Cumhur İttifakı'nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçtirmek için HDP’nin devre dışı bırakılması hesabı yaptığı ve bu nedenle de partinin kapatılması halinde, kurulacak yeni partinin başvurusunun reddedilmesi, yeni partiye de kapatma davası açılması, yöneticileri hakkında yine soruşturmalar başlatılması, seçimlere bağımsız girildiği takdirde ise adayların Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından reddedilmesi hep olasılık dahilinde görülüyor.
HDP’de iktidarın kapatma davası ile ilgili beklentiler kadar, muhalefetin tutumuna dönük politikalar da tartışılıyor, muhalefetin de hesabını HDP seçmeni üzerinden yaptığına dikkat çekiliyor.
Muhalefetin, Erdoğan’a karşı kazanabilmesi için "tek aday" çıkarması gerektiği, daha önce HDP eş genel başkanları düzeyinde ifade edilmişti.
Demirtaş, "Kapatma davasının sonucu ne olursa olsun demokratik siyasetten vazgeçmeyeceğiz. Ancak hiç kimse HDP’nin oylarını çantada keklik zannedip şu veya bu ittifakın altına otomatikman ekleyip toplama yaparak sonuç elde edeceğini düşünmesin” eleştirisi yöneltmişti.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da Salı günkü grup toplantısında kapatma davasını boşa çıkaracaklarını belirtirken, “Hadi kapattınız diyelim, kimse HDP’nin kapatılması üzerinden gelecekte siyasi avantaj devşirme hesabı yapmasın. Eğer şimdiden 'HDP kapatılacak gelin hesabımızı, oy planlarımızı buna göre yapalım' diye düşünenler varsa, ister iktidarda ister muhalefette; yırtın atın o hesapları" diye konuştu.
Sancar ayrıca, "Diyelim ki bütün yolları kapattınız, emin olun yeni yol yapacağız" diyerek partinin alternatif politikaları devreye sokacağının da mesajını verdi.
Gerek cumhurbaşkanlığı seçimi gerekse genel seçimde muhalefetin "HDP’siz kazanma şansı olmadığına" dikkat çeken HDP kaynakları, "Çünkü Erdoğan yüzde 49-51 denklemiyle kaybetmeyi kabullenmez, muhalefet seçimi açık arayla kazanmalı. HDP’siz bu mümkün değil. Ama muhalefetin de kapatma davası karşısında HDP’nin kurban edilmesine sessiz kalarak zımnen destek vereceği anlaşılıyor. O zaman da seçmenimiz, ‘Muhalefete oy versek ne değişecek?’ diye düşünüyor” görüşünü dile getiriyor.
Şimdiye kadar HDP’nin ittifak dışı tutulduğu ve hep "yutkunulmak zorunda kaldığına" işaret ediliyor ve partide "muhalefete de muhalefet etme" görüşünün ağırlık kazandığı ifade ediliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan HDP’li bir parti yöneticisi, stratejilerini, "İktidara karşı tutumumuz zaten belli. Ama muhalefet böyle gittiği sürece, muhalefete muhalefet etmeye başlayacağız. Çünkü muhalefet etmeden muhalefeti iyi bir noktaya çekmemiz mümkün görünmüyor" sözleriyle ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı seçimini boykot seçeneği de masada
HDP yöneticileri, partiye siyaset yapma yollarının kapatılması durumunda "Yeni bir yol yapacağız" mesajını dile getiriyor.
Aslında bu ifade, partinin "en kötü durum senaryosunu" da ifade ediyor.
Partinin kapatılması, yedek partiye de izin verilmemesi halinde, parlamento seçimi için "bağımsız aday", cumhurbaşkanlığı seçiminde ise sandığa gitmeme, yani boykot seçeneği tartışılıyor.
Buna karşılık, HDP adaylarının bir başka partinin listesinden aday gösterilmesinin ise söz konusu olmayacağı belirtiliyor.
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliği seçiminde CHP ve İYİ Parti’nin iktidarla uzlaşması eleştirilerek, "Biz HSK seçimini boykot ettik, çünkü HDP’yi devre dışı bırakma politikasını meşrulaştırdılar. İki cephe de bize bir şey vaat etmiyorsa neden birinden birinin adayını tercih edelim. Eğer muhalefet, HDP’ye karşı tutumunu değiştirmezse, siz kendi başınıza yürüyün derse, biz üçüncü yolu tercih ederiz. İş cumhurbaşkanlığı seçimini boykota kadar gider" görüşü dile getiriliyor.
Seçmende bu duygunun çok güçlü olduğuna da dikkat çekilerek, "Biz buna rağmen şimdiye kadar dilimizi ısırdık. Her iki ittifakın da bize vaat ettiği bir şey yok. Ama olursa her iki tarafa da kapımızı kapatmıyoruz, her türlü müzakereye açığız" vurgusu yapılıyor.