Gündem

İlk 'FETÖ' itirafçısı tutuklu yüzbaşı: Bölge abisi bana 15 Temmuz'da amirlerin ne derse onu yapacaksın dedi

"Bu saatten sonra Fetullah Gülen karşıma gelse bitti benim için"

14 Haziran 2017 13:30

15 Temmuz darbe  girişimi sırasında Genelkurmay Karargâhı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı duruşmada, eşi de KPSS soruşturmasında itirafçı olan, soruları  aldığını ve 'FETÖ' üyesi olduğunu itiraf eden, Genelkurmay Başkanlığı Harekât  Dairesinde görevli eski Deniz Yüzbaşı Ali Emre Eral ilk ifadesini verdi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Sincan Ceza İnfaz Kurumları  Kampüsündeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler  ve tarafların avukatları katıldı.

Bildiklerini samimiyetle anlatacağını belirterek itirafçı olan Eral, o  dönem cemaat olarak bildiği 'FETÖ' ile 2001'de Harp Okulu birinci sınıfta  tanıştığını, görev yaptığı her yerde bir "abi"nin kendisinden sorumlu olduğunu  anlattı.

Ankara'ya geldiğinde de Keklikpınarı'nda bir cemaat evine gitmeye  başladığını, buradai Fetullah Gülen'n videolarını izlediklerini,  namaz kılıp, Kuran okuduklarını belirten Eral, 15 Temmuz öncesinde Gıda Tarım ve  Hayvancılık Bakanlığı'nda önceden görev yapan bir "abi"yle tanıştığını, bu  "abi"nin kendisini bir başka "abi"nin yanına götürdüğünü aktardı.

Eral, "O kişi bana 'Yarın, (15 Temmuz'da) işyerindeki amirlerin ne  derse onu yapacaksın' dedi. Ben 'Anlamadım, amirlerin emrilerini yerine getirmek  zaten görevim' dedim. Bunun üzerine o kişi de bana 'kapalı emir' dedi. Tuhaf bir  şeyler oluyordu fakat darbeyi sezemedim. Muhtemelen bana güvenmiyorlardı. 2 ay  önce Tarım Bakanlığındaki abi gelmişti ve bir arkadaşının rüyasında ülkede darbe  olduğunu gördüğünü söylemişti, peşinden 'acaba gerçek olabilir mi' demişti. Ben  de 'kafayı peynir ekmekle yemek gerek, olabilir mi böyle bir şey' demiştim. Meğer  ağzımı arıyorlarmış." ifadesini kullandı.

15 Temmuz günü mesaiye kaldığını ve anormal bir durum gözlemediğini  savunan Eral, Şube Müdürü Albay Özay Yılmaz'ın Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat  Merkezinde (SKKHM) bir hareketlilik olduğunu belirterek, güvenlik sorunu olup  olmadığını öğrenmelerini istediğini belirtti.

Eral, SKKHM'ye durumu sorduklarında, konunun anlaşılmaya çalışıldığı  belirtildikten sonra Genelkurmay Başkanı'nın emri olduğu söylenerek, SKKHM'ye  kimsenin girmeyeceğinin ifade edildiğini aktardı.

 

"Asıl niyetini hain darbe girişimiyle ortaya koymuştur"

 

Bulundukları yerin güvenli olması nedeniyle turnikeleri  kapattırdıklarını buradan ayrılmadıklarını belirten Eral, "Odada beklerken  ilerleyen saatlerde jet sesleri gelmeye başladı. Denizci olduğum için daha önce  çatışma yaşamamıştım, şok içindeydim. Televizyonu açtım, darbe girişimi olduğunu  gördüm.  Kim darbeci, kim karşı anlayacak durumda değildik. Çatışma sesleri çok  şiddetli olduğundan oradan ayrılamadım." dedi.

Patlama seslerinin azalmasıyla odasına geçtiğini, burada beklediğini  savunan Eral, Sabah 10.23'te sivil kıyafetlerini giyerek, güney nizamiyeden  çıktığını ve evine gittiğini bildirdi.

