Ülkücülükten İslamcılığa, türban eylemlerinden Kandil'e uzanan siyasi bir çizgiye sahip Hüda Kaya HDP’den aday olmasına ilişkin “Annemler, yıllardır CHP’ye oy veriyor. Ama adaylığım gündemde bile yokken annem ‘Kızım biz ailece karar verdik. Bu seçimde oylarımız sizinle’ demişti” ifadelerini kullandı.
Hüda Kaya’nın Taraf gazetesinden Sümeyra Tansel’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
-HDP'de başladığında milletvekilliği var mıydı hayalinizde?
Ben HDP’de iki dönemdir MYK’dayım. HDP'de evrensel insani değerler üzerinden bir birlikteliğimiz var. Türkiye'nin inişli çıkışlı süreçleri içerisinde vekillik değil aslında her türlü riski alarak aslında girdik bu işe.
-Her türlü risk derken…
Biliyorsunuz geçmişte kapatılan partiler var. Tutuklanan, ömürlerini cezaevinde tamamlayan siyasiler var.
Neden HDP? Sosyal medyada bazı İslamcılar tepki gösterdi neden hdp diye?
Ben yıllarca aktif bir siyasi hayata hiç sıcak bakmamıştım. Zaten kendi çapımda Kur'ani değerler çerçevesinde bir mücadelem vardı. Başörtüsüne özgürlük ve kadın mücadelesinden insan haklarına her çeşit zulme karşı duruşumuzu zaten ortaya koyuyorduk. Fakat muhafazakar kimlikli insanlarımızın iktidar olduktan sonra insanlara vadettikleri adaleti sevgiyi, barışı eşitliği gerçekleştirememiş olmaları bana yaşadıklarımızı sorgulattı. 28 şubatta bize dayatılan zulümleri biz egemen olduğumuzda yapmamalıydık. İnsanlık, vicdanlı ve adaletli olmak bunu gerektirdi. Bu sorgulamalar sonucunda Kandil'e gidip gelme durumumuz oldu. Sistemin dayattığı ezberler üzerinden değil halkalara dokunarak hakikatlerin boyutu ne diye anlamak üzerine gittim. Daha sonra HDP teklifi gündeme geldi. HDP'yi biraz inceleyip araştırdığımda pek asgari müşterekler noktasında buluşabileceğimizi gördüm.
-Bildiğim kadarıyla annenizle 45 yaşından sonra tanıştınız. Anneniz Atatürkçü ve sol gelenekten gelen bir kadın. O ne diyor HDP adaylığınıza ?
Evet annemler yıllardır CHP'ye oy veriyor. Ama adaylığım gündemde bile yokken annem “Kızım biz ailece karar verdik. Bu seçimde oylarımız sizinle” demişti.
-Şimdi aday olmanıza ne diyor?
Onore oldu, mutlu oldu hepsi.
-Peki devrimci kardeşiniz de destekleyecek mi sizi?
Kardeşim HDP muhalifi bir sosyalist olmasına rağmen o da destekleyeceğini söyledi.
-Annenizle tanışalı kaç yıl oldu?
10 yıl önce tanışabildik.
-Annenizle babanız ne zaman ayrılmışlar?
Kız kardeşimle ben bebekken ayrılmışlar.
-Sonra?
Biz iki kız kardeş babamla kalmışız daha sonra üvey annemle yaşadım. 3 kardeşimiz daha vardı. Annemle tanıştıktan sonra da 3 kardeşim annem tarafından oldu.
-Babanızla aranız nasıldı?
Pek anlaşamıyorduk. Kur’an’la tanışmamla beraber ülkücü mücadeleden çıktım. Yeni bir mücadele başladı. Babam Menderes’i Demirel'i seven sağ muhafazakar düşünceye sahip bir insan olmasına rağmen benim dini kitaplardan öğrendiğim haliyle kapanmamı hoş karşılamıyordu. “Biz de Müslümanız, yeni din mi çıkardın ortaya” diyordu. Oysa İslam dünyası vardı karşımda. Kur’an’dan öğrendiğim “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittirler” inancı çok etkiliydi üzerimde ve böyle evrensel değerlere sahip olmaya başladık Kur'an'ın terbiyesiyle. Daha sonra da kısa bir süre içerisinde bir yabancı Iraklı bey ile evlendik.
