26 Mart 2024 08:26
Alican Uludağ
31 Mart yerel seçimlerinin en kritik kentlerinin başında, 6 Şubat depremlerinin ağır yıkıma yol açtığı Hatay geliyor. CHP'nin yeniden aday gösterdiği Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın işi bu kez kolay değil. Seçimin "bıçak sırtı" olacağı tahmin ediliyor. Ancak Hataylılar, depremin yol açtığı sorunlar yerine adaylık tartışması ve kaset iddialarının gündeme gelmesine tepkili. Depremzedelerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasının ardından "AKP'nin adayı seçilmezse kente hizmet gelmez" kaygısı da yaşanıyor.
Hatay'da 2009'dan bu yana Lütfü Savaş belediye başkanı olarak görev yapıyor. 2009 yerel seçimlerinde AKP'den Antakya Belediye Başkanı olarak seçilen Savaş, 2014'te AKP'nin Sadullah Ergin'i aday göstermesi üzerine CHP'den aday olmuştu. Yüzde 41 oyla belediye başkanı seçilen Savaş, 2019 yerel seçimlerinde ise oy oranını yüzde 55,1'e çıkardı. Oy farkı ise 5 binden 110 bine çıktı. Oy oranı farkı yüzde 12 oldu. 2019'da MHP AKP'yi, İYİ Parti ise CHP'nin adayını desteklemişti.
Ancak 31 Mart seçimlerinde şartlar, Lütfü Savaş'ın aleyhine görünüyor. İYİ Parti bu kez CHP'yi desteklemiyor ve Nusret Cömert'i aday olarak gösterdi. TİP, DEM Parti, Memleket Partisi, Zafer Partisi, DEVA, DSP muhalefet cephesinden aday çıkaran diğer partiler. 6 Şubat depreminin de Lütfü Savaş'ın oylarında düşüşe neden olacağı düşünülüyor. Gökhan Zan'ın adaylığının da Savaş için oy kaybı yaratabileceği belirtiliyor.
AKP ve MHP ise eski AKP milletvekili Mehmet Öntürk'ü aday gösterdi.
DW Türkçe'nin Hatay'da ulaşmaya çalıştığı Lütfü Savaş ve Mehmet Öntürk, programlarını gerekçe göstererek soruları yanıtlamadı. Ancak Savaş cephesi, depremin hemen ardından belediyenin ayakta kalan personeli ve araçlarıyla kurtarma çalışmalarına katıldığını söylüyor. Zan'ın iddiaları için ise yargıya başvurulacağı belirtiliyor.
Son haftalarda kaset iddialarıyla tartışmaların odağı haline gelen ve TİP'in adaylığını geri çektiği açıklamasına rağmen adaylıktan vazgeçmeyen Gökhan Zan ise kentteki seçim çalışmaları sırasında DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı. Hatay'da gün geçtikte sorunların daha kötü olduğunu, Hatay'ın yeniden ayağa kaldırılması için herkesin el ele vermesi gerektiğini söyleyen Gökhan Zan, depremden önce de halkın belediyecilik anlamında hizmet alamadığını ifade etti. "Aslında belediye de hükümet de bizi terk etmiş. Hatay halkı sahipsiz, hem de seçeneksiz bırakıldı" diyen Zan, Savaş'ı belediyeciliği aile şirketine dönüştürmekle suçluyor.
Zan, kendisine ait olduğu iddia edilen ve seçimden çekilmemesi karşılığında para teklif edildiği öne sürülen ses kaydına ilişkin soruları da yanıtladı. "Böyle bir ses kaydı hiç olmadı" diyen Zan, konuyu yargıya taşıdığını, ortada yargısız bir infaz ve itibar suikastı olduğu iddiasında. Zan, seçim sürecinde oylarının arttığı için kendisine yönelik adaylığını geri çekmesi baskısı yapıldığını ifade etti. Bu oyuna boyun eğmeyeceğini belirten Zan, "Asla geri çekilmeyeceğim. Bunun sorumluları yargıya hesap verecek" diye konuştu.
Kendisine kimin kumpas kurduğunun sorulması üzerine Zan, "Bunun içinde Lütfü Savaş var, onun danışmanları var" iddiasında bulundu. TİP Genel Başkanı Erkan Baş'ın kendisine atfen "Geleceğimi düşünmek zorundayım" dediği sözünün anımsatılması üzerine ise Zan, "Ben böyle bir söz kullanmadım. Bana karşı komplo kuruldu. Yargıdan sonuç çıkana kadar herkes masumdur. Yargıdan sonuç çıkınca da herkes utanacak" dedi.
Kentin önde gelen sivil toplum örgütü yöneticileri de seçim sürecinde yaşanan tartışmalardan rahatsız. Antakya Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Hikmet Çinçin, depremin ardından Hatay'da 560 bin göç verildiğine dikkat çekerek "Benim endişem, göçün kalıcı hale gelmesi. Bu durum Hatay'ın demografik yapısının bozulmasına neden olabilir" dedi.
