HDP, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu imzasıyla 6-8 Ekim Kobani olaylarının araştırılmasına yönelik Meclis Başkanlığı'na verdiği soru önergesi AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildiğini duyurdu.
Sosyal medya hesaplarından duyurusunu yapan HDP, "6-8 Ekim Kobanî protestolarına ilişkin hakikatlerin ortaya çıkması için TBMM'ye sunduğumuz genel görüşme talebi, daha önce verdiğimiz 11 araştırma ve cevapsız bırakılan sayısız soru önergesi gibi AKP-MHP oylarıyla REDDEDİLDİ" dedi.
HDP'nin internet sitesinden konuya ilişkin yaptıkları açıklama şöyle:
"Ankara Milletvekilimiz Filiz Kerestecioğlu, 6-8 Ekim 2014 Kobanî protestoları sırasında yaşanan olayların tüm boyutlarıyla araştırılması ve hakikatlerin açığa çıkarılması amacıyla Meclis Başkanlığına araştırma önergesi verdi:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
25 Eylül 2014’te IŞİD’in saldırısı altındaki Kobane’ye insani yardım koridoru açılmasını talep eden protestolar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kobane düştü düşecek.” açıklaması yaptığı 7 Ekim 2014’e kadar dayanışma ve destek gösterileri şeklinde devam etmiştir. Barışçıl protestolar bu açıklamadan sonra polisin orantısız şiddetiyle bastırılmak istenmiş, olayların hızlı bir şekilde büyümesiyle birçok yurttaşımız yaşamını yitirmiştir. 6-8 Ekim 2014’te yaşanan olayların ortaya çıkış nedenlerinin, insanların yaşamlarını nasıl kaybettiğinden olayların neden etkin şekilde soruşturulmadığına kadar tüm hakikatlerin açığa çıkarılması ve gelinen aşamada salt tek yanlı bir bakış açısı ile kamuoyuna aktarılmasının sebep olduğu iklimin izahı amacı ile genel görüşme açılmasını talep ederim.
Gerekçe
IŞİD’in işlediği insanlık suçlarının, 2014 yılının yaz aylarından itibaren Kobane’yi tehdit etmesi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye kamuoyunda da derin bir endişe yaratmıştır. Kobane ile dayanışma amacıyla Birleşmiş Milletler başta olmak üzere küresel ölçekte siyasi ve sivil kuruluşlardan çağrılar yapılmıştır.
Türkiye’de Eylül 2014 boyunca Kobane halkına yönelen şiddete dikkat çekmek için yurttaşların başlattığı barışçıl protestolar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talihsiz açıklamasının ardından hızlı bir şekilde boyut değiştirmiş, paramiliter güçlerin de devreye girmesiyle şiddet ve linç eylemlerine dönüşmüştür.
İktidarın söylemleriyle manipüle edilen bu süreçte, doğrudan protestolar sırasında veya protestolarda yaralandıktan sonra tedavi sırasında 43 kişi yaşamını yitirmiştir. Protestoların devamında Bingöl, Adana ve Van’da gerçekleşen olaylarla beraber toplamda 51 yurttaş hayatını kaybetmiş, çok sayıda yurttaş ise yaralanmıştır. 9 Ekim 2014’te Bingöl Emniyet Müdürü ve ekibine yönelen ve 2 polisin ölümüne sebep olan silahlı saldırı da faili meçhul kalmıştır.
Yurttaşlar, taleplerini dile getirmek için Anayasa tarafından güvence altına alınmış barışçıl protesto haklarını kullanırken, gösterilerin kendiliğinden şiddet eylemine dönüşmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Kolluk güçlerinin uyguladığı orantısız şiddetin ve olaylara dahil edilen paramiliter yapıların, şiddetin tırmanışında rol oynaması ihtimal dahilindedir.
51 kişinin yaşamını kaybettiği vahim olaylarda açıklığa kavuşturulmamış pek çok nokta bulunurken, yargılamaların ve iktidarın söylemlerinin odak noktasında sadece yaşamını yitiren birkaç kişinin bulunması ve 6-8 Ekim olaylarının araştırılması için sunulan araştırma ve soru önergelerinin reddedilmesi, iktidarın asıl amacının hakikatleri ortaya çıkarmak ve sorumlulardan hesap sormak olmadığını gösterir niteliktedir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire’nin 22 Aralık 2020 tarihinden itibaren yargı için kesin ve bağlayıcı hale gelen Demirtaş kararında 6-8 Ekim olaylarının söz konusu tweetlerin bir sonucu olarak görülemeyeceği ve suçlarla ilgili başvuranın tutukluluğunun haklı gösterilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Fakat bu karar bağlayıcı olarak görülmemiş, çoğunluğunu Kobane ile dayanışma çağrısı yapanların oluşturduğu 51 yurttaşın yaşamını nasıl kaybettiği etkin şekilde soruşturulmamış, karanlıkta bırakılmıştır. Üstelik gelinen aşamada bu olaylar sadece HDP’li siyasetçileri yargılamak amacıyla gündeme getirilmektedir.
Protestoların güvenlik güçlerince silah zoruyla bastırılmak istendiği ve yurttaşların bir bölümünün kamu görevlilerinin açtığı ateş sonucunda yaralandığı veya yaşamını yitirdiği bilinmesine rağmen bugüne dek tek bir kamu görevlisi hakkında ne bir idari işlem ne bir soruşturma başlatılmıştır. Yine bu süreçte malları zarar gören yurttaşların zararlarının tazmin edilip edilmediği de açıklanmamıştır. Yurttaşların süreç sonrası yaşadığı travmalar, göç etmek zorunda kalanların sorunları görünmez kılınmıştır.
6-8 Ekim olaylarının aydınlatılmaması ve iktidar tarafından ele alınış biçimi, Kürt sorununu çözümsüzlüğe sürükleyen, her türlü hak ve özgürlüğün gasp edildiği, otoriterleşmenin ve yoksulluğun derinleştiği bir siyasi iklimi de beraberinde getirmiştir.
Protestolarda meydana gelen ölümlerin aydınlatılması ve adil yargılama sürecinin işletilmesi kamuoyunun ortak beklentisi olduğu kadar, gerçeklerle yüzleşebilmek açısından da önemlidir. Bu bağlamda, Kobane protestolarında meydana gelen olayların başlangıcının, şiddete evrilme sürecinin ve sonuçlarının topluma açıklanması ve hakikatlerin ortaya çıkarılması için genel görüşme yapılması elzem hale gelmiştir."