Sanık Eral, şöyle devam etti:

"FETÖ, kuruluşundan bu yana görev alan bütün hükümetlerin, bazı sivil  toplum örgütlerinin ve çoğunluğunu muhafazakar kesimin oluşturduğu kamuoyunun da  hoşgörü ve desteğiyle cemaat, hizmet hareketi isimleri ile anılmış, hoşgörüyle  ülkeye ve millete hizmet etmekten başka gayesi yokmuş gibi kendisini göstererek  benim gibi nice iyi niyetli ve saf insanları suistimal etmiş, kandırmış, asıl  niyetini hain darbe girişimi ile ortaya koymuştur."

Örgütün tabanının ibadet, ortasının menfaat, tepesinin ihanet olduğunu  belirten Eral, "Ben ve benim gibi ülkesi ve milletine hizmet etmekten başka  gayesi olmayan taban kesimi bu örgütün mağdur ettiği toplumu oluşturmaktadır.   Asıl niyetlerini darbeye kadar sakladıklarından nasıl toplumun pek çok kesimini  kandırdılarsa benden de hiçbir illegal istekte bulunmadıklarından ve ülkeye ve  millete hizmet ettikleri iddiasıyla beni de kandırdılar. Bu örgütün asıl niyetini  darbe girişimine kadar anlayamamış olmaktan dolayı çok üzülüyorum. Toplumumuzda  bu örgütün iç yüzünü daha önce anlayanlar bu örgüte karşı milat ilan ettiler.  Benim miladım da hain darbe girişimidir. Bu ülkenin gencecik insanlarına,  'Allah'ın rızasını kazanacaksın' diye mankurta dönüştüren bu örgütün ülkemizden  tamamen temizlenmesi tek temennimdir." savunmasını yaptı.

Kendisine sözde "hizmet hareketi" diyen bu örgütle sırf Allah rızası  için geçmişte bir bağ kurmaktan çok pişman olduğunu savunan Eral, "Bunu tüm  inancımla söylüyorum. Artık ortada Fetullahçı Terör Örgütü olduğu gerçeğini  anladım. Bir daha asla ama asla FETÖ ile irtibat kurmayacağım. Bu yeminime Allah  şahittir." ifadesini kullandı.

 

Sanığın avukatına şehit yakınlarından alkış

 

Eral'ın Avukatı Mustafa Derin de bazı sanıkların savunmalarında suçsuz  olduklarını belirterek, "masumiyet karinesi" vurgusu yapmalarını eleştirdi.  Derin, "Bu örgütün polisi, hakimi sahte delil üretmiştir, gazetecisi algı  operasyonu yürütmüştür, çok canlar yakılmıştır" dedi.

Müvekkili sanık Erel'in eşinin KPSS şüphelisi olduğunu hatırlatan  avukat Derin, "Müvekkilim ailecek suça ve suç örgütüne bulaştırılmıştır, suç  örgütünün birer aparatı olmuşlardır. Suça ortak ediliyorlar, suç unsuru belgeler  veriyorlar, bu nedenle örgütten çıkmaları mümkün değil.  Suç unsuru belgelerle bu  makamlara gelebildikleri için sustular." ifadesini kullandı.

Savunması sırasında bazı sanık avukatlarının itiraz etmesi üzerine  Derin, "Neyin tedbirindesiniz hala. Burada toplum olarak bağırsaklarımızı  temizleme fırsatımız var. Askeriyenin, kamu kurumlarının, siyasetin  bağırsaklarını temizleme fırsatı var. Bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Bunun  acılarını çekmedik mi, çektik. Şimdi diyorlar ki 'böyle bir örgüt yok' Bütün  yaşadıklarımız, bunlar tiyatro mu, bunlar yaşanmadı mı? Geldikleri nokta haram  noktasıydı." dedi.

Avukat Derin'in bu sözleri şehit ve gazi yakınları tarafından  alkışlandı.

