Ayşe Sayın
31 Mart yerel seçimleri öncesinde, İstanbul dahil, batı illerinde aday çıkarmayarak AKP-MHP bloğu karşısındaki parti adaylarını destekleme kararı alan ve İstanbul'da CHP adayını destekleyen HDP, yenilenecek seçimlerde nasıl bir tutum alacağını partisinin yetkili kurullarında belirleme kararı aldı.
HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan 31 Mart'ta CHP'ye rağmen Ekrem İmamoğlu'nu desteklediklerini belirterek, "Biz kendi stratejimize oy verdik. Ancak tavrımızın ne olacağına dair parti meclisimizi toplayıp, kararımızı ete kemiğe büründüreceğiz" dedi.
Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimini iptal etmesi ve 23 Haziran'da yenilenmesi yönündeki kararının ardından, kentte yüzde 10 dolayında oyu olan HDP'nin tutum değiştirip değiştirmeyeceği tartışılıyor.
Bunun en önemli nedeni ise 8 yıl sonra Abdullah Öcalan'ın 2 Mayıs'ta avukatlarıyla görüşmesine izin verilmesi ve bunun tam da YSK'nin iptal kararı verdiği gün açıklanması oldu.
HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, iptal kararından sonra YSK kararına çok sert tepki gösterirken, 23 Haziran'daki seçimi "otoriter sistemin kendisine aradığı plebisit, kendisini oylatması" olarak nitelendirmiş, "İşte tam da bunun karşısında demokrasi referandumunu var etme zamanıdır" mesajı vermişti.
Temelli, HDP'nin tutumunun ne olacağı, aday çıkarıp çıkarmayacağı yönündeki tartışmalara da "Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk var, HDP orada olacak. Bizim ne yapacağımızla vakit harcamayın, esas siz ne yapacaksınız?" açıklaması yaptı.
HDP'de ağırlıklı görüş, partili seçmenin 31 Mart'taki tavrını sürdüreceği yönünde. Ancak HDP'de 31 Mart'ta CHP'nin doğrudan kendilerini muhatap almaması ve açıkça destek istenmemesinden duyulan rahatsızlık da dile getiriliyor.
Abdullah Öcalan'a 8 yıl sonra avukat görüşü izni verilmesi, AKP'nin İstanbul seçimlerine dönük bir hamle mi, HDP yenilenecek seçimlerde tavır değiştirebilir mi?
BBC Türkçe'nin bu konudaki sorularını yanıtlayan HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Öcalan'a avukat görüş izni verilmesinin zamanlaması konusunda iktidarın seçim hesabıyla hareket edip etmeyeceğini bilemediğini belirtirken, görüş izni verilmesinin gecikmiş bir yasal hakkın yerine getirilmesi olduğunu söyledi.
Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması için başta Hakkari Milletvekili Leyla Güven olmak üzere cezaevlerinde ölüm orucuna dönüşen açlık grevlerinin sona ermesi atılması zorunlu bir adım olduğuna işaret etti.
Atılan adımın olumlu, ancak sürekli hale gelmesi talebinin sürdüğünü belirten Kurtulan, bu görüşmenin partinin İstanbul seçimindeki tavrını etkilemeyeceğini de sözlerine ekledi.
Kurtulan, YSK'nin İstanbul kararının ipuçlarını aslında, seçimden sonra HDP'nin Doğu - Güneydoğu'da HDP'nin başvurularını reddetmesiyle verdiğine dikkat çekti. Az oyla kaybettikleri, kazanma ihtimallerinin olduğu birçok yerde yeniden sayım başvurularının ya da geçersiz oylarla ilgili başvurularının reddedildiğine dikkat çeken Kurtulan, "Tüm bunlar aslında adım adım İstanbul kararının ipuçlarını verdi. Sonuçta YSK'nın seçim süreci ve sonrasında HDP'ye yaptığı hukuksuzluklar İstanbul üzerinden uygulandı. YSK, ayan beyan herkesin gözü önünde bitmeyen bir seçim sürecini Türkiye'ye yaşattı" görüşünü dile getirdi.
"Demokrasi ittifakını önemsiyoruz"
Peki nihai noktada HDP, yine Ekrem İmamoğlu'nu destekleyecek mi?
Fatma Kurtulan peşinen "evet" demedi, partisinin yetkili kurullarını işaret etti:
"Sonuçta şu anda tavrımız, tutumuza şu: Demokrasi ittifakını önemsiyoruz, demokrasi güçleriyle yan yana olmayı önemsiyoruz, ancak tam olarak tavrımızın ne olacağına dair Parti Meclisi'mizi toplayacağız.
"MYK toplantısında bunun kararını aldık. PM'ye danıştıktan sonra karımızı ete kemiğe büründürerek, yeniden seçim stratejisini tartışıp kamuoyuyla paylaşacağız."
"Kendi stratejimize oy verdik"
HDP'nin, bu kez destek için CHP'ye "ittifakın adını koyalım, açıkça görüşelim" gibi bir önkoşulu olacak mı?
Kurtulan, HDP olarak 31 Mart'ta da hiçbir zaman "pazarlıkçı" bir yaklaşımları olmadıklarını belirterek, partilerinin tamamen kendi stratejisini uygulamaya koyduğuna işaret etti:
"Biz CHP ye rağmen, 31 Mart'ta bu tavrı belirledik. Aslında biz kendi stratejimize oy verdik. Biz bir strateji ortaya koyduk, Türkiye demokrasisine önemli katkısı olacağına inandık, Türkiye halklarının yan yana, birlikte, eşitçe demokrasi yoluna birlikte gidebilmenin bir adımı olabileceğine inandık. Stratejimizin buna hizmet etmesi için çalışmalar yaptı. Bir pazarlık yapmadık, küçük hesap yapmadık, şurası senin olsun, burası benim olsun, hesabına gitmedik böyle bir yola tenezzül etmedik.
"CHP'nin demokrasi konusundaki yaklaşımları, dokunulmazlıklardaki tutumu, genel olarak partimize ve Kürt sorununa bakışı konularını biliyoruz tabii ki... Ama biz CHP'nin bu yaklaşımlarına rağmen stratejimizin yaşam bulması için tercihimizi böyle yaptık. Şimdi ne yapacağımıza dair tavrımız, 1 haftalık zaman diliminde yapacağımız toplantılar sonrasında artık netleşecek."
Kurtulan, "Bir tavır değişikliği olur mu?" sorumuz üzerine ise "PM'yi beklemek lazım" yanıtını vermekle yetindi.