Kültür-Sanat

İdil Biret: Böyle giderse Türkiye Körfez şeyhliklerine benzeyebilir

İdil Biret, TÜSAK yasa tasarısının yürürlüğe girmesi halinde 'Cumhuriyet döneminde atılmış adımların muhafaza edilemeyeceğini' savundu

23 Haziran 2014 17:08

İdil Biret, TÜSAK Yasa Taslağı'yla ilişkin 'Türkiye 3. Selim döneminin de gerisine gider' uyarısında bulundu. Sabancı Üniversitsi’nde konuşan İdil Biret “Bu gidişle Türkiye müzik festivallerine davet edilen yabancı şef ve solistlerle yetinmek zorunda kalacak ve müzisyen ithal eden Körfez şeyhliklerine benzeyebilir” ifadesini kullandı.

Radikal’de yer alan habere göre, 20 Haziran Cuma günü Sabancı Üniversitesi ‘Akademik Yıl Kapanış Konferansı’nı İdil Biret verdi. Cumhuriyet’in çok sesli müzik atılımının simge isimlerinden biri olan piyanist İdil Biret’in konuşması "Türkiye ’de Müzik Reform Hareketleri (Cumhuriyet Devrimleri ve Müzik)" başlığını taşıyordu. Kişisel anekdotlarla Türkiye’de çok sesli müziğin gelişimiin anlatan İdil Biret, konuşmasının sonunda özellikle TÜSAK Yasa Taslağı ve müziğin geleceği hakkında önemli mesajlar verdi. Biret'in konuşmasında öne çıkan ifadeler şöyle:

Ne yazık ki giderek bu idealist dönemin sona erdiğine şahit oluyoruz. Yakın zamanda Meclise sunulmak üzere hazırlanan Türkiye SanatKurumu (TÜSAK) kanun tasarısına göz atınca da, çok kritik bir devreye girdiğimizi de anlıyoruz.

Bunlar gerçekleşirse Türkiye 90 yıl süren olağanüstü çaba ile geldiği bu ileri noktadan Tanzimat devri, hatta III. Selim dönemi öncesine dönebilecek, ülkemiz müzik festivallerimize davet edilen yabancı orkestra, şef ve solistlerle yetinmek zorunda kalacak, giderek, müzisyen ithal eden körfez şeyhliklerine benzeyecektir.

Uzun yıllardır bazı büyük şehirlerimizdeki festivallere ve özel konser serilerine yurt dışından dünyaca meşhur orkestra ve solist sanatçıların getirilmesi için yüz milyonlarca lira vererek sponsor olan ticari kuruluşlarımızın bundan sonra bu paraların önemli bir kısmı ile Cumhuriyet’in müzik devriminin eserleri olan Devlet Senfoni Orkestraları, Operaları, Baleleri, ve Konservatuvarlarını desteklemelerinin doğru olacağına inandığımı da belirtmek isterim.

Devlet Orkestra, Opera, Bale mensupları ve solist sanatçılara düşen görev ise sanatlarını icra edebilmelerinin Türkiyede Cumhuriyet devrimlerinin köşe taşlarından olan müzik reformları sayesinde mümkün olduğunu bilmeleri ve bu reformların muhafaza edilmesi ve ileri götürülmesi gerektiğinin bilincinde olmalarıdır. Klasik müzik Türkiyede eğlence, geçim yolu veya ünlü sanatçıların büyük para kazanma aracı değildir.