Seçimlere ilişkin görüşünü sorduğumuz Çinçin, "Kimin nasıl hizmet edeceğinden çok ses kaydı, CHP Genel Merkezi'nin Lütfü Bey'i atadıktan sonra bir dizi kararsızlığı, gündemi işgal etti. Halbuki beklentimiz nasıl bir yerel hizmet ağı, nasıl bir hızlı iyileşme olacağını beklerdik" dedi. Çinçin, Erdoğan'ın açıklaması için ise "O söz halkı üzdü, kaygılandırdı. Hatay'ın asıl sorunları gözardı ediliyor. Halk tedirgin, gelecek kaygısı yaşıyor" diye konuştu.
Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz da Lütfü Savaş ve Gökhan Zan özelinde yaşananların seçimleri etkileyeceği görüşünde:
"Bu görüntüler, depremden çıkan bir il için utanç verici. Hepimiz utanarak izliyoruz bu gelişmeleri. Böyle bir dönemde AKP'nin de CHP'nin de diğer partilerin de siyaset üstü karar alarak birlikte hareket etmeleri gerekirken bu şekilde ayrışmaları, bir de bu kaset kumpaslarının olması bize göre Hatay verici utanç verici. Bütün dünyaya rezil olduk. Bu seçim dolayısıyla Hataylı olmaktan utandım."
"Lütfü Savaş kazanır mı?" sorusuna ise Yılmaz, "Şu an için seçimler bıçak sırtı. Şu an kazanacak bir aday var, diyemiyorum. TİP'in adaylığını geri çekmesi çok fazla bir şeyi değiştirmeyecek" dedi.
Defne'de TKP (Türkiye Komünist Partisi) adayının CHP'ye karşı şanslı olduğunu söyleyen Yılmaz, "Ancak orada da TİP'in de aday göstermesi, CHP'nin şansını artırdığını düşünüyorum. Samandağ'da ise şu an başa baş gidiyorlar. CHP ile TİP arasında geçecek seçim. Bir gıdım TİP önde. Samandağ seçimleri her şeye gebe" dedi.
Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş da aradan bir yılı aşkın süre geçmesine karşın eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, temiz içme suyu, güvenlik gibi konularda sağlıklı koşulların sağlanmadığına dikkat çekti. Tıraş, "Bizler bir çok acı yaşanırken hayata tutunmaya çalışırken maalesef siyasetin gündemi sorunlarımız olmadı. O aday mı bu aday mı tartışması yaşandı. Tamamen deprem sorunları konuşulması gerekirken adaylar tartışıldı. Bu da insanları rahatsız etti. Özellikle enkazda birkaç gün bizler yalnız bırakıldık. Büyük sorumluluk hükümetin. Ancak yerel belediyeler de başarılı bir sınav vermedi" görüşünü kaydetti.
6 Şubat depremleri, Hatay'da özellikle Antakya, Defne ve Samandağ ilçelerinde ağır yıkıma neden olmuştu. Kent merkezleri, enkazların temizlenmesiyle tanınmayacak bir hale dönüştü. Defne ve Antakya merkezleri, ilan edilen riskli ilan kararının ardından yapılan ihalalerle birlikte şantiye alınana dönmüş durumda. Kent sokaklarında özellikle harfiyat kamyonlarının kullanması nedeniyle yollarda oluşan çukurlar dikkat çekiyor. Yağmurlu günlerde yollar göle dönüyor. Güneşli günlerde ise kent toz bulutu altında. Sağlıktan eğitime, ulaşımdan barınmaya kadar halkın sorunları çözüm bekliyor. Depremzedelerin büyük bir bölümü, kentin altyapısı çöktüğü için konteyner kentlere sıkışmış durumda.
Halk bu şartlar altında kararsız bir şekilde sandığa gidecek gibi görünüyor.
Depremde evi ve işyeri yıkılan kuaför Gül Gültutan, AKP'de birleşilmesi halinde daha hızlı yol alınacağını düşünüyor. Gültutan, Lütfü Savaş'a bakışını "Depremde onun bir sorumluluğu yok aslında ama bizi o dönem yalnız bıraktı" sözleriyle özetliyor.
Emekli olduğunu ancak aldığı maaş yetmediği için iş arayan Nurettin Harnupoğlu da "Hangi aday hayırlı olacaksa o seçilsin. Belediye başkanlığında AKP'yi düşünüyoruz" diyor. Daha önce Lütfü Savaş'a oy verdiğini belirten Harnupoğlu, sözlerini "Artık şimdi bilmiyoruz. Bir soru işareti bırakmış bizde. Burada AKP ve CHP yarışacak. Pek karar veremiyoruz. Yukarı tükürsek bıyık aşağı tükürsek sakal" diye sürdürüyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a oy verdiğini belirten Harnupoğlu'nun eşi Hüsniye Harnupoğlu ise iktidarın kazanması halinde kente hizmet gelebileceğini söylüyor.
İmam nikahlı eşinin terk ettiği 4 yaşındaki oğluyla akrabalarının konteynerinde kalan Selvi Alır ise "Depremden kimsenin bana bana bir yardımı dokunmadı. Ne aile desteği verdi. Ne beni maaşa bağladılar" diyor. Bundan sonrası için "Kim hak ediyorsa o başa gelsin" diyen Alır, "Beni sorarsan ben sonuna kadar CHP'liyim. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a da attım. Yerel seçimde ise Lütfü Savaş'a verdik" ifadesini kullanıyor.
