Sosyal Güvenlik

Her yer ihmal, her yer iş cinayeti!

İşçi sağlığı ve iş güvenliğine dair ihmaller devam ettikçe, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her gün çalışırken ölmeye devam edecek

26 Nisan 2014 17:32

En yakınlarını çalışırken kaybetmişler, yürekleri yanmış. Şimdi tek çabaları adaletin yerini bulması ve geride kalanların aynı acıları yaşamaması. Adalet Arayan İşçi Aileleri, herkesi 28 Nisan’ın “İş Cinayetlerinde Hayatlarını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü’’ ilan edilmesi için imza vermeye ve 27 Nisan Pazar 12:30’da Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi’ne yapacakları yürüyüşe davet ediyorlar.

‘‘Demir iskele çöktü’’; ‘‘başına demir çarptı’’; ‘‘dengesini kaybetti’’; ‘‘15 metreden düştüler’’; “rende makinasında parçalanarak öldü”… Bu ara başlıklar 24 Nisan 2014 Türkiyesi’nde çalışırken canından olan 6 vatandaşımızın başına gelenler. Ölüm sebeplerinin hepsinin önüne basit önlemlerle geçilebilirdi. Bir güvenlik halatı, bir baret, ekstra bir civata, çalışma olduğuna dair bir uyarı yazısı ‘‘kaza’’ veya ‘‘kader’’ diye geçiştirilen olayların önüne geçebilir, Mithat Kocatepe, Metin Kaptan, Cuma Cılır, Seyit Sazak, Bahattin Bilgiç ve İdris Kaynahala aramızda olabilirdi.

 

Avrupa 1.si, dünya 3.süyüz

 

Ama olmadı. Çünkü Türkiye’de hala iş cinayetleri kar hırsı, kadercilik gibi sebeplerle gündeme alınmıyor ve Türkiye bu konuda Avrupa 1.’liğini, Hindistan ve Rusya’dan sonra dünya 3.’lüğünü istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. 2012’de en az 878 olan can kaybı sayısı 2013’te en az 1235’e çıktı. Bu yıl hayatını kaybeden işçilerin 103’ü kadın, 59’u çocuk ve 22’si göçmen.

 

3. Köprü ve Marmaray da kanlı

 

Tartışmalı 3. Köprü inşaatı da şimdiden kana bulanan yapılar arasında; 5 Nisan’da meydana gelen göçük sonucunda 3 işçi hayatını kaybetmişti. İstanbul’a nefes veren son ormanların katliamı karşılığında alelacele yapılmaya çalışılan inşaatta yeterli işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmamıştı. Benzer şekilde 29 Ekim’de açılması için yetiştirilmeye çalışılan Marmaray inşaatında çalışan makinist Yusuf Adalı da 5 Kasım 2013’te kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti. Bu cinayetten sonra, işçilerin 25 bin volt yüksek gerilim ve 3 baz istasyonu altında görev yaptıkları, tuvalet ihtiyacını gidermekte dahi güçlük yaşadıkları ortaya çıkmıştı.

 

İhmal yine ölüm getirdi

 

Yine bu ay, 9 Nisan’da Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı yerine yapılan devasa rezidans inşaatında çalışan 19 yaşındaki Erdoğan Polat, 15. kattan düşerek hayatını kaybetti. Polat’ın dayısı Kerem Yıldırım Çakar, yeğeninin ölümünün kaza değil ihmal sonucu gerçekleştiğini söylüyordu: “Liseyi bitirip buraya dershane parası biriktirmeye gelmişti. Bu olayda büyük bir ihmal var. Hiçbir güvenlik tedbiri alınmamış. Olay oradaki sepetin halatının kopması ile meydana geliyor. Yani benim yeğenim düşmüyor, halatın kopması sonucu düşüyor."

