Gündem

HDP, AİHM'in Demirtaş kararını, çözüm sürecinden 15 Temmuz'a uzanan bir kronolojiyle kitapçık yaptı

26 Ocak 2021 12:41

HDP, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nin Selahattin Demirtaş'ın "derhal serbest bırakılmalı" kararının 35 gündür uygulanmadığını hatırlatarak, AİHM kararının özetini ve karara giden yargı süreçlerini içeren bir kitapçık hazırladı.

3500 adet basılan kitapçık; siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara, meslek odalarına, barolara ve diplomatik temsilciliklere gönderilecek. 

24 sayfa olarak hazırlanan kitapçıkta AİHM Büyük Daire'nin kararının özeti, AİHM kararının uygulanmaması durumunda nelerin olabileceği, Demirtaş'ın yargı süreci, yargı sürecinin arka planındaki siyasal süreç ve olayların kronolojisi, Demirtaş hakkındaki hazırlanan fezlekelerin yıllara göre sayıları gibi bölümler yer aldı.

Kitapçıktan bazı bölümler şöyle: 

AİHM Büyük Daire kararı ne anlama geliyor?

Kitapçıkta, "misyonu demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında ortak bir payda yaratmak olan Avrupa Konseyi’nin temelini oluşturan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye'de 1990 yılında yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.

Avrupa Konsey’in yargı organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının Anayasa’nın 90. maddesine göre bağlayıcılığının net olduğu vurgusunun yapıldığı kitapçıkta "Anayasa’nın 90. maddesinin 2004 yılında, 'Bu kararlar bizi bağlamaz' diyen iktidar partisi tarafından getirilen bir değişiklikle yasalaştığı" belirtildi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişteki AİHM başvurusu da kitapçıkta yer aldı: 

"Nitekim farklı politik görüşlere mensup pek çok kişi AİHM’e başvurmuş, bu başvurular neticesinde insan hakları alanında oldukça önemli içtihatlar oluşmuştur.

Örneğin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1997’de Siirt'te bir miting sırasında yaptığı konuşmada okuduğu şiir nedeniyle aldığı cezanın onanması üzerine, 1999 yılında AİHM'e başvurarak adil yargılama talep etmiştir."

"Büyük Daire olarak toplanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 18 Eylül 2019 ve 12 Kasım 2020 tarihlerinde yapılan kapalı müzakere sonrasında, 12 Kasım 2020 tarihinde kabul edilen ve aşağıda özetlenen kararı vermiştir. Karar, AİHM’in internet sitesinden açıklandığı 22 Aralık 2020 tarihinden itibaren yargı için kesin ve bağlayıcı hale gelmiştir. Kararın uygulanmaması, Sayın Demirtaş ve diğer ilgili kişiler için her gün yeni bir hak ihlali anlamına gelmektedir" denilen kitapçıkta AİHM Büyük Daire'nin kararının uygulanmaması durumuna nelerin olabileceğine de yer verildi: 

 

AİHM Kararı uygulanmazsa... 

Kararların uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle sorumlu Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi, Türkiye’den görüş isteyecek ve kararın uygulanmaması halinde Türkiye yaptırımlara
muhatap olacaktır. İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını yerine getirmeyen devletler hakkında Komite, 3’te 2 çoğunlukla karar alarak, üye devleti AİHM’e şikayet edebilmektedir. Bu nedenle Türkiye, Konsey’deki haklarının kısıtlanmasından, üyelikten çıkarmaya kadar çeşitli yaptırımlarla karşılaşabilecektir. Fakat, alınacak yaptırım kararlarından bağımsız olarak, Mahkeme kararının uygulanmamasının, Türkiye’nin Avrupa kurumları bünyesindeki imajını ağır biçimde zedeleyeceği de açıktır

Mahkemenin Sayın Demirtaş hakkında verdiği karar, AİHM’in internet sitesinden açıklandığı 22 Aralık 2020 tarihinden itibaren yargı için kesin ve bağlayıcı hale gelmiştir. Kararın uygulanmaması, Sayın Demirtaş ve diğer ilgili olanlar için her gün yeni bir hak ihlali anlamına geldiği gibi, Türkiye Devleti tarafından Sözleşme’ye ve Mahkeme’nin yetkisine ilişkin taahhüt de ihlal edilmektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, kararın uygulanıp uygulanmadığını izler, denetler ve raporlar, devletlere planlamalar önerir, ara kararlar alır. Bütün bu süreci baştan sona yönetir. Ekonomik ve ticari ilişkileri etkileyecek, Türkiye’nin ülkeler arası insan hakları mutabakatının dışına çıkmasına neden olacak bu gidişatın önüne geçilmesi, tüm muhalefet güçlerinin hep birlikte insan hakları ve hukukun üstünlüğünden yana tereddütsüz bir tutum sergilemesiyle mümkün olacaktır." 

