Hollanda her ne kadar turuncu rengiyle sıkı bir şekilde özdeşleşmiş olsa da, son günlerde ülkenin dört bir yanında yeşil rengin hakimiyetini görmek mümkündü.
Genelde hediyelik dükkanlarında ya da turistik merkezlerde turuncu renge sahip objeler her yanı kaplamışken, seçim telaşının yoğunlaştığı son günlerde yeşil renge bürünmüş insanların herhangi bir yerde karşınıza çıkması işten bile değildi.
Daha Amsterdam'a ilk adım attığım anda elime tutuşturulan broşür, YeşilSol Parti'nin (GroenLinks) lideri Jesse Klaver'in fotoğrafını taşıyan bir bildiri oldu.
Ülkenin istasyonlarında, metro duraklarında, sokaklarında yürürken reklam panolarında Klaver'in fotoğrafını görebilirdiniz.
Her ne kadar bütün partilerin temsilcileri seçim kampanyası için harıl harıl çalışsa da derdini en istekli ve ilgili şekilde anlatmak isteyenler açık yeşil polar kazaklarını giymiş olan YeşilSol Parti temsilcileriydi.
Türkiye-Hollanda gerginliği, göçmen karşıtlığı, dini azınlıklara karşı sert söylemler gibi olumsuz algısı olan konular etrafında yürütülen bir seçim yarışının ortasında, YeşilSol taraftarları geleceğe dair daha olumlu mesajlar vermekten yanaydı.
Size mültecilerin ülkeye gelmesinin bir sorun olmadığını anlatır, ancak gelecek mültecilerin sosyal adaletsizliğin meydana çıkmaması adına şehirlere düzenli ve eşit bir şekilde dağıtılması gerektiğini söyler; insanlara topluluklar ya da cemaatler olarak bakmamak gerektiğini, bireysel yaklaşırsanız aslında tek tek herkesin aşırılık yapabileceğini vurgular; asıl sorunun gelir adaletsizliği olduğunu belirtir; eşitliğin önemini aktarırdı.
Üstüne üstlük birkaç gündür sokaklarını arşınladığım ülkenin gencinden yaşlısına farklı kesimlerinden birçok kişiden 'çevre' sözcüğünü çok sık duymak mümkündü.
Aslında ülkenin sokaklarında bağıra çağıra 'ben geliyorum' diyen bu çevreci ve yeşil siyasi akım, Çarşamba günü düzenlenen seçimlerin sonuçları sayesinde elle tutulur bir şekilde gösterdi kendini.
Hele ki aşırı sağın kazanacağına kesin gözüyle bakılan, geleneksel sol partilerin büyük kan kaybına uğradığı bir seçimde YeşilSol Parti'nin 14 koltuk kazanması etkileyici bir başarı olarak görülüyor.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin koltuk kaybederek birinci olmasından ziyade YeşilSol'un koltuk sayısını 4'den 14'e çıkarması, büyük bir zafer olarak betimleniyor.
Bu zaferi sosyal medya hesaplarından Muppet Show'un yeşil kurbağası Kermit'i paylaşarak kutlayan YeşilSol böylece Hollanda solunun da en büyük partisi oldu.
Ülkenin diğer sol partileri ise karanlık bir tablo çizdi.
İktidar ortağı İşçi Partisi'nin koltuk sayısı 38'den 9'a düşerken Sosyalistler YeşilSol ile aynı sayıda koltuk kazandı.
Avrupa'da aşırı sağ ipleri eline alacak mı diye beklerken iddialı bir çevre programına sahip olan bir partinin güç kazanması, YeşilSol'un bütün dünyanın dikkatini çekmesini sağladı.
Avrupa'nın en genç lideri olarak siyaset sahnesine gösterişli bir giriş yapan 30 yaşındaki Klaver'in rüzgarının YeşilSol'un zaferinde etkili olduğu yorumları kuvvetle yapılıyor.
Bir konser salonuna 5 bin kişiyi toplamayı başaran Klaver, dünyanın öteki ucunda özellikle göçmen sempatizanı tavırlarıyla beğeni toplayan Kanada Başbakanı Justin Trudeau'ya benzetiliyor.
Her ne kadar 'yakışıklı ve karizmatik lider' kategorisinde yer alan iki siyasetçinin fiziksel benzerlikleri aşikar olsa da, bugün dünya basınında Klaver ile ilgili çıkan haberlerin Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile Podemos lideri Pablo Iglesias'ı çağrıştırması da mümkün.