-Bu süreçte annenizle hiç görüşmediniz…
Evet, o arada annemlerin nerede olduğunu bile bilmiyorduk. Biz iki kardeş aile içerisinde bile biz hep ötekiydik aslında. Evleninceye kadar da bir tarafınız hep eksik ve sürekli öteki olduğunuzu hissediyorsunuz ve bu beni hep okumaya yönlendirdi. 9 yıl evli kaldım. Sonra birlikte yaşayamayacağımıza kanaat getirdim. Ama eşim boşanmayı kabul etmiyordu. Çocukları yurtdışına kaçırmakla tehdit ediyordu. En küçük oğlum yedi aylıktı henüz. Yabancı olduğu için Türkiye'de kimsesi yoktu, yurtdışına çıksaydı nerede bulacaktım. O kaçırmadan ben kaçırmaya karar verdim çocuklarımı alarak izimi kaybettirdim. Öyle günler yaşadık ki akşama nerede kalacağımızı, yarına nerde yaşayacağımızı bilmiyorduk. O arada dava açtım mahkeme gününe kadar “İzimiz bulunmadan nasıl daha güvenli bir ortamda olabiliriz” derken arkadaşımızın Malatya’daki evinin fiziki şartları uygun olduğu için oraya gitmek zorunda kaldık. Ama yola çıkmamız gereken son saate kadar Ankara'dan ötesi olmasın diye çok girişimlerde bulundum.
-Neden Ankara'dan öteye gitmek istemediniz?
Ankara'nın ötesi bizim için karanlıktı. Hele ki Malatya... “Dağlarda ,mağaralarda vahşilerle nasıl yaşayacağız” diye düşünüyorduk. Bugünse “Neden bilinçaltımızda böyle bir endişe vardı” diye düşünüyorum. Sistem batıdaki halklara nasıl bir bilinçaltı oluşturmuş korkunç… Otobüsten indiğimizde baktık ki normal bir şehirmiş Malatya. Ve geldiğimizin 20. gününde ev tutup mahkeme süreci bitene kadar orada kalmaya karar verdik.
-Boşanmanız ne kadar sürdü?
Üç yıla yakın.
-Bu süreçte hiç anne desteğine ihtiyaç duymadınız mı? O size neden ulaşamamış?
Bizi görmek için yaptığı pek çok girişimi çok farklı tehditlerle karşılaşmış. Bir durak ötemizde oturuyormuş aslında. Biz okurken, çalışırken, cezaevlerine girip çıktığımızda basından, başka yerlerden hayatımızla ilgili her şeyi takip ediyormuş. Gizli gizli gelip bizi görmeye çalışıyormuş. Aslında 17 yaşında ülkücüyken dayımla karşılaşmıştık o beni tanımış. “Kızım ben senin dayınım görüşelim” demişti. Bense ideolojik körlükle bir solcu dayıyla görüşmeyi reddetmiştim. O gün kabul etseydim yıllardır görüşüyor olacaktık.
-Ne oldu da en sonunda tanışabildiniz peki?
Onlar yine bizi gizlice takip ediyorlardı. Hasta olmuş bizi görememekten. Şu anda rahatsızlığı yüzünden dışarı çıkamıyor.10 yıl kadar önceydi ben Eyüp İmam Hatip aile birliğindeydim Velilerden biri uzaktan akrabamızmış " Siz Mehmet'in kızı değil misiniz” dedi. Ağlayarak bana dayılarımla tanıştığını ve yıllarca bizim özlemimizle annemin çok büyük acılar çektiğini ve görüşmek istediğini söylediler. Ben de “olur tanışalım” dedim.
-Siz neden aramadınız bu süreçte annenizi?
Annemi arama ihtiyacını hissetmeyecek bir önyargıyla büyütülmüştüm, doldurulmuştum.
- Nasıl bir karşılaşma oldu peki?
Annem yılların özlemiyle son derece duygusaldı. (Gözleri doluyor) Ama kendimi yokluyordum ben zaman içerisinde tanıdıkça o ailedeki samimiyeti gördükçe sevdim. Size yıllarca söylenen hiçbir şeyin hakikat olmadığını fark ediyorsunuz.45 yıl sonra tanıştım annemle.
- Şimdi nasıl bir ilişkiniz var?
Çok iyi. Bu uzun emek gerektiren bir süreçti. Karşılıklı anlayışla dillerimizi, espirilerimizi anlamaya çalıştık. Geçmişte ortak bir yönümüz yoktu. Yeni ortaklıklar oluşturmaya çalıştık. Öyle bir şey ki kardeşleriniz geçmişe ait ortak dostlardan, dramlardan bahsederken siz yabancı kalıyorsunuz geçmişinize. Aile albümlerinize bakıyorsunuz siz yoksunuz, orada sevgiyi, acıyı birlikte paylaşamıyorsunuz ve onun burukluğunu hep hissediyorsunuz. Ama annemi tanıdıkça aslında bu anarşist ruhumu ondan aldığımı fark ettim.
- Şimdi yeterince vakit geçirebiliyor musunuz birlikte ?
Ben kendi adıma üzülüyorum, çok yoğunluklar içerisinde hak ettiği şekilde onu ziyarete gidemiyorum.