 

 

Kitapçıkta çözüm sürecinden 7 Haziran seçimlerine, 1 Kasım seçimlerinden IŞİD saldırılarına, 15 Temmuz'dan yargılamalara kadar bütün siyasal süreç de kronolojik olarak yer aldı: 

Siyasal süreç  ve olayların kronolojisi 


● 2012 yılının sonuna doğru, Kürt sorununa demokratik ve barışçıl bir çözüm bulmak
amacıyla “çözüm süreci” olarak bilinen görüşmeler süreci başlatıldı ve Türkiye’de
insan haklarının korunmasını geliştirmek amacıyla bir dizi reform kabul edildi. Bu
bağlamda AİHM kararında Sayın Demirtaş’ın açıklamalarının bu süreç ışığında değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

● Demirtaş’ın da olduğu milletvekillerinden oluşan heyet, Abdullah Öcalan’ın tutulduğu cezaevinin bulunduğu İmralı Adası’nda ziyaretler gerçekleştirdi. Heyet, 28 Şubat 2015 tarihinde, o dönemin iktidar ve devlet yetkililerinden oluşan bir heyet ile “Dolmabahçe Mutabakatı”nı kamuoyuna
açıkladı.

● 7 Mart 2015’te Recep Tayyip Erdoğan, “400 vekil verin bu iş huzur içinde çözülsün” dedi.

● 17 Mart 2015’te seçime parti olarak girme kararı veren HDP’nin Meclis grup toplantısında Demirtaş kürsüden üç cümlelik bir konuşma yaptı: “Seni başkan yaptırmayacağız. 

● 22 Mart 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan Dolmabahçe açıklamasını doğru bulmadığını söyledi.

● 7 Haziran 2015 tarihli genel seçimlerden birkaç hafta önce Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan basına şu açıklamada bulundu: “HDP barajı geçerse, çözüm süreci kalmaz.”

● 5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Diyarbakır’daki son seçim mitinginde IŞİD tarafından yapıldığı anlaşılan ve 5 kişinin hayatını kaybettiği bir saldırı gerçekleştirildi, 100’den fazla kişi yaralandı.

● 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde HDP oyların % 13.12’sini alarak ikinci büyük muhalefet partisi oldu. AKP, 2002’den bu yana ilk kez Meclis’teki çoğunluğu kaybetti.

● 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD tarafından Suruç’ta, 34 kişinin hayatını kaybettiği ve 100’den fazla insanın yaralandığı bir katliam gerçekleştirildi.

● 22 Temmuz 2015 tarihinde, Ceylanpınar’da iki polis memuru evlerinde öldürüldü. Bu saldırıdan bir gün sonra, güvenlik güçleri ile PKK arasındaki çatışmalar tekrar başladı. Bu cinayetin failleri hala tespit edilmedi. HDP’nin olayın araştırılması için verdiği Meclis araştırma önergeleri AKP tarafından reddedildi.

● 28 Temmuz 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı basın açıklamasında HDP liderlerinin
terör eylemlerinin “bedelini” ödeyeceğini söyleyerek; “Ben parti kapatılması olayını
doğru bulmuyorum. Fakat bu partinin yöneticilerinin bu işin bedelini ödemeleri gerekir
diyorum. Fert fert, birey birey” dedi.

● Aynı gün, Demirtaş partisinin grup toplantısında, “Biz, ne dağdakinin, ne askerdekinin,
ne polisin öldürülmesine izin vermeyeceğiz… Onlar bedel ödemesin… Ne bedel ödenecekse, biz hazırız” diyerek, “barış duygusunun” kazanacağını vurgulamayı sürdürdü.