'FETÖ' üyelerinin, makam, mevki için masumiyetleri,  özgürlükleri harcadığını söyleyen Avukat Derin, şu görüşlere yer verdi:

"Bundan sonra toplum olarak bir yol bulacağız. Özgür, demokratik bir  ülke için yeni bir yol inşa etmemiz lazım. Ali Tatar'a, Kuddisi Okkır'ın ahları  nedeniyle buradalar. Hizmet hareketi diye insanların özgürlüğünü, yaşam hakkını  kimsenin almaya hakkı yok. Bu örgüte kimse dokunamazken ben dokundum, ama hala  'kontrollü darbe', 'bizim haberimiz yoktu' diyorlar. Genelkurmay güney  nizamiyesindeki bir kişinin TBMM'ye atılan bombaları duymamasının imkanı yok.  Kimin aklıyla oynuyorlar. "

Derin'in bu sözleri sırasında da şehit ve gazi yakınları bulunduğu  bölümden bir kişi, "Sen eli öpülecek avukatsın" dedi.

Avukat Mustafa Derin, bu davanın arkasında hükümetin, devletin durması  gerektiğini belirterek, sanıklara, "Masum rolü oynamayın, 'ben yoktum,  tanımıyordum' demeyin.' Değer miydi ardından gittiğiniz, adam ilkokul 4'ten terk  bir insan. Bunu ben 30 senedir biliyorum, sizlerin bilmemesine imkan yok. Salağa  yatmanın anlamı yok burada. Toplum olarak demokratikleşme ve özgürleşme için bir  fırsat geçti elimize, bu fırsatı hepimiz değerlendirelim." diye seslendi.

Çapraz sorgu

Müşteki avukatlarının sorularını da yanıtlayan sanık Ali Emre Eral,  FETÖ ile Harp Okulu birinci sınıfta tanıştığını belirterek, "Evlere giderdik,  kitap okurduk, namaz kılardık. Böyle bir şey yapabileceği aklımdan geçmedi."  savunmasını yaptı.

Başkan Oğuz Dik'in, "17-25 Aralık'ta yaşananlardan sonra da mı  uyanamadın?" sorusuna sanık Eral, "(Hırsızlık yaptılar, biz suçsuzuz algısı  yaratıldı.) Çok takip edemediğim için o zaman kafam ayıkmadı. Darbe ile ilgili en  ufak bilgim olsa eşim ve çocuklarımı Genelkurmay Başkanlığının karşısındaki  evimden güvenli bir yere alırdım. 5 yaşındaki çocuğumu neden tehlikeye atayım?"   yanıtını verdi.

Eral, sorular üzerine, örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock'u  cezaevindeyken duyduğunu, örgüt içinde kod adının "Tahir" olduğunu aktardı.

AK Parti Genel Merkezinin avukatı Burhanettin Sevencan'ın, "FETÖ'nün,  çözülmelerin olmaması için cezaevindeki örgüt üyeleriyle irtibat kurduğunu  duyuyoruz. Seninle ya da ailenle irtibata geçen oldu mu?" sorusu üzerine sanık  Eral, ne kendisiyle ne de ailesiyle darbe girişiminin ardından kimsenin irtibata  geçmediğini iddia etti. Eral, "Bu saatten sonra Fetullah Gülen karşıma gelse  bitti benim için." dedi.

Bir başka soru üzerine de örgüt içindeki asker kişileri tanımadığını,  örgütün bütün işlerini gizlilik içinde yürüttüğünü beliren Eral, "Tanısam  söylerim. Bilmiyorum." diye konuştu.

"Genelkurmay'da şehit olan arkadaşlarınız vardı, direnmeyi hiç  düşünmediniz mi?" sorusuna Eral, "Silah ve teçhizatımız yoktu, silah bulsak bile  kimi öldüreceğimiz belli değil, bizi bilgilendiren bir emir de yok, iletişim  kuracak telefonum yok. Yapacak bir şeyim yoktu." ifadesini kullandı.

Sanık Eral, suçsuz olduğunu düşündüğü için pazartesi mesaiye  gittiğini, öğle saatlerinde tutuklandığını kaydetti.