Gündem

İliç maden faciasında son durum ne, siyasi sorumlular hesap verecek mi?

03 Ocak 2025 10:09

Güncelleme: 03 Ocak 2025 10:16

İliç'teki madende çökme işçilerin ölümüne ve çevre felaketine yol açtı. Yaşananlarda sorumluluğu olduğu ifade edilen siyasiler ve bürokratların iddianameye dahil edilmemesi ise tartışmaya neden oldu.

İliç’te Anagold Madencilik’e ait maden ocağında 13 Şubat 2024’te 9 işçinin hayatını kaybettiği, 2 işçinin yaralandığı maden faciasına ilişkin hazırlanan iddianamede 8’si tutuklu 43 sanığın 2 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Duvar'dan Duygu Kıt'ın haberine göre; İliç'te şirkete kapasite artışına izin veren kurumların sorumluğu olup olmadığı ise tartışma konusu. Avukat Mürsel Ünder, İliç’te siyasi sorumluların yargılanmayacağı, yargılananların da taksirle ölüme sebebiyet vermekten sorumlu tutulduğu bir cezasızlık politikası tercih edildiğini söyledi. 

"Ek rapor siyasetin yargıya müdahale ettiği en kritik nokta"

Ünder, İliç'te cezasızlık politikasının dosyaya istenen ek raporla başladığına dikkat çekti. Ek rapor ile siyasetçilerin, bürokratların soruşturmanın dışına çıkarıldığına değinen Ünder şunları dile getirdi: 

"Katliamdan sonra Mayıs 2024'te gelen bilirkişi raporunun, sorumluluk silsilesini Murat Kurum'a kadar, dönemin siyaseten ve bürokratik olarak en yüksek kişisine götüren bir yönü vardı. Fakat sonra zehirli kimyasalların etkisinin ölçülebilmesi amacıyla ek rapor istendi. Siyasetin yargıya müdahale ettiği en kritik nokta burası. Çünkü ek raporla beraber süreç değişti ve zararların tespitinin yapılamayacağı söylendi."

"Katliamda Murat Kurum'un da sorumluluğunun olduğu başlangıç noktası olarak alınabilir"

"Hazırlanan iddianame iş yeri bazında sorumlu olanlara dair bir değerlendirme yapıyor ama kamu görevlileri ile ilgili kısmı yok sayıyor" diyen Ünder şunları belirtti: 

"Katliamda Murat Kurum'un da sorumluluğunun olduğu, kapasite artışına gidilmiş olması, silsilenin başlangıç noktası olarak alınabilir. İddianamede faz 4B kapasite artışına gidilmiş olması bu olayın oluş sebepleri arasında değerlendirilmiş. Faz 4B kapasite artışına gidilmesi ile ilgili kimler burada bulunmuşsa, bu sürecin içerisinde yer almışsa, onların da iddianameye dahil edilmesi gerekir. İddianame bir açık olduğunu söylüyor ama bu açığın sorumluluğunu kendisi açığa çıkarmıyor."

Son olarak "İliç Türkiye'deki işçi katliamlarına yönelik cezasızlık kültürünün bir uzantısıdır" ifadelerini kullanan Ünder şunları ekledi: 

"Gelinen aşamada 'kamu görevlileri, siyasetçiler ve bürokratlarla ilgili olarak başlatılmış olan soruşturma kapatılıyor' denildi. Ve böylece işçi katliamlarında hem kamunun hem devletin sorumluluğuna giden kapıyı kapatmış oldular. Kamu görevlilerinin yargılanmaması bu tür iş cinayetlerinde, işçi katliamlarında sıklıkla yaşadığımız şey. Soma davasında başlangıçta yargılanmasına izin verilmeyen, daha sonrasında aileler ve avukatlar tarafından Anayasa Mahkemesi sürecine kadar giden itirazlar sonrasında yeniden yargılama yolu açıldı."

"İliç, tasarlanmış bir cinayet"

Metalürji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük ise 2022 yılında maden ocağındaki borunun patlamasının ardından bir çökme olacağını yetkililerle paylaştıklarını belirtti. Küçük, uyarılara rağmen önlem alınmayışının ve ocağın çalıştırılmasının kasti bir durum olduğunu söyledi.

"İliç katliamının örgütlü bir yapı içerisinde suçu işlemeye aday olmuş kişiler tarafından organize edildiği açık" diyen Küçük şöyle devam etti: 

"İliç'te katliam, çökme ile başlamadı. Madenin açılması felakete hazırlıktı. Bu yüzden savcının davayı kasten, bilinçli, organize suç örgütü kısmından açması gerekir. Çünkü başka yerlerde verilen ruhsatlar da gelecekte suça hazırlıktır. Başka yıkımların önüne geçilmesi için İliç'te doğru karar verilmesi lazım. Bu katliamda şirketin yetkilileri ve bu alandan sorumlu kişiler, madenin çalışma denetimlerini yapan Çevre İl Müdürlüğü, Çevre İl Müdürlüğü'nü denetlemeyen Çevre Bakanı sorumludur. Uyarılarımıza rağmen değerlendirme yapması gereken ilk bilirkişi heyeti ve ikinci bilirkişi heyeti bu suça ortaktırlar. Yine en başından ÇED raporu hazırlayan firma dahil olmak üzere, bunu inceleyen Çevre İl Müdürlüğü ve bakanlığın tamamı bu suça ortaktır."

 

Kuantum bilgisayarlar tüm şifreleri kırabilir mi? - Prof. Zafer Gedik anlatıyor

___________________________________________________________________________________________________