● Ağustos 2015’te, vali ve kaymakamlar bazı kentlerde sokağa çıkma yasağı ilan etti.

● 13 Eylül 2015 tarihinde Demirtaş Lice’de basın açıklaması yaptı ve “Halkımız atananların değil seçilmişlerin yetkili olduğu kendi meclisleri ile, belediye ile kendini yönetmek istiyor. Halkımız her yerde baskı politikalarına katliam politikalarına karşı direnebilecek güçtedir” diyerek barışçıl düzlemde özyönetimi savunarak, devletin şiddet politikasını kınadı.

● 10 Ekim 2015 tarihinde, IŞİD Ankara’daki Barış Mitingine canlı bomba saldırısı düzenledi. Bu saldırıda 103 insan yaşamını kaybetti, çok sayıda yurttaş ağır yaralandı.

● Koalisyon hükümeti kurulamadığı için 1 Kasım 2015 tarihinde erken seçime gidildi,
HDP oyların % 10.76’sını aldı. AKP, seçimi ve Meclis’te çoğunluğu yeniden kazandı.

● Erdoğan 28 Temmuz 2015 tarihli konuşmasında, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin tek başına hükümet kurabileceği çoğunluğu kaybetmesinden sorumlu tuttuğu HDP’yi hedef aldı ve “Parlamento, bence gerekli değerlendirmelerini yapmalı. Bunları dokunulmazlık zırhından arındırmak suretiyle de ‘terör örgütüyle iş mi tutuyorsun, senin sırtını dayadığın yer terör örgütü mü? Bunun bedelini ödeyeceksin ve bunu ödetmeli. Yapılması gereken budur diye düşünüyorum” diyerek HDP’ye yönelik siyasi yargı operasyonunun ilk açık sinyalini verdi.

● HDP, 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 10,76 oy alıp, yüzde 10 oranındaki seçim
barajını aşarak 59 milletvekilliği kazandı.

● Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Ocak ve 16 Mart 2016 tarihlerinde yeniden dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik açıklamalar yaptı.

● 22 Mayıs 2016’da Meclis, Anayasa’ya geçici bir madde eklenmesine ilişkin Anayasa değişikliğini kabul etti. Bu değişiklikle, Anayasa’nın 83. maddesinin 2. paragrafında düzenlenen yasama dokunulmazlığının, değişikliğin kabul edilmesinden önce dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle Meclis’e gelen bütün dosyalar için kaldırılmasının önü açıldı. Bunun sonucunda 550 milletvekilinden 154’ünün dokunulmazlığı kaldırıldı.

● 4 Kasım 2016’da başlayan operasyonlarla Demirtaş’ın da aralarında olduğu 14
HDP milletvekili tutuklandı.

● 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi sonrası 20 Temmuz’da, 2 yıl sürecek
olan Olağanüstü Hal Rejimi ilan edildi.

● 16 Temmuz 2016’da Erdoğan darbe girişimini kast ederek “Bu, Allah’ın bize büyük
bir lütfudur” dedi.

● 16 Nisan 2017’de OHAL baskısı altında yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu ile
Türkiye’de rejim değiştirildi. Kuvvetler ayrılığı ilkesi tamamen ortadan kaldırılarak tüm
yetkiler tek bir kişide toplandı. İktidar yargıyı istediği şekilde dizayn edebilme imkanına
kavuştu.

● Kasım 2018’de AİHM’in, Demirtaş’ın siyasi nedenlerle tutuklandığını, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin kararı sonrası Erdoğan; “AİHM terör sevicidir. Karar bizi bağlamaz, karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” dedi.

● 17-18 Eylül 2019 tarihinde görülen AİHM Büyük Daire duruşmasının ardından, 20-21
Eylül 2019’da Erdoğan; “Bunları bırakamayız, bırakırsak şehitler bize hesap sorar” diyerek kararın uygulanmayacağını açıkça ifade etti.

● 22 Aralık 2020’de açıklanan Büyük Daire Kararı sonrasında Erdoğan; “Şimdi görüyoruz ki, tüm yollar tüketilmeden AİHM bu kararı almıştır. Bu adımlar tamamıyla siyasidir. Bunun da gerekçesini biliyoruz. Resmen çifte standarttır, hatta ikiyüzlülüktür” dedi