor şartlarda yaşıyoruz. 45 m²'lik afet evlerinde, tuvaleti olmayan, banyosu olmayan, mutfağı olmayan… Bir odada belki 10 nüfus yatıyoruz. Bazı evler 10 nüfus. Nereye gidecek bu çocuklar? Ama yeni Hasankeyf'te ise modern, insanca yaşayacağımız, 160 m²'likevler yapılmış. Biz bir an önce oraya gitmek istiyoruz" diyor.
Ancak baraj ve hidroelektrik santraline karşı çıkan Hasankeyfi Yaşatma Girişimi, toplam 199 yerleşim yerinin yanı sıra en az 289 arkeolojik sit alanının da sular altında kalacağını kaydediyor.
Yetkililer ise projenin, hem Türkiye hem de Güney Doğu Anadolu Bölgesi için bir fırsat olduğunu belirtiyor.
DSİ'nin yaptığı açıklamaya göre, 8,5 milyar TL'ye mâl olan Ilısu Barajı, ülkedeki en fazla enerji üreten dördüncü baraj olacak, yıllık ortalama 4,12 milyar kilowatt saat elektrik üretecek.
Yetkililer, baraj tamamlandıktan sonra ilçenin yeniden turizme kazandırılacağını, tekneler ve teleferikle Hasankeyf'e turlar düzenleneceğini söylüyor.
Projeye karşı çıkanlar ise Hasankeyf'te toprak altında da halen tarihi eserlerin bulunduğunu, bu eserlerin de gün ışığına çıkarılarak ilçenin bir açık hava müzesi haline getirilmesini istiyor.
Bir zamanlar mesken olarak kullanılan binlerce mağara, burada yerleşimin çok eski çağlarda başladığını gösteriyor.
Mezopotamya'nın bereketli toprakları üzerine kurulu, Dicle Nehri'nin hayat veren sularını içeren bu antik kent, savunmaya elverişli tepeleri, kayaları ve mağaralarıyla da birleşince, eski çağlardan beri hükmedenlerin paylaşamadığı bir yer olmuş. Şimdi bu uygarlıkların miras bıraktığı eserlerin 7 tanesi yeni yerleşim alanına taşınıyor. Yetkililer, diğer eserlerin de oldukları yerde korunacaklarını söylüyor.
550 yıllık Zeynel Bey Türbesi, yeni yerleşim yerindeki kültür parkına çoktan taşındı. Hasankeyf Kültür ve Turizm Dayanışma ve Kalkınma Derneği Başkanı Zeydan Ayhan, barajın bitmesi nedeniyle artık projeye karşı çıkmanın bir anlamı kalmadığını, şimdi önemli olanın mağduriyetlerin giderilmesi ve kültür varlıklarının hasarsız bir şekilde taşınması olduğunu düşünüyor.
"Siz buraya gezmeye geldiğiniz zaman tarihi eserleri görüyorsunuz. El Rızk Cami'yi görüyorsunuz, Zeynel Bey Türbesi'ni görüyorsunuz, köprüyü görüyorsun, hamamı görüyorsun, Sultan Süleyman Külliyesi'ni görüyorsun, Kasr-ı Rabia'yı görüyorsun. Sadece görüyorsunuz. Bunlar benim oyun alanım. Çocukken ben onlarla beraber doğdum. Yani oyun hamurun gibi bir şey düşün. Onların içindeydim. Ve ben çocukluk arkadaşlarımı yanımda istiyorum. Ve iyi bir şekilde istiyorum. Zeynel Bey Türbesi'ni taşıdılar. Ben geçen Zeynel Bey Türbesi'ni görmeye gittim, üzüldüm. İyi bir taşıma değil o" diyor.
Çevre ve kültür dernekleri, Hasankeyf'in sular altında kalmasıyla ekosistemin de bozulacağını, endemik bitki türlerinin ve nesli tükenmekte olan hayvanların da yok olacağını savunuyor.
Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi'nden Rıdvan Ayhan, "Yalnız tarih değil, doğayı katlediyorlar bunlar. Suyu katlediyorlar, hayvanları katlediyorlar. Bitkileri katlediyorlar. Burada su tutulduğu zaman ekosistem değişecek" diyor. "Su boğazına yetişene kadar" projeye karşı çıkacağını söyleyen Ayhan sözlerini şöyle noktalıyor: "Biz diyoruz ki, bir an önce barajın su seviyesini indirsinler, Hasankeyf'i kurtarsınlar."
Sulara gömülecek olan Hasankeyf'te son durum: 'Gül dalında güzeldir' DERGİ - Hasankeyf'te tarih sulara mı gömülecek?