Euro Bölgesi Maliye Bakanları Yunanistan'a ayrılan yardım kredisinin son bölümünün şimdilik serbest bırakılmamasını kararlaştırdılar. Maliye bakanları, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Uluslararası Para Fonu (İMF) ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) uzmanlarından oluşan troykanın raporunu, troyka ise Yunanistan'dan güvenilir rakamların gelmesini bekliyor. Atina'nın verdiği son rakamlar oldukça çelişkili bulunmuştu.
Yunanistan hükümeti son mali yılda bütçenin 691 milyon Euro faiz dışı fazla verdiğini açıklamıştı. Ancak uzmanlar gerçek karşılığı bulunmayan bu fazlanın Atina hükümetinin geçen yıl borç taksit ve faizlerini ödememiş olmasından kaynaklandığını belirtiyorlar.
Sermaye piyasasına açılabilir mi?
Yunanistan'ın yeniden finans piyasasından kredi alabilmesi için bütçesinin faiz dışı fazla vermesi şart koşulmaktaydı. Atina yönetimi troykanın pençesinden kurtulup bütçe politikasını serbestçe yapabilmek için mutlaka serbest kredi piyasasına açılmak istiyor. Maliye bakanı, Euro İstikrar Fonu kredilerinden çok daha fazla faiz ödeyeceğini bildiği halde üç ila beş yıl vadeli tahvil ihalesi yapmaya hazırlanıyor. İstikrar Fonu, re finansman sıkıntısı olmadığı için Yunanistan'a yüzde 1,5 faizle kredi verebilmekteydi.
Ne var ki uzmanlar, ne kadar ucuza finanse ederse etsin, Yunanistan'ın görülür zaman içinde borç yükünden kurtulmasının imkânsız olduğunu belirtiyorlar. 16 yıldır Atina'da yaşayan, AB Komisyonu'nun eski Yunanistan çalışma grubu üyelerinden Jens Bastian, kriz ülkesinin yeniden sermaye piyasasına dönmesinin son derece zor olduğunu söylüyor.
Kamu borç toplamının milli gelirdeki payı büyümeye devam ederken borçların mutlak rakamlarla da arttığını belirten ekonomist Bastian Yunanistan'ın tek başına borçlarını ödemesinin mümkün olmadığını ifade ediyor.
Gerçekten de 2012 yılındaki borç affının ardından Yunanistan'ın borçları hızla artmaya başlamış ve son olarak Gayrı Safi Yurtiçi Hâsılasının yüzde 175'ine çıkmıştı. İlk borç tıraşında Yunanistan özel bankalara olan borcunun 110 milyar Euro'luk bölümünden kurtulmuştu. Şimdi ise alacaklıları, Euro Bölgesi'ndeki ortaklarıyla Avrupa Merkez Bankası. Jens Bastian borçların belli bir oranı aşmasından sonra kurtuluş olmadığını söylüyor. Bastian'a göre Yunanistan'ın borç yükünden kurtulması imkânsız. Eski AB Komisyonu danışmanı, borç dinamiği kontrolden çıktığı için daha fazla vergi toplasa ve vergi dürüstlüğü yüzde yüze çıksa da Yunanistan'ın borcunu ödeyemeyeceğini sözlerine ekliyor.
Borç konferansı
Uzun yıllar AB Komisyonu'na ekonomik danışmanlık yapan Bastian tek çözümü DW mikrofonlarına şöyle anlattı:
“Bütün kriz ülkelerinin borç durumunun ele alındığı bir uluslararası konferans düzenlenmeli. Tıpkı 1952 yılında Almanya için yapılan borç konferansı gibi. İşe Yunanistan'dan başlayıp, somut şartlara bağlı kolaylık sağlanabilir ve bu ülkeye orta ve uzun vadede sağlıklı ekonomiye kavuşma umudu kazandırılabilir.”
1952 yılındaki Londra Konferansında savaş mağlubu Almanya'nın borçları kısmen affedilmiş, kalan borçların vadesi de uzatılmıştı. Alman Mark'ının gerçek değerinin altından işlem görmesi ve ihracatta sağlanan başarı sayesinde Almanya borcunu ödeyebilmiş ve 57 yıl sonra, 3 Ekim 2010 tarihinde Londra Konferansı'na son borç taksiti havale edilmişti.
‘Giden gitti'
Ortaklarının en azından şimdilik kaydıyla yeni bir borç tıraşına yanaşmayacağını Yunanistan gibi Jens Bastian da biliyor. Borç toplamının ilk borç affından önceki seviyeye ulaşması durumunda alacaklı devletlerin bu opsiyonu mutlaka gözden geçirmek zorunda kalacağını belirten Jens Bastian şartlı borç affı ile ilgili önerilerini şöyle sıralıyor:
“Yapısal reform sürecinin ilk adımı vergi tabanının genişletilip vergi dürüstlüğünün sağlanması olabilir. Devlet toplamaya yetkili olduğu vergiyi toplayabilirse, Yunanistan borçlarını daha önceki borç affı temelinde ama on yıllarca sürecek bir zaman içinde tedricen kapatabilir.”