Klaver ile ilgili yazılan 'kot pantolon ve yakası açık beyaz gömlek giyen genç lider' tasvirleri, Avrupa'nın radikal sol siyasetinin önderleri olarak görülen Çipras ve Iglesias hakkında kaleme alınan makalelere büyük benzerlikler gösteriyor.
Ancak Klaver'in önemi ise aynı Çipras ve Iglesias'ta olduğu gibi medyada görünüşleri ile ilgili yapılan yorumlardan ziyade Avrupa siyasetine nasıl yön vereceğinde yatıyor.
ABD'de göçmen karşıtı Donald Trump'ın 'Amerika'yı yeniden büyük yapalım' sözünün aksine Fas ve Endonezya kökenli olan Klaver, Hollanda'nın göçmen ruhuna değinerek, "'Benim' Hollanda'mı geri istiyorum" cümlesiyle kampanyasını yürüttü.
Fransa ve Almanya seçimleri yaklaşırken Klaver'in Avrupa'nın sol partilerine seçim öncesi verdiği mesaj ise şöyleydi:
"Avrupa'daki sol kanatta yer alan arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum: Halkı kandırmayın. Değerlerinizin arkasında durum. Düz olun. Mülteci yanlısı olun. Avrupa yanlısı olun. Kamuoyu anketlerinde güç kazanıyoruz. Sanırım Avrupa'ya göndermek istediğim mesaj bu. Popülizmi durdurabilirsiniz."
Aşırı sağda konumlanan ve göçmen karşıtı söylemleriyle öne çıkan Geert Wilders'ın ikinci parti olmasına rağmen beklenenden düşük bir performans göstermesi Klaver'in de vurguladığı gibi popülizmin şimdilik yenilgiye uğramasına sebep oldu.
Peki YeşilSol karizmatik lideri dışında seçimlerden güçlenerek çıkmasını sağlayan vaatleri nelerdi?
Hollandalı seçmenlerin oy kullanmadan önce partilerin seçim programlarını okumaya gösterdiği özen, partilerin söylemlerini özellikli kılıyor.
Çevre ile ilgili olarak ise kömür santrallerini ve Borssele'deki nükleer santrali kapatmayı vaat ederken Hollanda'nın 2050 itibariyle sadece temiz enerji kullanmasını hedefliyor.
Aynı zamanda Hollanda'da düşük vergilerden fazlasıyla yararlanan çok uluslu şirketlere daha yüksek vergi uygulanmasını destekliyor.
Parti, yüksek maaş alanların düşük maaş alanlara kıyasla daha çok vergilendirilmesiyle sosyal adaletin daha iyi sağlanacağını vurguluyor.
Mültecilere kapıları tamamen kapatmaktan yana olmayan YeşilSol, mültecilerin Avrupa ülkelerine ve Hollanda'daki şehirlere adaletli bir şekilde dağıtılmasını vaat ediyor.
Aslında Klaver'in seçimlerden önce en büyük hayali ülkenin sol partileri olarak bir hükümet kurmaktan yanaydı; ancak sonuçlar bu durumu çok mümkün kılmıyor.
Başbakan Rutte'nin Liberaller ve Hristiyan Demokratlar ile koalisyon ortağı olabileceği tahmin ediliyor.
Bu senaryoda halen bir koltuk eksik kaldığı için YeşilSol'a büyük önem düşüyor.
Rutte, kendine dördüncü ortak olarak dört koltuğa sahip olan Hristiyan-Ortodoks ChristenUnie Partisi'ni almak istese de bu koalisyonun koltuk sayısı açısından daha güçsüz olmasına yol açabilir.
Bu yüzden YeşilSol koalisyon görüşmelerinde kilit bir rol oynayabilir, ancak Klaver'in Rutte'den bunun karşılığında büyük bir şey talep edeceği konuşuluyor.
Rutte'nin YeşilSol kurulduğundan beri yaklaşık 10 yıldır koalisyon ortağı olma hayallerini bildiği için elinin güçlü olacağı yorumları da ayrıca yapılıyor.
Klaver, Hollanda'nın önde gelen Telegraaf gazetesine zor olsa bile Rutte ile koalisyon yapma ihtimalini dışlamadığını söyledi.
Önümüzdeki aylarda YeşilSol'un Hollanda siyasetinde nasıl bir yer edineceğini ve Avrupa solunu nasıl şekillendireceğini daha net göreceğiz.