Muammer İRTEM/BURSA,(DHA)-TÜRKİYE\'DE 2017 sonuna kadar doğrulaması yapılmış 17 binin üzerinde HIV pozitif ve 2000’nin üzerinde AIDS olgusu rapor edildiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Reşit Mıstık, \"HIV, HIV ile enfekte olmuş bir bireyin kan, meni, vajinal salgı gibi vücut sıvılarına temas edilmesiyle bulaşır. Virüs, enfeksiyonun her aşamasında enfekte olmuş ama hiçbir şikayeti bulunmayan kişilerden de bulaşabilmektedir\" dedi.
\"\'İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü\' veya bilinen adıyla HIV, Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu\'na(AIDS) yol açan virüstür\" diyen Prof. Dr. Reşit Mıstık, dünya genelinde 2017 yılında 36.9 milyon HIV pozitif hasta olduğunu, bunların 2 milyonunu 15 yaş altı çocukların oluşturduğunu söyledi. Türkiye’de ise 2017 sonuna kadar doğrulaması yapılmış 17 binin üzerinde HIV pozitif ve 2000’nin üzerinde AIDS olgusu rapor edildiğini kadeden Mıstık, \"Ayrıca ülkemizde 2016 yılı içerisinde 2 bin 470 yeni tanı almış olgu ortaya çıkmıştır\" dedi. HIV virüsünün 2 tipi olduğunun altını çizen Medicana Bursa Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Reşit Mıstık, \"Hastaların çoğu Tip 1 ile enfektedir. Virüs CD4 denen bağışıklık hücresine girerek yıllar içinde bu hücrenin azalmasına, buna bağlı olarak bağışıklık sisteminin çökmesine(AIDS) ve sonunda mikroorganizmalar ile daha kolay hastalanmasına ve daha fazla kansere neden olarak ölüme yol açar. HIV virüsü taşıyan ve hastalık bulgusu veya fırsatçı mikroorganizmaların yaptığı herhangi bir hastalığı olmayanlara HIV pozitif denir. Tedavi edilmeyen ve tanısı geç konanlarda görülen ve hastalıkla ilgili bir klinik bulgu(fırsatçı enfeksiyon) tespit edilenlere ise AIDS denmektedir\" dedi.
HIV ‘in bulaşma konusuna da değinen Prof. Dr. Reşit Mıstık, \"HIV, HIV ile enfekte olmuş bir bireyin vücut sıvılarına temas edilmesiyle, kan, meni, vajinal salgı gibi, bulaşır. Virüs, enfeksiyonun her aşamasında enfekte olmuş; ama hiçbir şikâyeti bulunmayan kişilerden de bulaşabilmektedir. HIV’in asıl bulaşma yolu cinsel yoldur. Ancak, kan ve kan ürünleriyle veya gebelikte anneden bebeğe, emzirme, meni ve vajinal salgılarla da bulaşabilir\" açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Mıstık, \"Korunmasız cinsel ilişki, başka bir cinsel yolla bulaşan hastalık varlığı frengi, bel soğukluğu, vajinit, genital uçuk gibi, ortak kullanılan enjektör ve solüsyonları, kan ve doku nakli, sağlık çalışanları için kazaen iğne batması bulaşma için önemli faktörlerdir\" diye konuştu.
HIV’in bulaşmasından korunmanın temelinin güvenli cinsel ilişki olduğunu söyleyen Mıstık, \"Düzenli bir biçimde kondom(prezervatif/kılıf/kaput) kullanmak, cinsel partnerlerin durumunu bilmek/sayısını sınırlamak ve ilaç enjeksiyon ekipmanlarını paylaşmamak gerekmektedir. Özellikle HIV pozitif olguların yüzde 80’ninden fazlasının olduğu Afrika’da anneden çocuğa bulaş HIV’in çocuklara bulaşmasının en yaygın yoludur. HIV, HIV pozitif insanlarla aynı yerde yemek yemek, aynı evi, odayı, sınıfı, tuvaleti paylaşmak, tokalaşarak veya onlara sarılarak, kullandıkları tabakları, klozet kapakları veya kapı kolu gibi eşyalarına dokunarak bulaşmaz. HIV, hava yoluyla, kene, sivrisinek ya da diğer böcek ısırıklarıyla da bulaşmamaktadır. Riskli temas sonrası mümkün olan en kısa sürede ilaç tedavisi başlanması bulaşma riskini yüzde 80-90 azaltmaktadır\" dedi.
HIV enfeksiyonun tedavisinde virüsün çoğalmasını kontrol eden, antiretroviral tedavi (ART) olarak adlandırılan ilaçlar kullanıldığını belirten Prof. Dr. Reşit Mıstık, \"ART, HIV’in çoğalmasını önler ve vücuttaki virüs miktarını azaltır. Günlük olarak alınır. Vücutta daha az virüs yükünün bulunması bağışıklık sisteminin etkinliğinin kuvvetlenmesini ve hastalığın AIDS’e ilerleyişini önler. HIV pozitif olan bireylerin, mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlamaları gerekmektedir. Antiretroviral tedavi, HIV pozitif bireylerin daha uzun ve sağlıklı yaşamalarına yardım eden ve yaşam boyu süren bir tedavidir. Bu tedavilerle 2000-2017 yılları arasında yeni olgu oranı yüzde 36\'ya, HIV ile ilişkili ölüm oranı ise yüzde 38\'e düşmüştür. Bugün için ömür boyu süren ve günlük olarak alınan ilaçlarla tedavi edilen HIV, kalp hastalıkları, hipertansiyon, romatizmal hastalıklardan(lupuseritamatozus, ankilozanspondilit, romatoidartrit ve benzeri) daha az öldürücü olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü, 2018 yılında AIDS’i ölümcül hastalıklar listesinden çıkarmıştır\" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI