13 Nisan 2025 10:02
Güncelleme: 13 Nisan 2025 10:12
Gazeteci Timur Soykan, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki radyoaktif skandalın mesajlarını ortaya çıkardı. Konuşmalarda doktor ve teknisyenlerin suçlarını kabul ettiği görüldü.
Birlik Sağlık Sen Muğla İl Başkanı Abdullah Gül’ün Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu ile Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Merkezi’ndeki tiroit sintigrafisinde insanlara yüksek dozda radyoaktif madde verildiği iddiası gündeme gelmişti. Bu iddia Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı müfettiş incelemesinde de doğrulanmıştı. Ancak müfettiş olayın yargıya intikal ettirilmesine gerek duymamıştı. Soruşturmanın gecikmesi sayesinde Nükleer Tıp Merkezi’nde hizmet alımı yapan MNT Sağlık Hizmetleri A.Ş. 36 aylık ihaleyi 120 milyon TL’ye aldı. Bu ihaleden sonra şirkete ihale yasağı geldi.
Birlik Sağlık Sen Muğla İl Başkanı Abdullah Gül’ün Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu ve sunduğu belgelere göre; skandal yüksek doz radyoaktif madde verilmesiyle sınırlı değil.
Soykan'ın yazısı şöyle:
"Doktorların tutanak ve dilekçesinden sonra Sağlık Bakanlığı müfettişinin incelemesi sürerken ilginç gelişmeler yaşandı. İddiaya göre; MNT Sağlık Hizmetleri A.Ş.’nin personeli olan teknisyenler, haklarında adli sürecin başlamasını engellemek için planlar yaptı. Bir teknisyen, kurdukları WhatsApp grubundaki yazışmaları doktorlara ve müfettişlere verdi. Bu WhatsApp yazışmaları Abdullah Gül tarafından Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na da sunuldu.
İddiaya göre bu WhatsApp yazışmalar şöyle:
M.M: Evet bence de öyle yapalım.
E.E: Hepimizi bir hayatı var. Bunun uzaması aşırı kötü olur. İş bulunur bulunmaz ama daha uzamasın.
Bir teknisyen bu grupta şöyle yazıyor: “Bana kaç defa ‘Efora girdin perzantin zamanı sen var mıydın’ diye sordular. Ozan hoca ‘Adozini nasıl yapıyordun sen’ diye sordu. Eğer bunu da öğrendilerse işin içinden asla çıkamayız, tamamen bittik.”…
M.M: Biz istifa edelim diyeceğiz işte. Bizim ile çalışmak istemiyorlar zaten.
E.E: Bence de yeter ki uzamasın diyelim. Biz bunları ödeyemeyiz diyelim.
Bir başka teknisyen ise kalp sintigrafisi konusundaki inceleme hakkında şöyle yazıyor:
“Adam bir koli EKG koymuş odaya. Sen görmedin mi? Ben dosya götürmeye korkuyorum artık.”
Ö.A. yanıt yazıyor:
“Yok ben dikkat etmemişim. Baksın hepsine. Bir şey elde edemez. EKG’ye bakıp ne anlayacakmış.”
Bir başka teknisyen:
“Aynen öyle hiçbir şey yok EKG’lerde.”
Bir başka teknisyen:
“Herkese aynı etki vermez ki.”
Ö.A: “Yok anjiyolar yanlış çıkıyormuş. Öyle diyorlardı.”…
Teknisyen M.M. devamında şöyle yazıyor:
“Onları yırtıp atmadık mı abi biz.”
Ö.A: “Neyleri.”
E.E: “Çok eskileri, atmıştık.”
Ö.A: “Attık.”
M.M: “Adozinden memnun değillerse biz ne yapalım.”
Doktorlarla yapılacak görüşme öncesinde teknisyenlerin WhatsApp grubunda M.M. şöyle yazıyor: “Tamam işte biz diyeceğiz ki ‘Hocam siz ne istiyorsanız artık onu yapacağız. Gitmemizi istiyorsanız da hemen gidebiliriz. Yeter ki adliyeye adliyeye gitmesin’ diyeceğiz.”…
Z. isimli teknisyen: “Aşağıdaki bölümde olduğu gibi değil dimi artık veriliyor şu lanet şey.”
M.M: “Z. şu mesajları atma Allah aşkına.”
Savcılığa sunulan bu yazışmalarda suçun bir bölümünün itiraf edildiği öne sürülüyor ancak bu konuyu savcılık soruşturması netleştirecek.
Elbette bu skandal sadece hastanedeki birkaç teknisyene yüklenemez. Bu teknisyenlere eğitim vermek ve denetlemekle sorumlu olanların soruşturulması gerekiyor. Hem teknisyenlerin çalıştığı hizmet alımı yapılan şirketin hem de hastanenin sorumluluğu var. Üstelik MNT Sağlık Hizmetleri A.Ş. özel ve devlet hastanelerinde onlarca Nükleer Tıp Merkezi’nde hizmet veriyor. Buraların da denetlenmesi gerekiyor."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
© Tüm hakları saklıdır.