HDP-DTK-DBP Eş Genel Başkanları ve HDK Eş Sözcüleri'nin ortak imzasıyla yayınlanan bildiride 1 Kasım Dünya Kobanê ile Dayanışma Günü ilan edildiğini ve IŞİD vahşetine karşı basın açıklamaları ve yürüyüşler yapılacağı belirtildi.
HDP'nin açıklamasında, "Demokratik, dayanışmacı, şiddetten uzak, barışçı bir hakkın kullanımı olarak gerçekleşecek etkinlikler, basın açıklamaları, toplantılar ve yürüyüşler ile IŞİD barbarlığına karşı ortak bir sesin yükselmesi, küresel düzeyde bir duygu birliğinin oluşması sağlanacak.
Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de hükümetin yasaklama veya müdahale etme yerine, demokratik haklarını kullanacak olan insanlara saygı göstermesini, anayasal güvence altında olan hakların kullanımı konusunda duyarlı davranmasını, etkinliklerin demokratik bir çerçevede gerçekleşmesine imkan sunmasını bekliyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Ahmet Davutoğlu: 6-7 Ekim olaylarından ders almamışlar
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise, HDP'nin çağrısını şu sözlerle değerlendirdi: "Bu, olan olaylardan ders alınmadığını gösteriyor. Ben bütün vatandaşlarımıza başka bir çağrıda bulunuyorum; hiçbir şiddet olayının içinde yer almamaları gerekir. Şiddet üzerinden hak talep etmek dünyanın hiçbir yerinde kabul göremez, hiçbir demokratik ülkede şiddet kullanarak, etrafa zarar vererek hak talebi mazur görülemez. Bütün valilerimize gerekli talimatlar da gitmiştir. Kesinlikle kamu düzeninin bozulmasına izin verilmeyecek."
HDP'nin, barışçıl bir siyasi parti olduğunu göstermesinin vakti olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu tür çağrılarla halkı sokağa dökmek siyasal yöntem değildir. Toplantı ve gösteri yapma hakkını kullanmanın belli kuralları var. Bu kurallar yerine geldiğinde, herkes bu hakkını kullanabilir, ama bu kurallar ihlal edilip, halkımız şiddete teşvik edilirse bu şiddetin en büyük zararı, bu şiddet çağrısını yapanlara döner. Halkımızı sükunete, basirete ve özellikle de bölgedeki kardeşlerimizi, vatandaşlarımızı bu tür şiddet çağrılarına kesinlikle cevap vermemeye davet ediyorum. Huzur içinde, hep beraber varolan meseleleri, barışçıl bir ortamda konuşma imkanı varken, sokağa dökülme çağrıları hiçbir şekilde yasal da değildir, iyi niyetli de değildir, çözüm perspektifine ve şu ana kadar yürüttüğümüz samimi çabalara da zarar verici mahiyettedir. Bunu ümit ederim; HDP yetkilileri bu gelişmelerden gerekli dersi alırlar ve gerçek bir siyasi parti gibi davranma yönünde hareket ederler. Siyasi partilerin her şeyden önce toplumsal huzuru koruma sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğu yerine getirmeleri ve bu sorumluluk içinde davranmalarını bekliyoruz."