Gündem

"Hükümet bir süredir rahatsız, söylemler sadece ABD'ye dönük değil, Rusya, İran ve ÖSO için de geçerli"

"Bırakın müttefiki, kanka görünen ülkeler, perde gerisinde birbirinin kuyusunu kazıyor"

31 Ocak 2018 14:31

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ABD'li yetkililere yönelik olarak kullandığı “Eğer defalarca verdikleri sözü yerine getirmezlerse gelip ben çıkarırım" ifadesini değerlendirdi. Çavuşoğlu'nun açıklamalarından "ABD Mümbiç'ten çıksın" anlamının çıkmayacağını belirten Sarıkaya, "Şunu belirteyim hükümet bir süredir bundan rahatsız. Bu sadece ABD’ye dönük söylemleri değil, Rusya, İran veya sahada birlikte olduğu ÖSO için de geçerli" ifadesini kullandı. 

Muharrem Sarıkaya'nın, "Makas açılıyor..." başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

Türkiye, ABD’nin Münbiç’ten çıkmasını ne zaman istedi?

Sorumun nedeni, ABD’li CENTCOM Komutanı General Votel’in,“Münbiç’ten çekilmeyi düşünmüyoruz” açıklaması.

Oysa Ankara’nın bu yönde bir talebi olmadı; sadece PYD unsurlarının söz verildiği gibi Fırat’ın doğusuna gönderilmesini istedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun önceki akşam TRT’deki yayınımızda da vurguladığı gibi, “Eğer defalarca verdiğin sözü yerine getirmezsen ben gelip çıkarırım” mesajının ötesine geçmedi.

Bu sözün içinde, “ABD oradan çıksın” anlamına gelecek bir kelime geçmedi.

Oysa hem iç hem de uluslararası kamuoyunda yaratılmaya çalışılan algı Türkiye’nin ABD’nin bölgeden gitmesini istediği yönünde...

Bunun nedeni de kendisine yakın kesimlerin söylemine ağırlık kazandırmak için hükümetten gelen açıklamalara üslup farkı katmalarından kaynaklanıyor.

Şunu belirteyim hükümet bir süredir bundan rahatsız.

Bu sadece ABD’ye dönük söylemleri değil, Rusya, İran veya sahada birlikte olduğu ÖSO için de geçerli.

DEAŞ temizlendikçe

Şurası da kesin ki DEAŞ sahadan temizlendikçe üslup ve söylemdeki makas açılmasının diğer alanlara da yayılması kaçınılmaz.

Çünkü kimse çözümün diğeri tarafından üretilmesini istemiyor; kendisinin belirlediği şart ve koşullar çerçevesinde çözüm arıyor.

Bırakın müttefiki, kanka görünen ülkeler perde gerisinde birbirinin kuyusunu kazıyor.

Bu da çözümsüzlüğü artırıyor.

En bariz örneği de Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresi.

İdlib’de çatışmaların sona erdirilmesi, Cenevre’de başarılamayanların kotarılmasında başarılı olmasına karşın, birçok ülke kontrolündeki grupların katılımını engellemek için elinden geleni yaptı.

Rusya da katılmasını istemediklerini engellemenin dolaylı yolunu buldu.

Suudi Arabistan’ın tüm baskısına karşın Ankara’nın girişimiyle Soçi’ye gönderdiği muhalifleri Şam rejiminin posterleriyle karşıladı; onlar da katılmadan geri döndü.