 

En çok can kaybı inşaat sektöründe

 

Bunlar sadece inşaat sektöründen yakın zamanda yaşanmış birkaç örnek. Öyle ki neredeyse çevremizde hangi yapının geçmişine baksak, o yapının orada olmasının karşılığını canıyla ödemiş insanların olduğunu öğrenmek mümkün. Elbette cinayetler en çok ölümün yaşandığı inşaat sektörüyle sınırlı değil. İnşaattan sonra can kayıplarının en çok olduğu sektörler sırasıyla, inşaat, tarım-orman, taşımacılık, ticaret-büro-eğitim-sinema, madencilik, metal…

 

Her çalışan potansiyel ölü

 

Ezcümle, işçi sağlığı ve iş güvenliğine dair ihmaller devam ettikçe, kanunlarla belirtilen gerekli tedbirler alınmadıkça, bu tedbirlerin alınıp alınmadığı denetlenmedikçe Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her gün çalışırken ölmeye devam edecek. Temizlik işçileri sigortasız çalıştıkları evlerin temizlemeye çalıştıkları camlarından düşerek, dalgıçlar baraj yapımında demir kafes içinde mahsur kalıp boğularak, pizzacı kuryeleri sipariş yetiştireceğim diye kaza yaparak, mevsimlik işçiler balık istifi doluşturuldukları minibüslerin uçurumlardan devrilmesiyle, yüksek hızlı tren yolu inşaatında mühendisler kamyon çarpmasıyla…

Birçok kişi bu olasılığı günlük hayatımızda aklımıza getirmese bile, çalışırken hayatını kaybetmek veya bir meslek hastalığına tutulmak (elbette beyazyakalılar dahil!) Türkiye istatistiklerine göre çok da uzak bir ihtimal değil. Türkiye’de her gün 3 ila 8 kişi çalışırken hayatını kaybediyor. Üstelik bu sadece medyaya yansıyanlar. Üzerine medyaya yansımayanlar ve meslek hastalığına yakalandığı için hayatını kaybedenler ve yaralananlar dahil edildiğinde ortaya çıkan tablo daha da vahimleşiyor.

 

Başkaları yaşamasın diye örgütlendiler

 

İşte bu yüzden bu konuda en çok acıyı zaten çekmiş olanlar, yani iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin yakınları ve iş ‘‘kazaları’’ndan yaralı kurtulanlar örgütlenmiş vaziyetteler. Tek hedefleri iş cinayetlerinin tamamen sona ermesi. Kendi yakınlarını zaten kaybetmişler, daha çok insanın canının yanmaması için çabalıyorlar. İdari sorumluların yargılanması talebiyle açtıkları ceza davalarını bizzat takip ediyorlar, her ayın ilk pazar günü 13:00’da Galatasaray Meydanı’nda Vicdan ve Adalet Nöbeti tutuyorlar.  Bunun yolunun adaletin yerini bulmasının yanısıra konuyu gündemde tutmaktan ve daha çok insanın bu insani meseleyi vicdanlarıyla sahiplenmesinden geçtiğini düşünüyorlar.

 

28 Nisan’da Meclis’teler

 

3 yıldır, 28 Nisan’da bu günün “İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü” ilan edilmesi talebiyle etkinlikler düzenliyorlar. Bu yıl internette örgütlenen imza kampanyalarının adresi change.org üzerinden harekete geçtiler. Mümkün olduğu kadar çok imza toplayıp 28 Nisan’da Meclis’e gidecekler. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TBMM’de grubu bulunan 4 siyasi partinin grup başkan vekillerinden randevularını aldılar, birinci ağızdan neden 28 Nisan’ın Anma ve Yas Günü ilan edilmesi gerektiğini anlatacaklar.

 

Bir imza da sen ver!

 

Bu adresten ulaşılabilen kampanyaya imza verenlerin neden imzacı olduklarına dair yazdıkları notlar, herkesin neden imzacı olması gerektiğini özetler nitelikte:

‘‘Avrupa’da iş cinayetlerinde 1. ülke olduğumuz için ülkemiz adına utanıyorum.’’

‘‘Çalıştığı sürede 'ölmek zorunda' kalmayan insanlar için’’

‘‘Bende işçiyim, yarın benim başıma da gelmesin diye’’

‘‘Kâr, insan yaşamı karşısında koca bir hiçtir! Adalet için!’’

‘‘Tek suçu çalışmak olan emekçiler öldükleriyle kalmasınlar diye...’’

‘‘İnsan olduğum için’’

‘‘Cinayet işlenmesine seyirci kalmak bu kampanyaya imza atmaktan daha zor.’’

 

Neden 28 Nisan?

 

28 Nisan Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 2001’de "Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü" ilan edildi. 2013 yılı itibariyle bu gün dünyada 30’u aşkın ülkede resmi olarak "İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü" kabul edilmiştir. Birçok ülkede de 28 Nisan’ın Anma ve Yas Günü ilan edilmesi için kampanyalar sürdürülüyor.