İklim değişikliğinin varlığını ve insanlardan kaynaklandığını nereden biliyoruz?
Bilim insanları ve siyasetçiler, iklim değişikliği nedeniyle dünyanın bir krizle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Ama küresel ısınmanın olduğuna yönelik kanıtlar neler ve bunun insanlardan kaynaklandığını nereden biliyoruz?
25 Ekim 2021 06:33
Bilim insanları ve siyasetçiler, iklim değişikliği nedeniyle dünyanın bir krizle karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Ama küresel ısınmanın olduğuna yönelik kanıtlar neler ve bunun insanlardan kaynaklandığını nereden biliyoruz?
Dünyanın ısındığını nasıl anlarız?
Gezegenimiz sanayi devriminin başlamasından bu yana hızla ısınıyor.
1850'den bu yana yeryüzünde ortalama sıcaklık 1.1 santigrat derece arttı. Dahası son 40 yıl içinde her 10 yıl bir öncekine göre daha sıcak geçti.
Tüm bu sonuçlar, dünyanın dört bir yanından elde edilen milyonlarca ölçümün analiziyle sağlanıyor. Sıcaklık okumaları karadaki hava istasyonları, gemiler ve uydular tarafından toplanıyor.
Bağımsız bilim insanları tarafından oluşturulmuş pek çok farklı ekip de aynı sonuca ulaştı: Sanayı devriminin başlangıcından beri sıcaklıklarda artışlar yaşanıyor.
Bununla birlikte bilim insanları, geçmiş zamanlara ait sıcaklık değerlerini ve değişimlerini de tespit edebiliyor.
Ağaç halkaları, buz çekirdekleri, göl çökeltileri ve mercanlar, iklimin geçmişine dair izler taşıyor.
Bu da ısınmanın şu anki durumuna yönelik son derece ihtiyaç duyulan bir içeriği sağlıyor. Bilim insanları, Dünya'nın yaklaşık 125 bin yıldır bu kadar sıcak olmadığını tahmin ediyor.
Küresel ısınmadan insanların sorumlu olduğunu nereden biliyoruz?
Güneş ısısını hapseden sera gazları, sıcaklık artışı ile insan faaliyetleri arasındaki çok önemli bağlantıya sahip. Bu sera gazlarının en önemlisi de atmosferdeki bolluğu nedeniyle karbondioksit (CO2).
Uydular CO2'nin Güneş ısısını emmesi nedeniyle Dünya'dan uzaya salınan çok az ısı olduğunu gösteriyor. Yani CO2 Güneş'in enerjisini hapsediyor.
Fosil yakıtların yakılması ve ağaçların kesilmesi daha fazla CO2 salınmasına neden oluyor. Gerek fosil yakıtların tüketimi gerek de ağaçların kesilmesi 19'uncu yüzyılda büyük bir artış gösterdi. Bu nedenle de CO2'nin de aynı dönemde artmış olması sürpriz değil.
Bu ekstra CO2'nin de nereden geldiğini kesin olarak göstermenin bir yolu var. Fosil yakıtların yakılmasıyla üretilen karbonun kendine özgü kimyasal bir imzası mevcut.
Ağaç halkaları ve kutup buzu, atmosfer kimyasındaki değişiklikleri kaydediyor. Her ikisi de incelendiğinde karbonun - özellikle fosil kaynaklardan gelen - 1850'den beri önemli ölçüde arttığını gösteriyor.
Yapılan analizler, atmosferik CO2'nin 800 bin yıl boyunca milyonda 300 parçanın (ppm) üzerine çıkmadığını gösteriyor. Ancak Sanayi Devrimi'nden bu yana artan CO2 yoğunluğu şu an yaklaşık 420 ppm'e yükseldi.
"İnsanlar tarafından salınan aşırı miktarda sera gazı olmasaydı sıcaklıklara ne olurdu?" sorusunu yanıtlamak amacıyla da iklim modelleri olarak bilinen bilgisayar simülasyonları kullanıldı.
Bu similasyonlar, iklimin yalnızca doğal faktörler tarafından etkilenmesi durumunda 20'nci ve 21'inci yüzyıllar boyunca çok az küresel ısınma ve muhtemelen bir miktar soğuma olacağını ortaya koyuyor.
Modeller, yalnızca insan faktörleri dahil edildiğinde sıcaklıktaki artışları açıklayabiliyor.
İnsanların gezegen üzerinde nasıl bir etkisi var?
Şu anki ısınma seviyesinin dünyada önemli değişikliklere neden olacağı tahmin ediliyor.
Söz konusu ısınma seviyelerine ilişkin yapılan gerçek gözlemler, bilim insanlarının insan kaynaklı ısınma ile görmeyi bekledikleri modellerle de uyuşuyor.
Bu gözlemlerden bazıları şöyle:
Grönland ve Antarktika buz tabakaları hızla eriyor.
Hava ile ilgili afetlerin sayısı 50 yılda beş kat arttı.
Küresel deniz seviyeleri geçen yüzyılda 20 cm yükseldi ve hala yükselmeye devam ediyor
1800'lerden bu yana okyanuslar, deniz yaşamını etkileyecek şekilde yaklaşık yüzde 40 daha fazla asidik oldu.
Ama eskiden daha sıcak değil miydi?
Dünya'nın geçmişinde birkaç sıcak dönem yaşandı.
Örneğin, 92 milyon yıl kadar önce sıcaklıklar o kadar yüksekti ki, Kanada Kutup Bölgesi'nde buzullar yoktu ve oralarda krokodiller gibi canlılar yaşıyordu.
Geçmişte deniz seviyesi günümüzden 25 metre daha yüksekti. Bugün 5-8 metrelik olası bir yükseliş, dünyanın kıyı kentlerinin çoğunu sular altında bırakmaya yetiyor.
Bu dönemlerde yaşamın kitlesel yok oluşuna dair çok sayıda kanıt var. İklim modelleri, tropik bölgelerin zaman zaman pek çok türün hayatta kalamayacağı kadar sıcak olan "ölü bölgeler" haline gelebildiğini gösteriyor.
Sıcak ve soğuk arasındaki bu dalgalanmalara çeşitli olaylar neden oldu. Bu olayların arasında, volkanik patlamalar ve El Nino gibi kısa süreli iklim döngüleri var.
İklim "şüphecileri" gibi bazı gruplar, küresel ısınmanın bilimsel temeli hakkında şaibeler yarattı.
Ancak, düzenli olarak hakemli dergilerde yayınları yer alan hemen hemen tüm bilim insanları, artık iklim değişikliğinin mevcut nedenleri üzerinde hemfikir.
Bu yıl yayımlanan önemli bir BM raporunda da, "atmosferin, okyanusların ve toprağın ısınmasında insan etkisinin açık olduğu" bilgisi yer aldı.