55 yaşındaki emekli Hasan Demirkol da en büyük talebinin evlerine yerleştirilmek olduğunu söylüyor. Bir yılı geçmesine karşın CHP'den kimsenin durumlarını sormadığını iddia eden Demirkol "Lütfü Savaş bizi yalnız bıraktı" diyor. Demirkol, iktidarın sorumluluğuna ilişkin ise "Oldu, olmadı diyemeyiz" demekle yetiniyor.
Uzun Çarşı'da tenekeci ustası olan ve depremde oğlu, gelini ve iki torununu kaybeden 78 yaşındaki Mustafa Gürler de "Partiyi politikayı sevmem. Kim gelirse gelsin iş yapsın. Antakya ölü, Antakya yetim. Antakya öksüz. Ama Antakya'nın ayağa kalkması lazım. Fakat bir kere olsun çarşıya gelmedi Lütfü Savaş. Biz bu kadar mı kötü bir insandık?" ifadelerini kullanıyor.
Hatay'da seçim rekabetinin en fazla yaşandığı ilçelerin başında ise CHP'nin yönettiği ve Alevi nüfusun yoğun olarak yaşadığı Samandağ ve Defne geliyor. Defne'de CHP'li aday Halil İbrahim Özgün'ün karşısında TKP'nin adayı Hizam Hasırcı ve TİP'in adayı Mehmet Güzelyurt yarışıyor. Samandağ'da ise CHP'nin adayı Süleyman Bedir Abacı'nın karşısında TİP'in adayı Emrah Karaçay iddialı. TKP'nin Defne'de, TİP'in ise Samandağ'da seçimi kazanma ihtimali var. Ancak TKP ve TİP'in Defne'de tek adayda uzlaşmaması, CHP'nin şansını artırmış durumda. Bu süreçte TKP ve TİP'in görüşmeleri olumsuz sonuçlanmış.
DW Türkçe'nin konuştuğu CHP'nin adayı Halil İbrahim Özgün, halkçı ve toplumcu belediyecilik vaat ediyor. Defne'nin kendi çarşısı, sanayisi, sebze hali olmadığını belirten Özgün, "Öncelikle kendi kendine yetebilen bir Defne Belediyesi ve Defne olma hayalimiz var" dedi. Özgün, zarar gören sokakların yapılması için asfalt ve parke taşı şantiyesi kuracaklarını, çöp ihalesini kaldıracaklarını söyledi. Kadın ve gençlere yönelik öncelikle politikalar geliştireceğini ifade eden Özgün, üretim kooperafleri, kreş, kütüphane kafeler, gençlik merkezi, kültür merkezi, ve rehabilitasyon merkezi kuracaklarını açıkladı.
8 Ekim'de adaylığı açıklanan Hizam Hasırcı, uzun süredir ilçede çalışmalarını sürdürüyor. Defne'yi yeniden ayağa kaldırma iddiasında olan Hasırcı, "Üreten bir Defne amaçlıyoruz. Bunu da üretim kooperatifleriyle başaracağız" dedi. Yozlaşmış, çürümüş, ranta dönmüş bir belediyecilik anlayışına son vereceklerini belirten Hasırcı, halkçı bir belediyecilik anlayışı getireceklerini kaydetti. TİP'le Defne'de ortak aday görüşmelerinin yapıldığını anımsatan Hasırcı, "Masalara oturduk. Bazı zamanlarda birçok şey üzerinde anlaştık. Ancak sürekli bir el bu anlaşmayı bozdu. (Gökhan Zan olayından sonra) Benim de sürekli kafamda soru işaretleri oluyor" dedi. Hasırcı, TİP'i "söylediklerinizle yaptıklarınızın çelişmemesi gerek" sözleriyle eleştiriyor. Samandağ'da TKP'nin TİP'i desteklediğine işaret ediyor ve benzer adımı Defne'de bekliyor.
TİP'in Defne Adayı Mehmet Güzelyurt ise DSP adayı olarak girdiği 2019'daki yerel seçimlerinde yüzde 24,32 oranında oy aldı. Sol Parti, TKP ve TİP'in birleşip seçime ortak girme fikrini "Ütopya" olarak nitelendiriyor ve her partinin farklı politikaları olduğunu söylüyor. TİP'in Can Atalay meselesiyle uğraşırken TKP'nin adayını açıkladığını kaydeden Güzelyurt, TİP'in adaylaşma sürecinin "dayatma" olarak görüldüğünü söyledi. Güzelyurt, "Benim adaylığımdan sonra TKP tarafından yersiz homurdanmalar başladı. Niye çıkıyorsunuz, biz çıktık gibi. Biz bunları sineye çektik bir yere. Ama şimdi bunların bir son bulması gerek" dedi. Görüşmeler sırasında TKP ile bir güvensizlik oluştuğunu belirten Güzelyurt, "Ben de bu ittifakı artık mümkün görmüyorum" dedi.
© Tüm hakları saklıdır.